Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Dicle Elektirik Reklam
Fatih ARITÜRK
Fatih ARITÜRK

İSTANBUL’UN FETHİNİ ANIMSARKEN, MAVİ MARMARA’YI UNUTMAYALIM!!!

“Hafıza-i Beşer, nisyan ile maluldür” sözünün ne kadar isabetli olduğunu vurgulamaya gerek yok. Aradan 10 koca yıl geçti. Ben şahsen unutmuştum. 31 Mayıs 2010 tarihinde Türkiye açısından sözün tam anlamıyla bir facia yaşanmıştı. İçinde, Gazze’deki Müslümanlara ulaştırılmak üzere insani yardım malzemesi dışında bir şey taşımayan MAVİ MARMARA adlı Türk Gemisi uluslararası sularda İsrail askerlerinin saldırısına uğramış ve gemide bulunan yardım ekibinden 9 Müslüman şehit olmuştu. Bu şehitlerden biri de mütevazi kişiliğiyle sevilen, sayılan Siirtli İbrahim Bilgen’di.

Mavi Marmara Gemisinin saldırıya uğramasından ve yardım gönüllüsü 9 vatandaşımızın şehit edilmelerinden sonra hükümet sözcülerimiz kıyametleri koparmış, İsrail’i özür dilemeye ve şehitlerin diyetlerini ödemeye davet etmişlerdi. Ancak İsrail hükümeti önce ne özür diledi, ne de şehitler için tazminat ödemeyi kabul etti. Bilahare, Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzeltilmesi açısından İsrail sözde özür dilerken, şehit ailelerine de tazminat ödenmeyi kabul etmişti. Ancak, Hükümetin olayla ilgili sözde sert beyanatları “havanda su dövmek” işine döndü. İsrail tazminat ödeme işinde önce ipe un serpmek istedi. Sonra 20 milyon dolar gibi gülünç sayılacak bir ödemeyle  defteri kapadı…

Yine söylenmiş güzel bir deyimimiz vardır. “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” deriz ya! Aynen öyle oldu, ölen öldü, AKP de “Gazze, Kudüs, Şehitler ölmez” sloganlarıyla parsayı topladı. Amma birçok şeyi olduğu gibi bu millete MAVİ MARMARA olayını da unutturdu!

Tabii şehitleri hiç unutmayacak olanlar da vardır. Aileleri ve dava arkadaşları. Onları bu işe yönlendiren ve siyasi hesaplar içinde el altından destekleyenler ise çoktan unuttular, bile!

2010 yılında İsrail’in zulmü altında inim inim inleyen ve ablukaya alınmış olan Gazze’ye yardım için oluşturulan 7 gemiden müteşekkil İnsani Yardım filosu Akdeniz’e açılmıştı. 31 Mayıs günü Gazze’ye yardım için yola çıkan gemilere İsrail denizden ve havadan müdahale etmiş, saldırıda 9 kişi şehit düşmüştü. Çok sayıda yaralılar da vardı.

İsrailli komandolar Mavi Marmara feribotuna şafak baskını düzenlenmiş, otomatik silahlarla gemiyi kan gölüne çevirmişlerdi.

Mavi Marmara feribotunun liderlik ettiği 7 gemilik yardım konvoyu, Kıbrıs açıklarından Gazze limanına doğru ilerlemeye başladığı anda İsrail donanması da gemileri durdurmak için 5’e yakın zodyak, bir donanma gemisi ve deniz komandolarını taşıyan helikopterlerle hareket etmişlerdi. Yardım konvoyuyla İsrail askerleri arasında telsiz teması sağlanmış, İsrail askerleri karaya 77 mil açıktayken, yani uluslararası sularda seyrederken beyaz bayrak çekilmiş haldeki geminin kaptanına, “Rotanız ne?” sorusunu yöneltmişti. Gemiden, “İnsanlığın vicdanına yol alıyoruz” yanıtı verilmişti.

Buna karşılık İsrail askerleri gemilerdeki tehdit ederek şu mesajı vermişlerdi:

“Mavi Marmara… Şu anda çatışma bölgesine yaklaşıyorsunuz. Gazze bölgesi İsrail donanmasının ablukası altındadır. Rotanızı değiştirip Aşdod limanına doğru ilerleyin. Orada yardımlar boşaltılıp Gazze’ye gönderilecek; sizler de ülkelerinize döneceksiniz. Yardımların Gazze’ye iletildiğini de göreceksiniz.”

Gemidekiler “Bize saldırmayın. Biz silahsız sivilleriz. Burada yaralı ve hasta insanlar var” dedilerse de MASAD mazeret dinlemedi. Havadan ve karadan saldırıya uğrayan Mavi Marmara gemisinde 9 kişi şehit edildi.

Mavi Marmara olayı olarak ünlenen ve 9 vatandaşımızın şehit edildikleri baskının üzerinden 10 yıl geçti. 2010 yılının 31 Mayıs günü meydana gelen olay sonrasında İsrail başta (ne özür dilerim, ne de tazminat öderim) demişti ama 2013 yılının Mart ayında ABD’nin zorlaması sonucu özür dileyen İsrail, tazminat ödemeyi de kabul etti ve zorlamalar sonucu sadece ve sadece 20 milyon dolarlık bir ödeme yaptı.

Aralarında Hemşerimiz İbrahim Bilgen’in de bulunduğu, 9 kişinin şehit düştüğü ve 60 kadar yardım gönüllüsünün de yaralandığı olayda, yardım götüren gemilere de el konmuştu. İsrail’in bu yaptığı açık bir korsanlıktı.

Aklı başında barış yanlısı İsrailliler bile ilk günden itibaren Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda gerçekleştirilen bu saldırıdan dolayı özür dilenmesi ve tazminat ödenmesi gerektiğini söylediler! Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin düzelmesi için bunun şart olduğunu, iki taraf arasında diyaloga çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulayan İsrailli yazarlar, düşünürler oldu.

İsrail, Gazze’ye yardım götüren gemilere Doğu Akdeniz’de uluslararası sularda operasyon düzenlemişti. Hayatlarını kaybeden vatandaşlarımız şehit olduklarıyla kaldılar. Aileleri ise hala acılar içinde!

Yardım konvoyunun oluşmasını teşvik edenler, arka planda destekleyenler ise sırra kadem bastılar. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Obama’nın zorlamasıyla özür dilemiş, sonra da  yine ABD’nin zorlamasıyla 20 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etmişti.

Kısacası, bu olayda da kimileri “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” oyununu oynadılar. Tazminattan kendilerine ne verildiği açıklanmayan şehit ve gazi aileleri tek teselliyi 9 yardım gönüllüsünün ŞEHİTLİK MERTEBESİNE ulaşmış olmalarında buluyorlardır!

İsrail ise Gazze’de taş üstüne taş bırakmadıktan sonra, uluslararası baskılar sonucu ateşkese razı olmuştu. Ancak, ateşkes kararına ne kadar uyduğu daha sonra yaşanan gelişmelerden belli! Unutmayalım, karşımızda sırtını ABD’ye dayamış bir İsrail var!

Ben şahsen İsrail’i ATOM KARINCAYA benzetirim. Atom Karıncayı çizgi filmlerden izlemiş veya tanımış olabilirsiniz. Hani şu süper gücü ve süper hızı olan karınca! Çizgi filmlerdeki atom karınca iyilikten yana ve kötülere karşıdır. Atom karıncaya benzettiğim İsrail ise tam tersine kötülüklerden yana! Ama küçük cüssesine rağmen süper gücü olan bir devlet!

İsrail’i, Müslümanlar olarak hiç sevmeyiz. Çünkü lanetlenmiş olduğuna inanırız!  Maide Suresi 64. Ayet’e göre, Yahudiler Allah tarafından lanetlenmişlerdir. Fakat bugün, Yahudiler Müslümanların topraklarında, tam da Arap Dünyasının ortasında, üstelik bir süper güç olarak devlet kurabilmişlerdir. Peki, bu lanetli kavim nasıl oluyor da Ortadoğu’da adeta hâkimiyeti eline almış durumda! Küçük cüssesine rağmen, atom karınca misali nüfusu belki de 50 katı kadar olan Ortadoğu’daki Müslüman ülkelere meydan okuyabiliyor!

Lanet; dışlama, beddua, azap, Allah’ın rahmetinden uzaklaşma, gazap etme, buğz etme gibi anlamlara gelir. İsrail oğullarından kâfir olanların Davud ve İsa (as) gibi peygamberlerin dili ile lanetlenmeleri, onların Allah’ın rahmetinden uzak olduklarını gösterir. Allah’ın rahmetinden uzak olmaları etkisini  bu dünyada  göstermese de bunun gerçek etkisi ahrette ortaya çıkacak, deniliyor! Çünkü Allah bu dünyada çalışma kurallarına göre çalışanları başarı ile ödüllendirmektedir. Eğer bunlar sadece dünyayı istiyorlarsa onlara dünyada istediklerini verecek ama onları ahretten mahrum bırakacaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız. Her kim de ahreti ister ve inanarak orası için gerekli çalışmayı yaparsa, işte bunların çalışması şükre değer. Hepsine, onlara da bunlara da (dünyayı isteyenlere de ahreti isteyenlere de) Rabbinin ihsanından (istediklerini) veririz. Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir.” (İsra, 17/18-20)

Yahudilerin bugün tüm dünyada etkin güç olmaları ile ilgili ayetler de vardır. Ama yanlış yaptıkları için yakında büyük bir acı çekecekleri de ifade edilmiştir. İlgili ayetler şöyledir:

“Kitaba İsrail oğulları ile ilgili olarak şu kararı koyduk: “Siz o topraklarda iki kere fesat çıkaracak ve büyüdükçe büyüyeceksiniz.

Birincinin günü gelince savaş gücü yüksek kullarımızı üzerinize gönderdik; evlerin arasına kadar sokuldular. Bu, yerine getirilmiş bir söz oldu.

Sonra size yeniden onlara karşı güç verdik. Mallar ve oğullarla destekledik ve size daha fazla caydırıcı güç verdik.

İyilik ederseniz kendinize etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz onu da kendinize etmiş olursunuz.  İkincinin günü gelince yüzünüze karşı kötülük etsinler ve o Mescide ilkin girdikleri gibi girsinler ve alt ettikleri her şeyi dağıtsınlar diye (sizi bir kez daha cezalandırdık). (İsra, 17/4-7)

“Belki Rabbiniz size yine de iyilik edecektir. Bozgunculuğa dönerseniz biz de döneriz. Cehennem’i de kâfirler için tıkılıp kalma yeri yaptık.” (İsra 17/8)

İsrail Devleti işte bu Yahudi Devletidir!  Ülkemizde ve özellikle Bölgemizde gerçekleştirilen terör olaylarının ve katliamların arkasında hep İsrail vardır.

Mavi Marmara katliamı 10. yılını doldurdu. İsrail’in Mavi Marmara katliamı yanında kâr kaldı.

İstanbul’un fetih yıldönümünü kutlayanlar, tarihimizdeki bu kara lekeyi de hatırlasınlar, hatırlasınlar da, kel kızın teyzesinin saçlarının hörgüçleriyle övünmesi gibi, Fatih sultan Muhammed Han’ın İstanbul’u fethiyle avunmaktan vazgeçsinler…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER