Ortadoğu’da ilk olarak Tunus’ta start alan “Arap Baharı”, “Arap halklarının demokrasiye duydukları özlemden kaynaklanan bir devrim” olarak ifade ediliyordu ve bunun böyle olmadığı gerçeği daha sonra gün ışığına kavuştu ise de, bu senaryo yaklaşık olarak 550 bin Müslüman’ın ölümüne sebebiyet verdi ve 13 milyon Müslüman’ı da sığınmacı olmak mecburiyetinde bıraktı maalesef…
Tunus’tan sonra sırasıyla Mısır, Yemen, Bahreyn ve Libya’da elim olaylara sahne olan “Arap Baharı” nın bir diğer durağı Suriye’dir bilindiği gibi ve yedi yıldır iç savaşın devam ettiği komşu ülke, en ağır bedeli ödüyor halen… Bu ülkedeki iç savaşı kalıcı bir siyasi çözüme ulaştırmak gayesiyle yürütüldüğü belirtilen çalışmalarsa sonuç vermiş değil henüz… Türkiye-Rusya ve ABD’nin garantör devletler olarak ele aldıkları bu soruna nasıl bir siyasi çözüm üretebilecekleri bilinmezken, bölge üzerinde çok yönlü hesapları bulunan ABD’nin nasıl bir tutum sergileyeceği de bilinmemekte…
Suriye’deki iç savaşta yaklaşık 400 bin kişinin yaşamını yitirdiği, milyonlarca Suriye’linin başka ülkelere sığınmak mecburiyetinde kaldığı ve sığınmacıların yaklaşık 3,5 milyonunun Türkiye’de koruma altına alındığını ilgililerimizin yaptıkları açıklamalarından biliyoruz hepimiz… Canlarını korumak için savaştan kaçmış olanları sahiplenmek, insani açıdan bir erdemliktir elbet… Bunu belirtirken komşu ülkede yaşanan gelişmelerden en çok etkilenen ve zarar gören bir ülke olduğumuzu da belirtmek isterim ayrıca… Bunun içindir ki, Suriye sorununa bir an önce kalıcı çözüm üretilmesini temenni ediyor kamu oyumuz haklı olarak… Özellikle büyük şehirlerimizde yaşamlarını sürdüren Suriye’li mültecilerin bazıları da Siirt dahil olmak üzere birçok ilimize yayılmışlardır ve kalıcı bir çözüm üretilmesi halinde sahiplendiğimiz Suriye’lilerin ülkelerine dönmeleri söz konusu olacaktır ki böyle bir durum, özlem duydukları vatanlarına dönme şansı tanıyacağından mutlu edecektir kendilerini… Tabii ki ülkemiz de, insanlık namına üstlendiği sahiplenme görevi nedeniyle sarf ettiği maddi külfetten kurtulmuş olacaktır haliyle ve günümüze dek, ülkemizde Suriye’li sığınmacılar için yapılan harcamalara yönelik açıklamalar, komşu ülkemizde gelişmelerden en çok olumsuz etkilenen bir ülke olduğumuz gerçeğini sermektedir gözler önüne…
Yer aldığımız coğrafyanın kan gölüne dönüşmesi nedeni, emperyal güçlerin bölgedeki çıkarlarına dayalı egolarıdır ve bu egolarından kısa zaman zarfında vazgeçmek istemeyeceklerdir kanımca da… Arap ülkelerinde demokrasiye duyulan bir özlem olsaydı, emperyal güçlerin bir dahli olmazdı o ülkelerde verilen mücadeleye… Demokrasiye kavuşma arzularından kaynaklandığı iddia edilen “Arap Baharı”nın yaşandığı ülkelerde, kardeşin kardeşi vurması o ülkelerin Bahar’larını Kış’a dönüştürmüştür ve Müslüman ülkelerin bu gerçeği görerek, bu tür senaryoların devam etmesini engellemek için sıkı bir işbirliğine girmenin adımlarını atmalılar artık…
YORUMLAR