Daha öncede birkaç kez yazdım.. Biz birbirimizi çok sevmemize ve çalışma alanı dışında birbirimize büyük ölçülerde destek vermemize rağmen, konu işe gelince birden değişiyoruz. Aynı işi yapan insanları artık bir hemşeri olarak değil de bir rakip olarak görmeye başlıyoruz. Elbette aynı işi yapan insanlar arasında bir rekabetin oluşması doğal bir durum ama bunun bazen bir düşmanlık derecesine varmasının hiçbir anlamı yok.
Maalesef bu oluyor ve bu durum küçük toplumların bir olgusudur. Küçük toplumlarda “ben” kavramı daha çok ön plana çıkıyor, ya da başka bir anlatımla büyük toplumlarda da aynı oranda olsa bile, o toplumların büyüklüğü nedeniyle pek fark edilmiyor.
Bu durumu iş hayatından sivil toplum örgütlerine kadar her alanda görebiliyoruz.. Örnek olarak sivil toplum örgütlerini ele alacak olursak, Siirtlilerin yoğun olarak yaşadıkları şehirlerin büyük bir bölümünde birden çok sivil toplum örgütünün varlığını görüyoruz.
Buna en güzel örneği de sanırım İstanbul oluşturuyor.. Bugün İstanbul’da Siirt il geneli, ilçeleri ve köyleri ile ilgili faaliyette bulunmak üzere kurulmuş 30’un üzerinde sivil toplum örgütü bulunmaktadır. Elbette İstanbul’un diğer illerden büyük bir farklılığı bulunmaktadır. Özellikle büyüklüğü ve nüfus sayısı bakamından diğer illerle karşılaştırılamayacak kadar büyüktür. Ama bunun böyle olması bile bu kadar çok sayıda sivil toplum örgütünün kurulmasını gerektirmiyor.
Bir ilçenin birbirine komşu iki köyle ilgili olarak dernekler görebiliyoruz.. Hatta bu dernekler çoğu zaman aynı ilçe sınırları içerisinde yer alabiliyorlar. Burada şu düşünülebilir; “Herkes istediği gibi bir dernek kurabilir. Komşuda olsalar bir başka köyün sakinlerinin kurduğu dernekle birleşmek zorunda değildir.” Bu doğrudur. Ama bu durumun en büyük sıkıntısı çoğu zaman bu dernekler hem üye hem de maddi güç bakımından çok zayıf kalan birer tabela derneği olmaktan öteye geçemiyorlar. Oysa güç birliği yapıldığı takdirde çok işler başarılabilir.
Bu durumu ticaret hayatında da görüyoruz.. Gerek Siirt’te gerekse il dışında daha öncede sık-sık belirttiğim gibi, ortak olan hemşerilerimizin sayısı neredeyse 100’lük bir tespihin taneleri kadar değildir.. Özellikle büyümek isteniyorsa bu alanda işbirliği çok büyük önem taşıyor.
Özetle, hangi alanda olursa olsun çok başlılık güçsüzlüğü, boş zamanı gündeme getirir. Bunlarda sitemi ve yakınmaları.. Bu nedenle gelin bırakalım sitemi, işbirliğinin kapılarını açmaya bakalım.
YORUMLAR