Anayasanın 10 ve 12’nci maddeleri hükümleri uyarınca Türkiye’de bireyler arasında hiçbir sebeple ayırım yoktur. Birey, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde sayılan ve Anayasada da gösterilen bütün insan hak ve özgürlüklerine sahiptir. Bu hak ve özgürlükleri demokratik meşruiyet hudutları içerisinde serbestçe kullanır, bütün siyasal faaliyetlere katılır, seçme ve seçilme hakkına sahiptir.
Demokratik meşruiyetin sınırları Anayasa ve yasalarla çizilmiştir. Anayasamızın 13 üncü maddesi uyarınca;
“Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli egemenliğin, Cumhuriyetin, milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacıyla ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabilir.
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz…”
Yine Anayasanın 14 maddesi uyarınca;
“Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak veya dil, ırk, din ve mezhep ayırımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzenini kurmak amacıyla kullanılamazlar. Bu yasaklara aykırı hareket eden veya başkalarını bu yolda teşvik veya tahrik edenler hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir. Anayasanın hiçbir hükmü, Anayasada yer alan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyette bulunma hakkını verir şekilde yorumlanamaz.”
Anayasanın 13 ve 14 üncü maddesindeki hükümlere benzer hükümler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de mevcuttur.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10/2 ve 11/2 maddeleriyle Anayasanın 13 ve 14 üncü maddesinde sayılan sebeplerle hak ve özgürlüklerin kullanımına kanunla tahdit konulabileceği kabul edilmiştir.
Sözleşmenin 10/2 maddesinde;
“Kullanılması ödev ve sorumluluklar içeren düşünceyi ifade özgürlüğünün, demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü ve kamu düzeninin korunması ya da suçun önlenmesi… için gerekli olan ve yasayla konulan kural, şart ve müeyyidelere bağlanabileceği…”
Sözleşmenin 11/2 maddesinde de;
“Dernek kurma, sendika kurma ve sendikaya üye olma haklarının demokratik bir toplumda ulusal güvenlik ya da kamu güvenliğinin gerekleriyle ve kamu düzeninin korunması ya da suçun önlenmesi, genel sağlık ve ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olan ve yasayla konulanlardan başka hiçbir kısıtlama uygulanamaz. Bu madde, Silahlı Kuvvetler ve güvenlik güçleri üyeleri ile Devlet görevlileri tarafından bu hakların kullanılmasına yasayla kimi kısıtlamalar konulmasına engel olmadığı” kabul edilmektedir.
Görüldüğü gibi hak ve özgürlüklerin kullanımına sınırlar getiren 13 ve 14 üncü maddesindeki kurallar uluslararası hukukça da kabul edilmiş kurallardır.
Bireyin sahip olduğu bu haklar dışında millet bütünlüğü içinde yer alan bir topluluğa değişik adlar altında siyasal haklar verilmesi düşünülemez. Türkiye’de herhangi bir topluluğa imtiyaz sayılacak haklar verilmesi, Anayasanın Başlangıç. 2, 3 ve 4 üncü maddelerinin değiştirilmesi. Devletin ve ülkenin parçalanması sonucunu getirir. Yukarıda geniş olarak yapılan açıklamalardan da açıkça bellidir ki, PKK bir terör örgütü, suç işleyen bir örgüttür. Uyuşturucu ticareti yapmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti uyuşturucu ticareti yapan, insanlığa karşı devamlı suç işleyen bir terör örgütünü muhatap kabul edemez.
Kaldı ki, Abdullah ÖCALAN’ın sorgusundaki beyanına da kesin olarak itibar edilemez. Abdullah ÖCALAN’ın kurduğu PKK’nın asıl amacı, müstakil bir Kürt Devleti kurmaktır. Abdullah ÖCALAN’ın da amacı aynıdır. Bu amaca ulaşmak için Türkiye’ye saldırıda bulunmuş, Türkiye’de gerçekleştirdiği binlerce kanlı terör eylemiyle binlerce kişinin ölümüne sebep olmuştur.
(DEVAM EDECEK)
TAŞLAMA
ESNAF YİNE ÜMİTLİ
OKULLAR AÇILACAK
“NERDE HAREKET ORDA
BEREKET VAR” DENMİŞ, BAK
OKULLAR AÇILACAK
HAYDİ GÖZÜMÜZ AYDIN
VELİLERİN İŞİ ZOR
MİLLET NE HALDE BAKIN
OKUL DEMEK MASRAFTIR
VELİLER AÇISINDAN
NE YAPSINLAR SÖYLEYİN
ÇOCUKLARI OKUYAN
OKULLAR AÇILACAK
OH NE İYİ, NE İYİ!
NE KOLAYDI YÖNETMEK
OKULSUZ MAARİFİ
ÖĞRENCİ YALINAYAK,
ÖĞRETMENLERİMİZ BELLİ
YARI AÇ, YARI TOKTUR
İŞTE EĞİTİM HALİ
OKULLAR AÇILIYOR
VELİLERİN İŞİ ZOR
EĞER ÇOCUĞUN YOKSA
ÇOCUKLU OLANA SOR
OKUL MASRAF KAPISI
DEMEKTİR VELİLERE
TAHAMMÜL DİLİYORUZ
TÜM DAR GELİRLİLERE
FAKİR-ZENGİN DEMEDEN
BÜTÜN ÖĞRENCİLERE
AYLIK BAĞLANMALIDIR
OKUL TÜRÜNE GÖRE
YORUMLAR