Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fatih ARITÜRK
Fatih ARITÜRK

31 MART YEREL SEÇİMİNE GÜNLER KALA!

31 Mart 2024 yerel seçimleri sadece günümüzde değil, yıllar sonra da konuşulacak ve demokrasi tarihimize önemli bir not olarak düşecektir. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde yaşanan sendrom tarihi bir durum olarak kayıtlara geçecektir.

Bu bir gerçektir ki, 22 yıldan beri iktidar olan AKP yenilmeyi hiçbir şekilde içine sindiremiyor. Hele de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kaybetmiş olmayı. Çünkü AKP’nin asıl doğum tarihi, gerçekte Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesiyle başlamış bir süreçtir. 27 Mart 1994 yılında yapılan yerel seçimde Sayın Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmeseydi, belki bugün siyasetimizde (Recep Tayyip Erdoğan) adında biri olmayacaktı. (İstanbul’u alan, Türkiye’yi de ayır) deyimini unutmamak gerekir.

1994’te Refah Partisi adayı olarak seçimlere katılan Recep Tayyip Erdoğan yüzde 25.19 oy alarak İstanbul’un Belediye Başkanı seçilmişti. Bu oran, İstanbul Belediye başkanlığı seçimlerinde alınan en düşük orandı. Ancak, İstanbul’u alan, sonuç itibarıyla Türkiye’yi de aldı. AKP, 2002 yılında iktidar oldu.

Bizzat AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar, üst düzey bürokratlar başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Türkiye genelinde AKP’li adayların kazanmaları için canhıraş çalışmalar sergilemektedirler. Vatandaşların iradelerini etkilemek açısından tutulmayacağı belli olan vaatler sıralanmakta, emeklilerle dalga geçercesine promosyon artışı, bayram ikramiyesi gibi konularla şirinlikler gösterilmeye çalışılmaktadır. Yandaş medya da bu gibi söylemleri (EMEKLİLER YAŞADI. EMEKLİLERE BÜYÜK MÜJDE) başlıklarıyla servis etmektedirler.

Bu millet, 22 yıldan beri iktidarda olan AKP’nin ne yapabileceğini ve neleri yapamayacağını artık iyi biliyor. Geçmiş yıllarda İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanları seçim öncesi istifa ettirilir, yerlerine sözde tarafsız bakanlar atanırdı. Şimdi, bu üç bakan da, seçimlerin en aktif çalışanları durumunda.

Ama, bu bir gerçektir ki, bu durumun getirisi yanında götürüsü de vardır. Vatandaşlar (sayın bakanların seçim meydanlarında işleri ne) diyerek tepkilerini sandıklara yansıtabilirler.

Elbette, seçimlerde rekabet ortamı olacaktır. Ancak, devletin imkânları kullanılarak değil, her siyasi parti kendi kabiliyetiyle bu rekabet ortamına katılmalıdır.

Ne diyelim, seçimlerin sonucu yine de ülkemiz için hayırlı olsun…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER