10 Ağustos günleri Sevr Anlaşmasının imzalandığı gün olması açısından önemlidir. Sevr’in ne demek olduğunu, Sevr sevicilere anımsatalım istedik.
I.Dünya Savaşı’nın sonunda savaşın mağlupları olan Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Macaristan ile çeşitli antlaşmalar imzalayan müttefikler Osmanlı Devleti ile de 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi’ni imzalamışlar ve I.Dünya Savaşı’na son vermişlerdir.
I.Dünya Savaşı sonunda toplanan Paris Konferansı’nda Türkiye hakkında ABD Başkanı Woodrow Wilson, ‘savaş sonunda Türkiye’nin haritadan silineceğini’ iddia ederken, Clemenceau’ya göre, ‘Türkler uygarlık dışı bir toplum’, Lord Curzon’a göre, ‘Türkler bir veba çıbanı’, ABD Dış İlişkiler Bakanı Cabot Lodge’ya göre de ‘Türkiye uygarlığın başına bela’ idi. Müttefiklere göre ‘Türkiye Avrupa’dan çıkarılmalı, Ermenistan kurulmalı, Araplar Osmanlı’dan kurtarılmalıdır’.
Türkiye üzerinde bu planlarda hemfikir olan müttefikler konu Türkiye’yi paylaşmak olunca toprakların paylaşımı konusunda anlaşmazlığa düşmüşlerdi.
Sevr’in temeli ilk olarak 18 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı’nda atılmıştır. 28 Haziran 1919 tarihinde Almanya tehdidi halledilince ve müttefikler Avusturya, Macaristan, Bulgaristan ile de savaşı bitiren antlaşmaları da imzalayınca artık ‘doğu meselesi’ yani Türkiye ile ilgilenmenin zamanı gelmişti. Bu ilginin gecikmesinin ilk sebebi Almanya, ikincisi, Osmanlı Devleti’nin parçalanmasının zorluğu, üçüncüsü de ‘Hasta Adam’ın mal varlığının paylaşılmasında ortaya çıkacak olan anlaşmazlıklar olmuştur. Bu sebeplerden dolayıdır ki müttefikler Osmanlı Devleti’nin paylaşılmasını geciktirmişlerdir.
Mark Sykes’ın imzalamış olduğu Sykes-Picot Antlaşması, Sevr Antlaşması için bir başlangıç kabul edilmektedir.
Sevr Antlaşması genel olarak I.Dünya Savaşı’nın bir sonucu olmakla beraber Mondros Mütarekesi sonrasında ortaya çıkan sürecin bir parçasıdır. İtilaf Devletleri ile imzalanan Mondros Mütarekesi sonucunda, Osmanlı Devleti’ne siyasi, askeri ve ekonomik açıdan sınırlamalar getirilmiş ve ülke işgallere açık bir hale getirilmiştir. Diğer yandan Mütarekenin 7. maddesine istinaden başlayan işgallerin devam ettiği günlerde toplanan Paris Barış Konferansı’da Sevr’e giden süreç de önemli bir kilometre taşıdır. Çünkü İtilaf Devletleri’nin yanı sıra, Osmanlı Devleti’nden ayrılan ve ayrılmayı tasarlayan unsurlar da konferansa katılmıştır ve Osmanlı Devleti’nin paylaşılması konusunda tartışmalar yaşanmış, ileriye dönük kararlar burada alınmıştır.
11 Mayıs 1920’de Sevr Antlaşması’nın ana hatları, düşüncelerine başvurulmak üzere devlet adamlarına ve askeri personele dağıtılmıştır. Amiral Sydney Fremantle taslağı okuduktan sonra barış koşullarının çok ağır olduğunu, Türklerin bu barışı imzalamayacaklarını, eğer imzalayacak bir Türk hükümeti çıkarsa bunun halkın güvenini kazanmamış zayıf bir hükümet olacağını ve bu koşulların uygulanmasının da çok zor olacağını ifade etmiştir. Fremantle’ye göre, bu koşulların yerine getirilmesi isteniyorsa derhal tedbirler alınmalıydı. Hatta Türklerle yeni bir savaşa bile girilebileceğinden bu durumu da göz önüne almak gerekiyordu.
Antlaşma metni Paris, Londra ve San Remo konferanslarından sonra artık iyice oluşmuştur. Nitekim 433 maddelik metin 31 Mayıs’ta İstanbul’a ulaşmış ve Türklere 26 Haziran’a kadar cevap süresi verilmiştir. Metni incelemeye başlayan kabine, kabul edilemez şartları gören ve antlaşmanın sorumluluğunu üzerine almak istemeyenlerin tepkileriyle karşılaşmıştır. Hatta üç bakan bunu imzalamaktansa görevlerinden ayrılmayı tercih edeceklerini belirtmişlerdir.
Antlaşmanın sorumluluğunu üzerine almak istemeyen sadrazam, İçişleri Bakanı Reşid Bey’i Paris’te bırakarak İstanbul’a geri dönmüştür. Paris’te kalan Reşid Bey’in ise İstanbul’a gönderdiği telgraf büyük bir gerilime sebep olmuştur. Telgrafa göre, müttefikler antlaşma taslağının Türkler tarafından kabul edilmemesi halinde İstanbul’a Yunan birliklerinin çıkarılacağı ve idarenin de Yunanlılara verileceği bildirilmiştir. Aslında müttefikler böyle bir karar almamışlardı, bu tamamen bir blöften başka bir şey değildi ve Reşid Bey’in kulağına ulaştırılmıştı. Bu durum Meclis-i Mebusan’ın kararını hızlandırmıştır. Damad Ferit 22 Temmuz akşamı İngiliz Yüksek Komiseri De Robeck’e antlaşmayı imzalamak üzere ayandan Hadi Paşa ve Rıza Tevfik ile Bern Elçisi Reşad Halis Bey’in görevlendirildiklerini bildirmiştir. 11 Mayıs 1920 tarihinde Sevr Muahedesi Babıâli temsilcilerine tebliğ edildikten sonra çok az bir değişiklik ile Batılı devletler ve İstanbul’daki Osmanlı Hükümeti’nin temsilcileriyle Versailles’in Sèvres Porselen Fabrikası Konferans Salonu’nda 10 Ağustos 1920 tarihinde öğleden sonra saat 16.00’da antlaşma imzalanmış ve yüzyıllardan beri paylaşılamayan Osmanlı Devleti kâğıt üzerinde de olsa paylaşılmıştır.
Sevr Antlaşması 433 maddelik ve 150 büyük sayfalık bir vesikadır. Ekler, haritalar ve diğer belgeler bunun dışındadır.
(DEVAM EDECEK)
YORUMLAR