Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Dicle Elektirik Reklam

DİN KİSVESİ ALTINDA ÇIKARILAN İSYÂNLAR VE İŞLENEN CİNAYETLER

IŞİD terör örgütü tarafından

IŞİD terör örgütü tarafından 24 Kasım 2017 Cuma günü, Cuma namazı sırasında Mısır’da El Ravda Camiine düzenlenen terör saldırısında hayatlarını kaybedenler için  Türkiye’de de bir günlük milli yas ilan edilerek 27 Kasım günü tüm ülkemizde bayraklar yarıya indirildi. Mısır’daki terör saldırısında 300’den fazla insanın hayatını kaybettiği, çok sayıda yaralıların olduğu belirtilmektedir.

IŞİD kelimesinin açılımı (Irak Şam İslam Devleti)dir. Yani bu örgüt sözde İslam dini adına eylemler yapmakta ve hunharca katliamlara imza atmaktadır. Aynı örgütün, dünyanın muhtelif bölgelerinde yaptığı eylemlerde çok sayıda insanların hayatlarını kaybetmelerine yol açtığı bilinen gerçeklerdendir. Yine aynı örgütün Türkiye genelinde gerçekleştirdiği 15 eylemde 250 kadar vatandaşımız hayatını kaybederken, 1500 kadar vatandaşımızın da yaralanmıştır.

IŞİD’İN Mısır’da gerçekleştirdiği ve 300’ün üzerinde Müslüman’ın yaşamını yitirdiği kanlı eylem üzerine Türkiye’de 1 günlük yas ilanına ilişkin yapılan açıklamada, “24 Kasım 2017 tarihinde Mısır’da El Ravda Camisi’ne yapılan menfur terör saldırısı sonucunda hayatını kaybedenlerin acısından dolayı bir gün süreyle milli yas ilan edilmiştir. Bu çerçevede, 27 Kasım 2017 Pazartesi günü güneşin batışına kadar bütün yurtta ve dış temsilciliklerimizde bayraklar yarıya çekilecektir” denilmekteydi.

Bayrakların yarıya çekilmesiyle, elbette yaralar sarılacak değildir. IŞİD adı altında  dini kisveye bürünmüş bu örgütün, ABD tarafından kurulduğu ve kullanıldığı artık bilinen bir gerçektir. Siz, ABD’nin sözde IŞİD’E karşı savaştığına bakmayın. İşin gerçeği şu ki PKK’yı da, YPG’yi de IŞİD’i de ve diğer birçok terör örgütlerini kuran da,  birbirlerine kırdıran da ABD’nin kendisidir.

Tarihin derinliklerine baktığımızda sadece Türkiye’de değil, zaman-zaman dünya’nın muhtelif bölgelerinde dini kisve altında birçok isyanlar çıkarıldığı, kanlı eylemler düzenlendiği ve cinayetler işlendiği görülecektir.

Cumhuriyet tarihimize Şeyh Sait, Koçuşağı, Mutki, Bicar, Ağrı, Zeylan, Tunceli ve Menemen gibi isimlerle anılan isyanlar, ayaklanmalar da hep dini kisve altında gerçekleştirilmiştir. 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen hain FETÖ darbesinin de yine dini kisveye dayandırıldığı, örgütün elebaşı Fethullah Gülen’in, din maskesi altında bu güce ulaştığı ortadadır. Ve bütün bu isyanların altında dış güçlerin parmağı vardır.

İnsanları kandırmanın en kolay yolu, dini kanaldan enjeksiyon yapmakladır. 10-15 yaşlarında çocukları, gençleri sözde eğitirken onlara CİHAT ADI ALTINDA katliam fikrini enjekte eder, canlı bomba olarak öldüklerinde sorgusuz sualsiz cennete gireceklerini ve her birine en az 70 huri verileceğini empoze ederseniz, kapitalist sistemin zaten cehenneme çevirdiği bu dünyadan bir an önce kurtularak cennete ve hurilere kavuşmak için canlı bomba olmaya hazır onbinlerce ahmak bulmak içten bile değildir.

İşte bu açıdan lâik sistem çok önemlidir. (Senin dinin sana, benim dinim bana) kuralı, gerçekte dinimizin de kuralıdır. Her işin başı eğitimdir, bunu asla unutmayalım!

HOCALARDAN EL İSTENMEZ, EL VERİLİR!

Hocaların (din adamları) ne kadar eli sıkı olduklarını, vermeye değil, hep almaya alıştıklarını dile getirmek için uydurulmuş bir anekdot vardır. Mert hocaları tenzih ederek bu uydurma anekdotu, anlam ve içeriği bakımından duymamış okuyucularımız varsa, bilgilerine sunuyoruz. Anekdotumuz şu:

Günlerden bir gün, Botan Çayı kenarında balık tutan, piknik yapan Siirtliler, bir de bakmışlar ki Botan Çayının ortasında biri çırpınıp duruyor. Neredeyse boğulacak. Çok yüzme bilen biri hemen suya atlamış. Çırpınmakta olan şahsa doğru yüzmeğe başlamış. Yüzücü, bir kol mesafesi kadar yaklaşınca, kolunu uzatarak, çırpınıp duran adama:

-Elini ver, elini ver! diye seslenmiş. Amma, suyun içinde çırpınan şahıs, bir türlü elini uzatmıyormuş. Durumu, çayın kenarından izlemekte olan bir başka Siirtli, yüzücüye seslenmiş:

-O adam hoca! Hoca olanlar, vermeğe alışmamışlar. Onların huyları almaktır. “Elini ver!” diye sesleneceğine, “Elimi al! Elimi tut!” diye seslenmen lâzım.

Bunun üzerine, kurtarıcı durumundaki şahıs, neredeyse boğulmak üzere olan adama seslenmiş:

-Al elimi tut! Al elimi tut! demiş, Boğulmak üzere olan Hoca, bunun üzerine kendisine uzatılan eli tutmuş ve bu suretle boğulmaktan kurtulmuş.