Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Dicle Elektirik Reklam

VATANDAŞIN KENDİ TOPRAKLARINDA DOYMASI ESASTIR

Bütün dünyada hızlı bir

Bütün dünyada hızlı bir şekilde kırsaldan kente doğru bir akım mevcut. Köylük yerde yaşayanlar çoğu zaman topraklarını satmadan ellerindeki üç beş parça giysi ile yollara düşüp şanslarını şehirlerde ve metropollerde denemeye başlıyorlar.

Bu durum ülkemizde de ilimizde de böyle. Türkiye ortalamasına göre kırsal kesimlerde yaşayan vatandaşlarımızın oranı daha iyi. Ülke genelinde yaşamlarını sürdüren vatandaşların ancak 7.7’si belde köy ve mezralarda yaşıyor. Bu rakamın çok düşük olmasında 2012 yılında çıkarılan büyük şehir yasası etkili olmaktadır ve bu yasayla büyükşehirlere bağlı köyler de birer mahalle olarak kabul ediliyor.

Bu oran Siirt’te % 30’ların üzerinde bir. Ancak, bu avantajlı durumumuzu hızlı bir şekilde kaybediyoruz. Çünkü kırsaldan kente doğru 1980’lerden bu yana çok hızlı bir göç var. Bunun sonucunda köylerimiz her geçen biraz daha boşalıyor. 2003’lü yıllardan itibaren başlatılan köye geri dönüş rehabilitasyon programları da istenilen ölçüde etkili olamadı. Halen birçok köyümüz, ya boş ya da 30-40 yıl önceki nüfusun çok altında bir nüfus barındırıyor.

Köyden kente göç edenlerin önemli bir bölümü çok zor şartlar altında yaşamlarını sürdürürken,  tarıma elverişli olan arazileri de atıl durumda kalıyor. Kişiler büyük bir gelir elde edebilecekleri arazileri köyde atıl durumda bırakırken, daha önce bilmedikleri bir sürü işte çalışmak zorunda kalıyorlar. Oysa insanların doğup büyüdükleri kendi topraklarında karınlarını doyurmaları, aile ve akrabaları ile birlikte yaşamlarını sürdürmeleri esastır. İnsanın kendi topraklarında yediği ekmek peynir yaban ellerde oturup karnını doyuracağı mükellef bir sofradan çok daha fazla lezzet verir.

Bugün il merkezi civarındaki bağlar dahil hemen hemen bütün köylerimizde bu atıl durumda önemli ölçüde arazi bulmak mümkün. Arazilerin atıl durumda kalmasında birçok etken yatmaktadır. Bazı yerlerde bu arazileri işleyecek insan bulmak mümkün olmuyor. Çünkü köylerin tümünde bir göç olayı bulunmaktadır.

İl merkezi civarındaki bağlar ve az da olsa mevcut tarlalar da dahil olmak üzere arazilerin büyük bir bölümü miras arazileridir. Hem de çözülememiş ya da bir türlü çözülemeyen miras arazileri. Köyde yaşandığı sürece biri bu arazileri işletip gelirini yerken, diğer varisler çoğu zaman ses çıkarmazlardı. Ancak iş araziyi başkasına vermeye gelince kıyamet kopmaya başlar. Herkes payına sahip çıkmaya çalışır ve sonuçta ortaya çıkan anlaşmazlıktan dolayı bu araziler kaderlerine terk edilir. Olan arazi sahiplerine olduğu gibi ülkemize de, ilimize de oluyor. Rahmetli Demirel’in ülkemiz için söylediği tarımda kendi kendine yeten ülke olmaktan çıktık. İl olarak artık bölge illerinin özellikle sebzesini temin eden bir il değil, bu illerden sebze temin etmeye çalışan bir il haline geldik, yazık.