“Kara haber telgraftan tez gider” derler amma, Eruh’un basıldığını bildirmek öyle kolay olmadı. “İlçemiz basıldı” haberini Valiliğe bildirebilmek Kaymakam Mustafa Erdoğan’a düşüyordu. Şimdi gecenin karanlığında yola çıkmak hiç de akıl işi değildi… Dahası gitmeğe yürek isterdi… İşte o yürek genç Kaymakam Mustafa Erdoğan’da, Orman Bölge Şefi Ali Aksu’da dahası bugün kimsenin adını bile hatırlamadığı Siirt’ten Eruh’a yolcu götüren ve karanlık çökünce geri dönmeyen bir taksi şoföründe vardı. Yanlarına bir jandarma eri aldılar. Taksi şoförü “Valla beyim bunlar yola bile pusu kurmuşlardır. Gidiyoruz amma, Allah sonumuzu hayır ede” dedi. Kaymakam “Ne pahasına olursa olsun gitmeliyiz. Sabahı bekleyecek zaman değil” karşılığını verdi.
Vali Konağının önüne geldiklerinde saat 02:00 civarıydı. Konağın bekçisi Vali’yi rahatsız etmekten korkuyor, “Sayın Kaymakamım sabah gelseniz olmaz mı?” diyordu. Kaymakam, bekçiyi tersledi ve Vali Recep Birsin Özen uyandırıldı. İlçesi basılan Kaymakam çok sıkıntılıydı. Gerilimli bir yolculuktan sonra Vali konağına ulaştığında bitkin vaziyetteydi. Bayılacaktı. Daha Kaymakam ağzını açmadan jandarma er konuştu:
“Vali abi bizim ilçeyi bastılar. Bölük yazıcımız Süleyman Aydın şehit oldu. Çok sayıda arkadaşımız yaralı.” Kaymakam Mustafa Erdoğan daha fazla direnemedi. Bulunduğu koltuğa yığıldı. Bayılmıştı. Kaymakamı ayıltmak için kolonya dökülüyor. Kendine gelip sakinleşince, olup bitenleri anlattı. Eruh’un basıldığını Siirt Valisi Recep birsin Özen, Şemdinli’nin basıldığını da Vali Arif Akbulut Ankara’ya bildiriyordu. Terör örgütünün kanlı eylemleri için işte “O gece” düğmeye basılmıştı. Ayrıca, konuyla ilgili mahkeme kararını olduğu gibi yayınlamak suretiyle anlatmak en iyi yol olduğu için, mahkeme kararını olduğu gibi yayınlayacağız.
15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh ve Şemdinli İlçelerine terör örgütü mensuplarınca yapılan baskınlar sanık Abdullah ÖCALAN’ın emir ve talimatıyla gerçekleştirilmiş olup, sanık Savcılık ve Tutuklama Hakimliği’ndeki beyanlarında da bu olayların kendisi tarafından verilen talimatlar üzerine gerçekleştirildiğini açıkça anlatmıştır.
15 Ağustos 1984 tarihinde meydana gelen bu terör eylemine bizzat katılan örgüt mensubu Mustafa ÇİMEN’in Diyarbakır Sıkıyönetim 1 No’lu Askeri Mahkemesi’nin 07.05.1985 tarihli oturumundaki anlatımlarına göre;
“-Eruh olayından 15 gün kadar önce Hasan (K) adlı Merkez Komite üyesi Sabri OK ve Mehmet HOCA ile birlikte Gürzova Köyüne gittik. Bu köyde Pervari ilçesinde okuyan bir öğrenciyle ilişki kuracaktık. Öğrenci gelmediği için ilişkiyi kuramadık. Üçümüz birlikte dönüşte Hacıyusulhan köyüne geldik. Örgüt arkadaşlarından Hacı ile yanında bulunan bir iki arkadaş bizi bekliyorlardı. Hacı, Sabri OK’a bir pusula geldiğini söyledi. Bunun üzerine Sabri OK hemen toparlanıp, Umyanus’a gideceğimizi söyledi. Umyanus’a ben, Hacı, Kerim, Mehmet HOCA ve Sabri OK’la birlikte gittik. Umyanus köyünde Süleyman’ın çadırına vardık. Bizden sonra çadıra İzzettin EVCİL ile bir iki kişi geldi. İzzettin EVCİL, Sabri OK’a Agit kod adlı Mahsun KORKMAZ’ın kendi grubuyla bizi beklediğini söyledi. Bunun üzerine Agit kod adlı Mahsun KORKMAZ ile buluşmak üzere gittik. Fakat gece bulamadık, öğlen saatlerine doğru Umyanus köyünün güneyindeki ormanlıkta Mahsun KORKMAZ’ın grubuyla buluştuk. Mahsun KORKMAZ’ın yanında 15 kişilik bir grup vardı. Bu grup Irak’tan gelmişti. Agit ile Sabri OK, bir saat kadar yalnız konuştu. Daha sonra Sabri OK beni çağırdı. Bölgeden ayrılacağını, önemli bir husus olup olmadığını söyledi. Kendisine bölgedeki önemli hususları bir önceki raporumda belirttiğimi söyledim. Bu konuşmamdan sonra Sabri OK ile Mehmet HOCA bizden ayrılarak gitti. Mahsun KORKMAZ’la karşılaştığımda yanında tanıdıklarımdan Haşim, Şiar, Kazım. Biji. Erdal, Azat, Haydar. Doktor Baran, Ömer, Küçük Ali ve İbrahim kod adlı Şahin vardı. Sabri OK ile Mehmet HOCA yanımızdan ayrıldıktan sonra Agit bir yere gideceğimizi söyledi. 15 kişilik bir grupla hareket ettik. İzzettin EVCİL bize kılavuzluk yapıyordu. Pervari’nin Yanıkses köyüne geldik. Agit bana iki adres verdi. Bunlardan hangisi hazırsa al gel dedi. Ben Yanıkses köyüne gittim. Ömer AYDAR’a söyledim. Kabul etmedi. Daha önceden tanıdığım Ekrem KIZIL’a söyledim, o da kabul etmedi. Ekrem KIZIL’ı soruşturmada tanıdım. Ömer AYDAR kabul etmeyince Ekrem KIZIL’a rasgele teklif ettim. Örgütsel bir ilişkimiz yoktur. İsmini de soruşturmada öğrendim.
Yanıkses köyünden Hamit ŞENCİ’yi alarak Agit’in yanına götürdüm. Agit. Hamit’i ikna etti. Bir müddet yürüdükten sonra Hamit ŞENCİ yolda itiraz etti. Fakat Mahsun KORKMAZ, sen bizim gözümüz olsan da seni bırakmayız. Sen bizim yapacağımız işi biliyorsun, dedi ve Hamit ŞENCİ’yi bırakmadı. Hamit bizi Ciraf Yaylası, Biriaska mevkiine kadar götürdü. Burada Agit bana bir adres verdi. Tünekpınar’dan Abdülaziz oğlu Ömer’le görüşmemi istedi. Ben gidip Ömer’i gördüm. Ona arkadaşları sordum. Ömer beni Banikürsi mevkiine götürdü. Orada bizi bekleyen Selahattin ÇELİK, Cemal kod adlı Halil KAYA, Bedran kod adlı Hilvan sorumlusu Reşo diye bilinen şahıs, Urfalı Botan, Cengo kod adlı Abdurrahman KANDEMİR, Bozan kod adlı Kemal ELLİK, Fikret kod adlı Burhan İLİK, Musa kod adlı şahıs, Ferhan kod adlı Ağaçyurdu’ndan tahminime göre Adil TUNÇ isimli şahıs ile Selim kod adlı Fevzi AYDIN vardı. Bu yeri öğrendikten sonra Agit’e gittim. Agit kod adlı Mahsun KORKMAZ’ın grubunu alıp, bizi bekleyen Selahattin ÇELİK’in grubuyla buluşturdum. Burada bir hafta kadar kaldık. Tahminime göre Halil KAYA, Fikret ve Selim’i köylere göndermiş, ne kadar milis varsa al gel demiş, bunun üzerine İbrahim KAYA, Abdurrahman BASKAK, Kırkkuyu köyünden Hakkı kod adlı Resul BALİÇ ile Berkevir köyünden Cuma kod adlı Ali GUN ile Şırnak Şeridi köyünden Sorej isimli şahıslar geldiler.
(DEVAM EDECEK)
TAŞLAMA
HACI BEKTAŞ VELİ’Yİ
ANMA GÜNÜDÜR BUGÜN
BİZ BEKTAŞİ MEŞREBİZ
RİYAMIZ YOKTUR BİLİN
BEKTAŞİLİK BİR MEŞREP
KINAMAYIN BİLMEDEN
EHL-İ BEYTE BAĞLIDIR
BEKTAŞİLER YÜREKTEN
EHL-İ BEYT KİM DİYORSAN
EVLATLARI ALİ’NİN
İMAMLARIN BAŞIDIR
CANIM HASAN-HÜSEYİN
HACI BEKTAŞI VELİ
NE DEMİŞTİ DUYUNUZ
BİR OLUN, İRİ OLUN
DİRİ OLUN BAHUSUS
TEFRİKA YARAR VERMEZ,
ZARAR VERİR HERKESE
BÖL, PARÇALA VE YÖNET
İBRET OLSUN HERKESE
ALEVİ’Yİ DIŞLAMAK
ELBETTE ÇOK YANLIŞTIR
ALEVİLİK BİR MEZHEP
ALİ’YE İNANIŞTIR
YORUMLAR