11 Eylül 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın talimatları doğrultusunda kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk cemiyetinin kuruluşunda yer alan Siirtliler vardır. Siirt, Milli Mücadele Dönemi’nde toprak ağalığı düzeninin ve aşiret ilişkilerinin egemen olduğu tipik bir kasabaydı. Siirt’in, Rus tehlikesini atlattıktan sonra, karşılaştığı diğer bir tehlike de İngiltere idi. İngilizlere ait bir birlik, halka gözdağı vermek amacıyla Siirt’e gelerek birkaç gün kaldıktan sonra geri çekilmişti. Siirt, bunun dışında yabancı güçlerin işgaline uğramamıştır. Müdafaa-i Hukuk Derneği’ni teşkil eden Siirt’in münevver zümresinin Milli Mücadele’nin gerçekleşmesinde gösterdiği medeni cesaret takdire değer bir vatanseverliktir.
1.Meşrutiyet Dönemi’nden itibaren Siirt’ten de milletvekili seçilmeye başlanmış, ilk olarak Abdülrezzak Efendi; 1908 – 1912 tarihleri arasında bağımsız milletvekili olarak görev yapmıştır. Daha sonra sırasıyla; Nazım Bey (Nisan 1912–Ağustos 1912), Şeyh Nasreddin Efendi (1914–1918) tarihleri arasında görev yapmıştır.
Ardından Siirt’ten Halil Hulki Bey; 12 Ocak 1920’de toplanan Dördüncü Dönem Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında Siirt’i temsil etmiştir. Siirt, Milli Mücadele hizmetlerine devam ederek, Siirt Müdafaa-i Hukuk Derneği olarak önce Vahideddin’e, Sadaret’e, Hariciyye’ye, İtilaf Devletleri Müesseseleri’ne, İzmir’deki Reddi İlhak Cemiyeti’ne, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’ne telgraflar gönderilmiştir.
Anadolu’nun her il ve ilçesinde olduğu gibi Siirt’te de “Müdafaa-i Hukuk Derneği” kurulmuş, başkanlığına da İl’in eski müftüsü Halil Hulki AYDIN getirilmiştir.
Üyeleri, Ömer ATALAY, Siirt Belediye Başkanı Hamit Bey, İl’in ileri gelenlerinden Hamza Hilmi, Bekir Sıtkı ve Abdülkerim Bey’lerden ibaretti. Bu dernek Atatürkçü Düşünce ışığında İstanbul Hükümeti’ne ve İşgal Devletleri’ne karşı koymaktan hiç çekinmemiştir.
Mustafa Kemal’in Erzurum Kongresi’nde belirttiği, “Her ilden bir delegenin gönderilmesi” fikrine sadakatle bağlı kalınmış, dernekçe seçilen Cemil AYDIN (Halil Hulki’nin kardeşi), Atatürk’ün başkanlığında oluşturulan kongreye katılarak, kongre kararlarını içeren kitabı getirmiş ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Siirt Şubesi’ne vermiştir.
Halil Hulki AYDIN milletvekili seçilerek Siirt’ten ayrıldıktan sonra bu derneğin başkanlığına Ömer ATALAY getirilmiş, derneğe üye olarak da Cemil AYDIN, Şebap ÖZEL, Muhammed Fehmi FIRAT, Yahya Hikmet YAVUZ ve Bilal EVİN’in lüzum üzerine seçilmeleri uygun görülmüştür.
Siirt, Milli Mücadele yıllarında Bitlis Vilayeti’ne bağlı bir sancaktı. Sancağın, Merkez Kaza dışında 5 kazası vardı. Bunlar; Pervari, Garzan, Eruh, Şirvan ve Şırnak’tı. Sancağın en kalabalık kazası Siirt Merkez Kazası idi. Bununla birlikte Siirt’in nüfusunda 1890’lardan itibaren hızlı bir düşüş olmuş, 60.000 dolayında olan kaza nüfusu 1914’de 30.000 civarına inmiş, bu düşme I. Dünya Savaşı Dönemi’nde de devam etmiştir.
Bu düşüşte Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan yararlanarak, Doğu ve Güneydoğu’da işgal hareketlerini sürdüren Rusların da etkisi olmuştur. Siirt’in ileri gelenleri ve yaşlıları bu konu ile ilgili şunları söylemektedir: “Ruslar’ın işgallerinin, Bitlis’in Deliklitaş Mevkiisi’ne kadar geldiği Siirt halkı tarafından öğrenilince, halk arasında panik doğdu, o zamanın yetkililerinin de talimatlarıyla halkın bir kısmı köylere çekildi. Ancak çoğunluğu oluşturan Siirt halkı Müdafaa-i Hukuk Derneği’nin yardımıyla, Atatürkçü Düşünce’ye sahip kişilerden gönüllü askerler toplayarak, Ruslara karşı koymaya çalışmışlardır. Bu gönüllü askerler içinde sivil binbaşı rütbesiyle bazı kişiler görev almıştı. Bunlar arasında Şeyh Şerafettin AYDIN ve İbrahim-i Mekevi’nin de bulunduğu sivil ordu, büyük başarı sağlamış, Ruslar’ı geri püskürterek, Siirt’e girmelerini engellemişlerdir. Ruslar’ın Deliklitaş’tan geri çekilmeleri, bu ülkede Lenin’in gerçekleştirdiği 17 Ekim Devrimi’ne bağlanmaktadır.
İstiklal Savaşı’nı zafere ulaştıran Milli Mücadele ruhunun temeli sayılan ve 23 Temmuz 1919 tarihinde Mustafa Kemal tarafından Erzurum’da düzenlenen ve 7 Ağustos 1919’da son bulan tarihi Erzurum Kongresi’nden sonra o zamanlar Bitlis Vilayeti’ne bağlı Siirt Sancağı’nı kimlerin temsil ettiği konusunda tereddütler vardır.
Erzurum Kongresi’ne Bitlis ve Siirt adına katıldıkları anlaşılan Hacı Recep Efendizade, Hacı Hafız ile Emekli Binbaşı Süleyman’ın, Bitlis ve Siirt’le ilgili olmadığı, bunların Erzurum’da oturdukları ve toplantıya vaktinde Siirt’ten kimsenin ulaşamadığı görülünce, Bitlis ve Siirt’i temsil ettikleri anlaşılmaktadır. Nitekim Siirt’ten gittiği kesin olan Hacı Cemil Efendi (AYDIN)’nin ancak kongrenin son günü Erzurum’a ulaşabildiği de bunu doğrulamaktadır. Başta Büyük Önder Atatürk olmak üzere, Siirt’te olduğu gibi bütün Anadolu halkı işgalci kuvvetlere karşı koymakta bütünleşmişlerdir. Atatürk, silahlı mücadeleye hukuki ve siyasi bakımdan yön veren ve yeni kurulan Türkiye Devleti’ni milletler arası toplulukla beraber imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Türk İnkılabının aksiyon devrini de tamamlamıştır.
İstiklal Savaşı başlarken Mustafa Sabri Efendi’nin ŞEYHÜLİSLAM olarak Mustafa Kemal ve silah arkadaşları için (KATLEDİLMELERİ VACİPTİR) fetvasını verdiği yıllarda aydın bir müftü, bir müderris, bir kadı olarak Siirtli HALİL HULKİ AYDIN EFENDİ, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının yanında yer almış ve yer almakla kalmayarak MİLLİ MÜCADELEYE KATILMANIN, DOLAYAYISIYLA MUSTAFA KEMAL VE SİLAH ARKADAŞLARININ YANLARINDA YER ALMANIN HER MÜSLÜMAN ÜZERİNE FARZ OLDUĞU KONUSUNDA FETVALARA İMZA ATMIŞTI.
Hayatı boyunca Mustafa Kemal ATÜTÜRK’ÜN yanında duran ilke ve inkılâplarının yılmaz bir savunucusu olarak LAİKLİK LAHİKASINA İMZA ATAN HALİL HULKİ AYDIN, Kurtuluş Savaşlarının her safhasında yer almış, Siirt delegesi olarak kongrelere katılmak yanında 20 Nisan 1920 tarihinde kurulan MECLİS-İ MEBUSANDA SİİRT MEBUSU OLARAK GÖREV ALMIŞ ve vefat ettiği 1943 yılına kadar SİİRT MEBUSU olarak tam 23 yıl süreyle görev yapmıştır. Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN en yakınlarındaki isimlerinden biri olan ve ATATÜRK’ÜN (HOCAM) diye hitap ettiği HALİL HULKİ AYDIN’IN adı maalesef bugüne kadar Şehrimizde ne bir okula, ne bir caddeye, hatta sokağa dahi verilmemiştir.
Müftülük, kadılık, müderrislik gibi makamlarda bulunan, kurtuluş savaşlarını başlatan kongrelere katılarak, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının saflarında yer alan, 23 yıl kesintisiz MEBUS olarak Meclis-i Mebusan da Siirt’imizi şerefle temsil eden HALİL HULKİ AYDIN’IN adının yaşatılması için gelmiş geçmiş belediyelerin hiçbir çaba içine girmiş olmamaları gerçekten esef verici bir durumdur.
Şehrimizdeki caddelere, okullara, sokaklara bakıyoruz. Aralarında öyle adı değmez kişilerin isimleriyle tesmiye edilmiş olanlar var ki, şaşırıp kalmamak, (bu neyin nesi, kimin fesi) demekten kendimizi alamıyoruz.
Şimdi biz, Siirt Valiliğine ve Belediyesine bir teklifte bulunarak yazımızı noktalayacağız. Lütfen en kısa zamanda HALİL HULKİ AYDIN adını bir okula ve bir caddeye veriniz. Siirt’i bu KADİRBİLMEZLİK AYIBINDAN KURTARINIZ.
YORUMLAR