Hz. Peygamber, Safer ayının 27. günü Hz. Ebubekir ile birlikte Medine’ye hicret etmek üzere Mekke’den ayrılmış, 4 gece Sevr Mağarası’nda kalmış. 1 Rebiülevvel Pazartesi günü Sevr Mağarasından Medine’ye doğru yola çıkmışlardır. 8 Rebiülevvel / 20 Eylül 622 Pazartesi günü Kuba köyüne gelmiş. Burada Kuba Mescidi’ni inşa etmiş ve 12 Rebiülevvel Cuma günü Medine’ye doğru hareket etmişlerdir.
Hicrî Şemsi Takvime Türkiye‘de Rumî Takvim de denir. Hz. Peygamberin Kabe’ye geliş günü olan miladi 20 Eylül 622 tarihini, Hicri sene başlangıcı olarak kabul eden, Arapça’da güneş anlamına gelen Şems kelimesinden de anlaşılacağı üzere, dünyanın güneş etrafındaki dolanımını esas alan bir takvimdir.
Hz. Ömer zamanında Hicretin 17. yılında alınan bir kararla Hicretin olduğu sene Hicri Takvimin 1. yılı ve o yılın Muharrem ayı da Hicri Kameri takvim için yılbaşı kabul edilmek suretiyle, o yıl 1 Muharrem’in rastladığı 16 Temmuz 622 tarihi de Hicri Kameri Takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Uygulamada Hicri Takvim olarak bu bilinmektedir.
Evet, 6 Temmuz itibarıyla bir Hicri takvimi daha gerilerde bırakırken, 7 Temmuz gününe denk gelen Muharrem ayının birinci gününü de Pazar günü idrak ettik. Yani Hicri (Rumi) takvimde bir yılı gerilerde bırakarak, yeni bir yılı idrak etmiş olmaktayız.
Hicri takvime göre 15. asrın (1400-1500) bir başka önemi vurgulanıyor. Hazreti Mehdi’nin bu asırda zuhur edeceği, Hazreti İsa aleyhisselamın da Dünyaya bu asırda teşrif edecekleri, hâdis-i şeriflere dayandırılarak iddia ediliyor. Tabii, konuyla ilgili hadis-i şeriflerin ne derece sahih oldukları konusunda, hâdis ilmiyle meşgul olanların karar vermeleri gerekmekte.
Gerçekten içinde bulunduğumuz asırda Hazret-i Mehdi zuhur edecekse ve Hazret-i İsa bir daha dünyaya teşrif edecekse, bu arada DECCAL’İN de gelmiş olması lâzım gelmez mi!
Evet, 7 Temmuz Pazar Muharrem ayının birinci günü. Dolayısıyla Hicri yılın da başlangıcıdır. Yani Hicri Yılbaşıdır. Dinimize göre Muharrem ayı, aylar içinde en kutsal olanıdır. Bütün İslam âlemi Muharrem ayına büyük hürmet gösterirler. Özellikle Alevi kardeşlerimizin bu konuda daha hassas oldukları gerçeğini kabul etmek zorundayız.
Müslümanlar tarafından kullanılan ve Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED’İN (O’na, al ve ashabına salat ve selâm olsun) hicret tarihini esas alan takvim, Hazret-i Ömer zamanında ihdas edilmiş olup devam ettirilmektedir.