Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Dicle Elektirik Reklam
Fatih ARITÜRK
Fatih ARITÜRK

DOKTORLARIN HAKLARI VARSA HASTALARIN DA HAKLARI VAR!

14 Mart Tıp Bayramı kutlanıyor, önemli bir konuya dikkatleri çekmek istedik. Tababet (doktorluk) şüphesiz en kutsal mesleklerin başında gelir. İşleri, hastalara şifa dağıtmak olan doktorlara ne kadar kıymet göstersek, hürmet etsek azdır. Tıp mesleği, mesleklerin en KUTSALLARINDAN biri, belki de ilkidir. Tıp mesleğinin önemini belirtmek açısından örnek gösterelim. Üniversitelere giriş sınavlarında en yüksek puanı gerektiren fakültelerin başında tıp fakültelerinin gelmesi boşuna değildir. Henüz ilkokul çağında olan çocuklara (büyüyünce ne olmak istersin) diye sorulduğunda (doktor) cevabının verilmesi de bu mesleğin öneminden kaynaklanmaktadır.

Bu bir gerçektir ki, tıp fakültelerine ancak zekâ kapasiteleri yüksek gençler girebilmektedirler. Tıp fakülteleri, eğitim süresi en uzun fakülteler arasındadır.  Fakültelerin süreleri genelde 4 yıldır. Ancak, tıp fakülteleri 6 yıl sürelidir. Hele, mütehassıs unvanı alınacaksa, ihtisas dalına göre, tahsil süresine asgari 4 yıl daha eklenir. Yani, bir mütehassıs hekim, liseden sonra en az 10 yıl daha tahsil görmek zorundadır. Bir de buna öğretim görevlisi ve akademisyenlik için gerekli süreleri eklerseniz, bir tıp bilim adamının bütün ömrü okumakla geçer, demektir. Hem zaten, iyi bir hekim, sürekli olarak tıptaki gelişmeleri takip etmek zorundadır.

Doktorluk mesleğinin önemine yeterince vurgu yaptıktan sonra, gelelim ikinci konuya. Bir tıp adamı bunca tahsili elbette insanlara hizmet etmek için yapmaktadır. Temel amacı da bu olmalıdır.  Her külfetin bir karşılığının olması gibi, kendilerini bilime ve dolayısıyla hastalarına adayan doktorların yaşam standartlarının yüksek olması gerekir. Bütün bunların yanında, bu mesleği seçenlerin de hasta haklarına riayet etmeleri, mezun olurken yaptıkları HİPOKRAT YEMİNİNE sadık kalmaları şarttır. Hastaları, bir ticaret metaı olarak değil, bakıma, korunmaya, iyileşmeye muhtaç enstrümanlar olarak görmeleri, bu açıdan şefkat ve sevgiyle yaklaşmaları gerekeceğini bilmelidirler.

Bu düşünceler içinde, hastalarını birer ticaret metaı gibi görmeyen, din, dil, ırk, zengin, fakir farkı gözetmeden bütün hastalarına en iyi şekilde hizmet etmeyi kural haline getirmiş, Hipokrat yeminine sadık bütün doktorlarımızın TIP BAYRAMLARINI yürekten kutluyoruz.

Literatürde (Hasta Hakları) diye bir  olgu vardır. Hatta bunun da bir günü bulunmaktadır. akları) HH26 Ekim günü de (Hasta Hakları Günü)dür. Medyada sık-sık hastalarla ve doktorlarla ilgili haberlere rastlarız. Hastaneler, sağlık ocakları, diğer sağlık kuruluşları, sağlık personelleri ve hasta yakınlarıyla ilgili haberleri okuyunca suçlu kim, suçsuz kim istifhamlarına kapıldığımız olmaktadır. Bir taraf sağlık birimlerini ve personellerini suçlarken, diğer taraf da hastalardan ve hasta yakınlarının davranışlarından yakınmaktadırlar.

Zaman-zaman hastaların, hasta yakınlarının, doktorların, sağlık görevlilerinin mahkemelik oldukları da yaşanan gerçeklerdendir. Hatta ölümlü vakaların bile yaşandığına tanıklık ettiğimiz oluyor.

Gerçekte, her iki tarafın da haklı veya haksız oldukları durumlar vardır. Kimi yerde hastalar ve hasta yakınları suçludurlar, kimi olaylarda ise doktorlar, sağlık personelleri ve sağlık kuruluşlarını suçlamak gerekir.  Hastanın da, doktorun da yasal hakları vardır. Bunlara riayet edilirse, medeni bir ülke olmak hakkını kazanırız. Adına (medeni) denilen ülkelerde hastalar ve doktorlar arasında pek bir niza çıktığı görülmemiştir. Çünkü taraflar birbirlerinin haklarına saygılıdırlar.

Bu bakımdan hasta ile sağlık çalışanları arasında bireysel ve toplumsal düzeyde ortaya çıkan sorunların çözümü için sağlık çalışanlarının hastaya ve hastanın sağlık çalışanlarına karşı görev ve sorumluluklarını bilmeleri, daha iyi sağlık ortamı için hasta ve sağlık çalışanlarının el birliği etmeleri gerekir.

Sağlıklı olma hakkı kişinin sağlığının korunması, sürdürülmesi ve geliştirilmesini gerektirir. Bunun yolu da yasalarda belirtilmiştir.

Hipokrat’tan bu yana hasta-hekim ilişkisi güven ve gizlilik esasına dayanmış, “KUTSALLIK” taşıyan bir ilişki olarak tanımlanır.

Her hastanın tıbbi bakım hakkı vardır. Ayırım yapılmaksızın her hastanın sağlık hizmetinden yararlanması, hekimini seçmesi veya reddetmesi gibi hakları bulunmaktadır. Hastalık konusunda hastayı ve hasta yakınlarını bilgilendirmek, ameliyat ve benzeri durumlarda hastanın veya hasta yakınlarının onayını almak da hasta hakları arasındadır. Kendisinin ve yakınlarının müsaadesi olmadıkça hastaya ait bilgilerin açıklanması yasaktır.

Görüldüğü gibi, yasalarda hasta haklarına çok yer verilmiştir. Doktorlarla ve sağlık personellerinin hakları konusunda pek açıklayıcı yasalar yoktur. Ancak, hastalar tarafından saygı görmeleri gerekeceğini hatırlatmakta yarar vardır.

Doktorlara ve yardımcı sağlık personellerine yönelik şiddet olaylarını protesto için zaman-zaman eylemler yapılırken bir hasta veya hasta yakını, bir doktora veya yardımcı sağlık personeline herhangi bir şekilde saldırdığı zaman olayın meydana geldiği ilin Tabipler Odası hemen devreye girerken, televizyoncular, gazeteciler davet edilir ve yaşanan şiddet tel’in ve takbih edilirken, haksızlığa uğrayan hastalarla ilgili bir eylem ortaya konulmuyor. Haksızlığa uğrasalar da, hasta haklarına sahip çıkan olmuyor.

Ancak, hatırlatmakta yarar var. Doktor-hasta ilişkilerinde hep hastayı suçlarsak, gerçekçi bir teşhis olmaz. Doğru teşhisin ne kadar önemli olduğunu doktorlarımız gayet iyi bilirler. Meydana gelen olaylarda bütün sorumlulukları, hastalara ve hasta yakınlarına yüklemek, tek taraflı bir mağduriyetin yaşanmasına yol açar. Görevlerini hakkıyla yapmayan, hastasına gereken ilgi, alaka ve ihtimamı göstermeyen sağlık görevlilerine ne demeli!

Siz hiç haksızlığa uğrayan hastaların seslerinin yükseldiğini duydunuz mu. Çünkü hastalar örgütlü değil. Şayet, hastalar da örgütlü olsalardı, her gün yüzlerce hastaların feryatlarına tanık olacaktınız. İyi niyetli sağlık personellerini tenzih ediyoruz amma, hasta haklarına riayet konusunda, sınıfta kalan sağlık kurum ve kuruluşlarıyla, sağlık ve yardımcı sağlık personellerinin sayıları tahminlerin çok üstündedir!

Yeri gelmişken, hasta vatandaşlarımızın sesi olarak, biz de (HASTA HAKLARI) denilen bir kavramın bulunduğunu ve yasalarla belirlendiğini belirtelim ve bu kurallara ne derece sadık hareket edildiğini soralım. Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız, suçlular sadece hastalar ve hasta yakınları değildir. Suçlu hasta ve hasta yakını varsa, suçlu doktorlar ve sağlık personelleri de vardır!

Hem, sağlık personelleriyle, hastaları ve hasta yakınlarını karşı karşıya getiren sebepler arasında hükümetin yürüttüğü hatalı sağlık politikasının da önemli bir etken olduğunu asla aklımızdan çıkarmayalım.

Hani, (Madalyonun iki yüzü vardır!) denilir. Sağlıkta madalyonun bir yüzünde sağlık personeli varsa, öbür yüzünde de hasta ve hasta yakınları bulunmaktadır. Biz, madalyonun tek yüzüne bakarsak, bu yanıltıcı olur! Hipokrat yeminine sadık doktorlar ve doktorlarına saygılı hastalar olursa, inanın Doktor-hasta ilişkilerinde hiçbir problem yaşanmaz!

Bu düşünceler içinde, sağlık personellerine yönelik şiddeti nefretle kınarken, hastalarına gereken ilgi, alaka ve ihtimamı göstermeyen sağlık personellerine ve özellikle doktorlara yaptıkları HİPOKRAT YEMİNİNİ anımsattıktan sonra 14 Mart Tıp Bayramlarını kutluyoruz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER