Son yıl 50 yıl öncesine kadar varlıklarını koruyan iki tane yöresel bayramımız vardı; bunlardan ilki Mart ayında kutladığımız Cigor Bayramı, diğeri ise baharın Coşkusu içerisinde kutladığımız yumurta bayramı yani şihrel bayftı.
Hazır Mart ayına girmişken gelin Cıgor’u bir kez daha canlandıralım. Alalım taze bağırsakları bir güzel temizlettirelim ve Pazartesi gününe hazır edelim.O gün evlerde sabahtan itibaren bunları pirinç ve kuşbaşından daha küçük doğranmış etle doldurmaya başlasınlar. İkindiye doğru da pişmeleri için ateşin üzerine koysunlar. Beraberlerinde olmazsa olmaz olan hoşafı da unutmasınlar. Baklavalarımızı ya da sarı burmalarımızı da önceden hazırlayalım.
Cigor denilince çocukları da sevindirmek gerekiyor. Onlar içinde bir yerlerden sukeler temin edelim. Bir ucunu bir elin kavrayabileceği kadar sivriltelim. Kalın olan diğer ucunu da dörde ayırıp aralarına çıtalar koyalım. Meşalemizi bir fırında ya da sıcak bir ortamda kurumaya bırakalım. Meşaleyi damda başının üzerinde döndüremeyecek kadar küçük olanları da unutmayalım. Onlar içinde renkli el işi kağıtlardan rüzgar gülleri ve sarbozlar yapalım.
Nişanlı olan genç kızlara damat tarafından, yeni evli olan genç kadınlara da ailesi tarafından bir iki tepsi baklava ve bir takı ile bir yada iki sandık mevsim meyvesi gönderilsin. Bu mevsim meyveleri ve tatlılar konu komşu ve akrabalara dağıtılarak birlik ve beraberlik duyguları pekiştirilsin.
Yine her evde pişirilen cigor yemeğinden mutlaka maddi durumu el verişli olmayan bir aileye yetecek kadar bir miktar göndermeyi unutmayalım. Onlarında gönüllerini hoş edelim.Boyunları bükük kalmasın.
Bilmiyorum çok mu hayalperestim? Galibe evet çünkü yapalım diye davet ettiğim şeyleri artık yapmayacağımızı ya da yapamayacağımızı biliyorum.Oysa istersek yapabiliriz.Yılda bir günde olsa yeni nesile eski bir geleneğimizi yaşatabiliriz.
İnanın çok zor değil. Unutmuş olsak da cıgor bayramınız kutlu olsun.
YORUMLAR