Türkiye Cumhuriyetinde yaşanan bu ilk darbeyi on yıl aralarla yeni darbeler ve müdahaleler izledi. 12 Mart 1971’de dönemin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve kuvvet Komutanları tarafından dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a verilen muhtırayla Süleyman Demirel hükümeti istifa etmek zorunda bırakılmıştı
12 Mart muhtırasını, 12 Eylül Askeri darbesi izledi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve kuvvet komutanları, emir komuta zinciri içinde idareye el koydu. Süleyman Demirel hükümetine son verdi. Kendilerine Milli Güvenlik Konseyi adını veren ihtilal komitesi yeni bir anayasa hazırlatarak referanduma sundu. İşin garip tarafı, demokratik haklar yönünden çok kısıtlayıcı olmasına karşılık yüzde 92 oranında oyla kabul edildi. Böylece bugün değiştirilmek istenen anayasa yürürlüğe girdi.
28 Şubat post modern darbesi ise 1997’de Milliyetçi Cephe Hükümetine muhtıra verilmesiyle gerçekleşti. Necmettin Erbakan hükümeti düştü. Yerine Mesut Yılmaz hükümeti kuruldu.
Demokrasinin, sürekli olarak ırzına geçildiği ülkemizde 15 Temmuz 2016 günü de yeniden bir (IRZA GEÇME) olayı gerçekleştirilmek istendi. Ancak, darbe girişimi başarısızlıkla neticelendi.
Askeri darbeler son buldu gibi ama şimdi de sivil darbelerle karşı-karşıyayız.