(İbret alınsa, tarih tekerrür etmezdi) denilir amma, ibret alınmıyor ki tarih tekerrür ediyor. 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında dönemin iktidar mensuplarının ileri gelenleri yakalanmış ve YASSIADA’YA TIKILMIŞLARDI. Yassıada’da, sözde yargılamaları yürütecek (Yüksek Adalet Divanı) adı altında bir de olağanüstü mahkeme oluşturulmuştu. Mahkemenin Başkanı Salim Başol adında sözde bir hukukçuydu! Bugün, kimi siyasi hükümlüler hakkında verilen kararları duyunca, ister istemez aklımız bize Yassıada Mahkemesini, savcı ve hâkimlerini anımsatıyor.
Bu sözde (Yüksek Adalet Divanı!) Yassıada duruşmalarına 14 Ekim 1960’ta başlamış, tüm yargılamalar 11 ay sürmüştü. Adı yargılama bile olsa, aslında yapılan yargısız infazdı! Sanıklar sürekli aşağılanıyor, vatana ihanet suçuyla yaftalanıyorlardı. Kendilerini savunmalarına bile imkân verilmiyordu.
Mahkeme Başkanı Salim Başol’un “Sizi buraya tıkayan kuvvet böyle istiyor” vecizesi(!) Türk adaletine sürülen kapkara bir leke olarak kayıtlara geçmişti. Sanıklara, kendilerini savunmaları için çok kısa süre veriliyor, savunma hakları açık bir şekilde gasp ediliyordu.
Bu Yassıada Mahkemesi muhabbeti durduk yerde çıkmadı. Siyasi ağırlıklı davalarda verilen kararları gördükçe ister istemez zihinlerde çağrışım yapıyor.
Yargılamaların, evrensel yargılama standartlarına göre yapılmadığı ortada. Çünkü, Avrupa Birliği Adalet Divanı ya da kısaca Avrupa Adalet Divanı, AAD, Türk Mahkemeleri tarafından verilen birçok cezaları haksız bulmakta, müebbet hapis cezalarına çarptırılanların bile tahliye edilmelerini isteyen kararlar alarak, kararlarına uyulmadığı takdirde yatırımlar uygulanacağını vurgulamakta.
YASSIADA’DA kurulan Yüksek Adalet Divanı(!) örneği “sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” gibi durumlara düşülürse, bugün Yassıada mahkemesini, savcı ve hâkimlerini yargılayanlar olduğu gibi, gelecek yıllarda bugünkü siyasi davalarda verilen kararlar için aynı durum yaşanabilir.
Sanıkları, genelde siyasiler olan davalar konusunda Avrupa Birliği yasalarına uygun kararlar alınması temennisiyle…
MAVİ MARMARA OLAYINI ANIMSAYALIM!
7 Ekim 2023 tarihi itibarıyla başlayan Hamas-İsrail savaşı ister istemez bizleri gerilere götürdü, Anımsayalım, 2010 yılında İsrail’in zulmü altında inim inim inleyen ve ablukaya alınmış olan Gazze’ye yardım için oluşturulan 7 gemiden müteşekkil İnsani Yardım filosu Akdeniz’e açılmış, 31 Mayıs günü Gazze’ye yardım için yola çıkan gemilere İsrail denizden ve havadan müdahale etmiş, saldırıda 9 kişi şehit düşmüştü. Çok sayıda yaralılar da vardı.
İsrailli komandolar Mavi Marmara feribotuna şafak baskını düzenlenmiş, otomatik silahlarla gemiyi kan gölüne çevirmişlerdi.
Mavi Marmara feribotunun liderlik ettiği 7 gemilik yardım konvoyu, Kıbrıs açıklarından Gazze limanına doğru ilerlemeye başladığı anda İsrail donanması da gemileri durdurmak için 5’e yakın zodyak, bir donanma gemisi ve deniz komandolarını taşıyan helikopterlerle hareket etmişlerdi. Yardım konvoyuyla İsrail askerleri arasında telsiz teması sağlanmış, İsrail askerleri karaya 77 mil açıktayken, yani uluslararası sularda seyrederken beyaz bayrak çekilmiş haldeki geminin kaptanına, “Rotanız ne?” sorusunu yöneltmişti. Gemiden, “İnsanlığın vicdanına yol alıyoruz” yanıtı verilmişti.
Buna karşılık İsrail askerleri gemilerdeki tehdit ederek şu mesajı vermişlerdi:
“Mavi Marmara… Şu anda çatışma bölgesine yaklaşıyorsunuz. Gazze bölgesi İsrail donanmasının ablukası altındadır. Rotanızı değiştirip Aşdod limanına doğru ilerleyin. Orada yardımlar boşaltılıp Gazze’ye gönderilecek; sizler de ülkelerinize döneceksiniz. Yardımların Gazze’ye iletildiğini de göreceksiniz.”
Gemidekiler “Bize saldırmayın. Biz silahsız sivilleriz. Burada yaralı ve hasta insanlar var” dedilerse de MOSAD mazeret dinlemedi. Havadan ve karadan saldırıya uğrayan Mavi Marmara gemisinde 9 kişi şehit edildi.
Mavi Marmara olayı olarak ünlenen ve 9 vatandaşımızın şehit edildikleri baskının üzerinden 13 yıl geçti. Aralarında Hemşerimiz İbrahim Bilgen’in de bulunduğu, 9 kişinin şehit düştüğü ve 60 kadar yardım gönüllüsünün de yaralandığı olayda, yardım götüren gemilere de el konmuştu. O yıllarda da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu idi.
Şimdilerde, (Türk Askeri Gazze’ye) diyenlere sormak gerek. Mavi Marmara olayından hiç mi ibret almıyorsunuz!
TAŞLAMA
DÜNYA SEYİRCİ GİBİ
GAZZE’DEKİ VAHŞETE
HANİ İNSAN HAKLARI
DENİLEN ŞEY NEREDE
FİLİSTİN’İ, HAMAS’I,
GAZZE’Yİ UNUTMAYIN
KENDİ KENDİNİZİ BOŞ
SÖZLERLE AVUTMAYIN
SORUMLUYUZ HEPİMİZ
FİLİSTİN’DEN, GAZZE’DEN
BİLMEM GEREKİR BUNU
LAYÜSEL DEĞİLİM BEN
MÜSLÜMAN MÜSLÜMANIN
DERDİYLE DERTLENENDİR
ELİNDE AVUCUNDA
OLANI PAYLAŞANDIR
FİLİSTİN’E, GAZZE’YE
HAMAS’LI MÜCAHİDE
BİNLERCE SELÂM OLSUN
FİLİSTİNLİYİZ BİZ DE
İSRAİL’İ DURDURMAK
MÜMKÜN OLMUYOR NEDEN
MÜSLÜMANLAR UYUYOR
BUNU DERİM GERÇEKTEN
MESCİD-İ AKSA İKEN
İLK KIBLEGÂH BİZLERE
NASIL KAPTIRDIK GÖRÜN
ONU YAHUDİLERE
AĞLAMA DUVARI MI
BOŞUNADIR AĞLAMAK
ÇÖZÜM ÜRETMEK GEREK
LÂF-I GÜZAF KINAMAK
UMURUNDA DEĞİL HİÇ
ONU KINAMALARI
HİÇ DUYMUYOR İSRAİL
VE OLMUYOR ORALI