Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

NEVRUZ VEYA (BAHAR BAYRAMI)

NEVRUZ bilindiği gibi, 21

NEVRUZ bilindiği gibi, 21 Mart günleri kutlanır. Nevruz için (BAHAR BAYRAMI) deyimi de kullanılır. Bilindiği gibi 21 Mart’ın bir özelliği, gece ve gündüzün eşit olduğu gün olmasıdır. Bugün, asıl konuşulması gereken konulardan biri de gecenin ve gündüzün eşit olduğu günün (21 Mart) bu durumundan yola çıkarak İbrahim Hakkı Hazretleri’nin 3 asır önce kurduğu mekanizmayı anımsamak olmalıdır.

İbrahim Hakkı Hazretleri bilindiği gibi aslen Erzurumludur ve 1701 yılında Dünyaya gelmiştir. Tillo’nun kanaat önderlerinden Kadiri Şeyhi İsmail Fakirullah Hazretlerinin şakirtlerinden Osman Efendi’nin oğludur.

9 yaşlarında geldiği Tillo’da Hazret-i Fakirullah’ın dergahında kalmış feyz ve terbiye almıştır. Birçok önemli merkezleri gezen İbrahim Hakkı Hazretleri, Padişah Mahmut döneminde davet edildiği İstanbul’da saray kütüphanesindeki eserlerden yararlanarak (MARİFETNAME) adındaki ansiklopedik değeri haiz eserini yazmıştır.

70’e yakın eseri bulunan İbrahim Hakkı Hazretleri bu eserlerinde jeolojiden astronomiye, fizyolojiden psikolojiye kadar pek çok konuları işlemiş, böylece,  Müslüman ilim adamlarının, asrın bütün ilimleriyle ilgilenmeleri gerektiğini bizzat tatbik ederek ortaya koymuştur.

Üstadı Fakirullah Hazretleri vefat ettiğinde türbesinin mimarlık görevini bizzat üstlenerek, Türbe ile Kalet-ül Üstat adını verdiği, yine bizzat kendisi tarafından inşa edilen duvar arasında kurduğu sistem sayesinde yılın ilk ışıklarının (21 Mart-23 Eylül) Üstadının Türbedeki sandukasının baş ucuna düşmesini sağlayan bir düzeneği kurması olmuştur. 1960’lı yıllarda türbenin restorasyonu sırasında bozulan bu düzenek uzun yıllar onarılamamış, sonunda Siirt eski Valilerinden Sayın Musa Çolak’ın himmet ve gayretleriyle Şehrimize davet edilen Prof. Dr. Cengiz Işık ve ekibinin bilimsel çalışmaları sonucu ancak 2011 yılında yeniden faal hale getirilebilmiştir.

Bu olaydan asıl çıkarılması gereken ders, Müslümanların ilimle uğraşmaları gereğidir. Yoksa 21 Mart-23 Eylül tarihlerinde doğan güneşin ilk ışınları İsmail Fakirullah Hazretlerinin türbedeki sandukasının başucuna vurmuş vurmamış, bunun maddi, hatta manevi açıdan hiçbir önemi yoktur. Bu olaydan alınması gereken asıl mesaj, Müslümanların ilme vermeleri gereken değerdir. İlmin her dalıyla uğraşmaları gerektiğidir.

1735’li yıllarda İbrahim Hakkı Hazretleri tarafından kurulan bir mekanizmanın, 1960 yılında yapılan restorasyon sırasında bozulması ve defalarca denenmesine rağmen, ancak 2011 yılında yeniden kurulabilmesi elbette ki düşündürücüdür.

Artık, 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde sabah güneş doğacağı saatte Tillo’daki bu  Güneş Hadisesinin izlenebileceğini anımsatarak yazımızı noktalarken, gerçek ilim adamlarının, pozitif ilim dallarını ihmal etmeyen bilginler olduğuna bu vesileyle bir kez daha vurgu yapalım, istedik.

Bu arada, Nevruz’la birlikte bahar mevsiminin güzelliklerinin kendilerini hissettirmeğe başladıklarını anımsatalım. Bu mevsimin yöremizdeki en yaygın çiçeği NERGİZ’DİR. Ellerde, yakalarda, evlerimizde, iş yerlerimizde erken solmasınlar diye su dolu bardaklara koyduğumuz Nergizler…

Bir başka deyişle NEVRUZ GELDİ, NERGİZ  GELDİ…

Bir esatire (masal) göre NERGİS ÇİÇEĞİ, NARSİS’İN TOPRAĞA DÜŞEN GÖZYAŞLARINDAN OLUŞMUŞTUR.

Evet, artık bahar mevsimi bütün haşmetiyle geri döndü. Dağ başlarındaki karlar erimekte, akarsular coşup çağlamakta, ağaçlar budandı, budanıyor. Dağlar, ovalar yemyeşil bir şala bürünmüş gibi. Toprak ana bütün güzelliklerini doğurdu, doğuracak. Kırlarda, çayırlarda koyunlar, kuzular meleşiyorlar.

Bu mevsimde zaman-zaman yağmur yağsa bile “şeker değiliz ya eriyeceğiz!” diyerek ne şemsiye kullanıyoruz, ne de yağmurluk. Bir bakıyorsunuz, yağmur yağıyor, bir de bakıyorsunuz, hava açmış, güneş bütün haşmetiyle ortada. Vakit geceyse ve hava açıksa yıldızların, ay’ın ihtişamı bir başka, seyirlerine doyum olmuyor.

Bahar mevsime girerken ve Nevruz’u kutlayacakken aklıma takılan bir dörtlük var. Yazımı bu güzel dörtlükle noktalayalım istedim:

İŞTE GELDİ İLKBAHARIN AYLARI

YÂRE MEKTUP YAZMAK İSTER GÖNLÜMÜZ

KARI GİTMİŞ, MOR SÜMBÜLLÜ DAĞLARI

ŞİKÂR İÇİN GEZMEK İSTER GÖNLÜMÜZ

Hepimizin gönlü, bahar gibi çiçekler açsın. Yaşamlarımız Nevruz gibi güzelliklerle dolsun. İdrak edeceğimiz Nevruz bayramımız kutlu olsun.