Türkiye, şehitler veren ülke konumunu sürdürüyor. Kurtuluş savaşlarından çıktıktan sonra uzun bir süre rahatlayan ülkemizde, 1984’lü yıllarda Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla başlayan terör hareketleri yeniden ŞEHİTLİK ve GAZİLİK KAVRAMINI GÜNDEME GETİRDİ.
Son 40 yıl içinde yaşanan terör olaylarında şehit düşenlerin, gazi olanların kimliklerine bir bakınız, yüzde 99’u hep garibanlardan oluşmaktadır.
Şehitlerin ve gazilerin garibanlardan oluşmasına karşılık, yandaşlara, candaşlara hep yüksek makamlar, mevkiler düşmektedir. Evet, işin gerçeği bu. GARİBANLARA ŞEHİTLİK, GAZİLİK, EKABİRLERE MEVKİ VE MAKAM!
Türkiye’de adalete güvenenlerin oranı yüzde 20’ler düzeyindedir ve yerlerde sürünen bir durum arzetmektedir. Şehitlerin arkasından ağıtlar yakıyoruz ama içten ve samimi değiliz. Şehitler için törenler düzenliyor, evlerine Şanlı Bayraklarımızı asıyoruz. O evleri televizyonlardan izlediğimiz zaman görüyoruz ki kerpiçten, topraktan evler. Ha döküldü, ha dökülecek. Annelerinin, babalarının, eşlerinin çocuklarının garibanlar oldukları kılıklarından, kıyafetlerinden belli. Ayaklarında lastik ayakkabılar var.
İşler, gerçekten Necip Fazılın dediği gibi yürüyor. Bir kula dokuz, dokuz kula bir pul verilmekte. Bu durumun düzeleceği yok gibi. “YA ALLAH, BİSMİLLAH, ALLAH-U EKBER” diyerek şehitleri teşiye ettikten sonra vatandaşlar olarak dağılıyoruz. Şehitlerin anneleri, babaları, eşleri. Çocukları, aileleri ise ömür boyu acıyı içlerinde hissediyorlar.
Bakınız, 15 Temmuz Şehit ve Gazileri için toplanmış bir para vardı. O para nerede bilinmiyor. Bankaya konulsa nemalanır, dolar olarak muhafaza edilmiş olsa katlanırdı. 15 Temmuz gazileri haklarını aramak isteyince coplanmış ve horlanmışlardı. Hani bunlar işin başında VATAN KURTARAN ARSLANLAR hükmündeydiler. Ne oldu da, haklarını istedikleri için böylesine hor ve hakir görülmektedirler.
Evet, bu bir gerçektir ki, ŞEHİTLİK, GAZİLİK MAKAMLARI HEP GARİBANLARA DÜŞERKEN, YÜCE MAKAMLAR DA YANDAŞLARA VE CANDAŞLARA PEŞKEŞ ÇEKİLMEKTEDİR.
Keşke, biraz samimi olabilseydik…