Olur mu olmaz mı bilemem, olursa ne zaman olacağını da elbette bilemem ama görünen iki şey, durum iyiye gitmiyor.. Nedeni ise, bildiğimiz üzere Yunanistan iflas etmiş durumda ve ürettiği hiç bir imalatı yok, tüm geliri turizmden elde edilmeye çalışılan bir gelir anlayışı var ve bu durum yıllardır böyle.. Yunanlılar tembel bir millet ve bunu yakinen bilen bir insanım.. Adadaki yazlıktan ve komşularından almış olduğum bilgiler hep bu yönde.. Tabi bu seneki pandemi döneminden dolayı da turizm yok, halk ve hükümet perişan halde.. Üstelik iç savaş çıkmasını önlemek ve faşizan gençleri hükümete karşı olası bir isyana karşı başlatılan Türk düşmanlığı var.. Peki neyine güveniyor derseniz, kendisine sözüm ona arka çıkacaklarını zannettiği batılı müttefiklerine.. Kim bunlar, örnek Almanya ve Fransa gibi Türkiye’nin daha çok büyümesini istemeyen ve AB’nin kaymağını yiyen devletler.. Kendileri Türkiye ile kötü olmak istemedikleri için Yunanistan’ı maşa olarak kullanıyorlar, her dönemde zaman-zaman yaptıkları gibi.. Peki ne olacak, Yunanlılar da biliyorlar Türkiye ile baş edemeyeceklerini.. Öyleyse bu aptal cesaretini nerden alıyorlar derseniz, mecburlar çünkü önce iç siyaset sonra da Avrupalı müttefiklerine olan borçlarını ödeyemedikleri için çaresiz bu oyunun küçük bir parçası olarak sahneye konan oyunda figüran rolünü oynamaya çalışıyorlar.. Çok korktukları için de Birleşmiş Milletlere çağrı yapıyor ve imdat çekiyorlar.. Peki biz ne yapmalıyız derseniz onu ben bilemem, savaş en son istediğim şeydir ve eğer gerekli ise kararını da Genelkurmay ile birlikte yetkililer elbette verirler. Aslolan savaşmadan güçlü bir ülke olarak ayakta durabilmek ve seninle savaşmak isteyenlere siyaset dilinde cevap verip onlara bu adımı atmalarının kendileri için ne kadar zor olduğunu hatırlatabilmektir.. Bu da güçlü devlet politikasıdır, peki sadece hükümet ve devlet nezdindemi olmalıdır, elbette hayır.. Bütün toplumdaki tüm siyasi partiler ve temsilcileri, bütün idari yargı ve milletin tüm temsilcileri bir arada birlikte ve samimi bir şekilde bir araya gelerek hep bir ağızdan tüm dünyaya bir olduğumuzu haykırmalıyız..Biz içeride birbirimizi her türlü eleştirebiliriz ama, eğer mevzu vatansa gerisi teferruattır.. Bu hep böyle olmuştu şimdi de böyle olmalıdır ve üstelik şimdi düşmanlık yapan devletler sadece batılılar değil, kendi dinimizden olan ama hiç bir zaman yanımızda olmayan bazı Arap devletleri gibi bizi her anımızda yalnız bırakan ve arkamızdan hançerlemeye her an hazır olan sözüm ona din kardeşlerimiz.. Bu gerçek bir daha gösterdi ki bazı Arap devletleri tarihi yanıltmama adına kendi üzerlerine düşen ve kendilerine biçilen rol modeli oynamaya devam ediyorlar ve bir de içimizdeki hainlerle birlikte olunca anlıyoruz ki biz her zaman olduğu gibi yalnız ve hep tek başına, her zaman kendi işini kendisi gören bir millet olarak yaşamaya devam edeceğiz…
YAZARLAR
TÜMÜ
YORUMLAR