Tillo ilçesi Şehir merkezine 10 kilometre uzaktadır. Bu ilçede çok sayıda büyük zatların türbeleri bulunmaktadır. Bunların arasında Şeyh Hamza El Kebir, oğlu Şeyh el Mücahit, Şeyh Hasan el Fatır, Hazret-i Fakirullah, Hazret-i Fakirullah’ın talebesi ve Marifetname adlı eseri yanında 50’ye yakın eserleri bulunan Hazret-i İbrahim Hakkı, yine Hazret-i Fakirullah’ın torunu Sultan Memduh ve evliya kadınlardan Hasya Hatun vardır. Sultan Memduh Hazretlerinin (DİVAN) adlı eseri, Türkçeye çevrilerek bastırılmıştır.
Tillo’daki büyük zatlardan Şeyh Hamza El Kebir’in, Halid Bin Velid Hazretlerinin soyundan geldiği belirtilir. 12 erkek çocuğu olmuştur. Bunların hepsinin de velayet makamına müşerref oldukları belirtilir. Şeyh Hamza El-Kebir Hazretleri Hicri 669, Miladi 1271 tarihinde vefat etmiştir. Kabri şerifi Tillo’da kendi adına yaptırılan türbededir.
Şeyh Hamza el Kebir’in oğlu Şeyh Mücahit Hazretlerinin de Türbesi Tillo’dadır. Tillo’da “MÜCAHİTLER” olarak bilinen aile Şeyh Mücahit’in oğlu Şeyh Hasan’ın soyundan gelmektedir. Şeyh Hasan’ın da Cemal, Halil ve Abdullah olmak üzere üç çocuğu olmuştur. Birçok kerametleri menkul olup, Hicri 660 (miladi 1262) yılında vefat ettiği belirtilir. Bu durumda, Babası şeyh Hamza El Kebir’den 9 yıl önce vefat etmiştir. Şeyh Mücahit’in asıl adı İbrahim’dir. İbrahim Hakkı Hazretleri eserlerinde O’nun çok sayıda kerametlerinden bahsetmektedir. Divanı olduğu belirtilmekteyse de kayıptır.
Tillo’da metfun zatlardan biri de asıl adı İSMAİL olan ve FAKİRULLAH namıyla ünlenmiş evliyadır.
Hicri 1067’de Recep ayının Regaip Kandiline rastlayan Cuma gecesi dünyaya gelmiştir. Soyu Peygamber Efendimizin amcası Hz. Abbas’a dayanır. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.nin hocasıdır. Velayet makamına erişmesinin menkıbesini dillendiren bir KUYU olayı vardır. Gece vakti evine giderken, düştüğü kuyu, velayet makamına erdiği mekân olarak tanımlanır. Bu kuyu, Tillo’da koruma altına alınmış yörelerdendir.
Hazret-i Fakirullah’ın talebelerinden olan İbrahim Hakkı Hazretleri de, Tillo’da Üstadı için yaptığı türbede, üstadının ayak dibinde metfundur. Amcası Molla Ali tarafından Tillo’ya, Babasının yanına getirilmiştir. İbrahim Hakkı “Marifetname” adlı eserinde buluşma anını anlatırken, Babası Molla Osman ile Şeyh Fakirullah’ın yan yana durduklarını, Şeyhin, kendisine babasından bile daha yakın, daha sevimli geldiğini anlatır.
İbrahim Hakkı, ilk derslerini bizzat Babası Molla Osman’dan tahsil etmiştir. Babası Molla Osman’ın 1719 yılında vefatından sonra, bir süre için Erzurum’a gitmiş, ancak Şeyhinin aşkıyla yanıp tutuştuğu için tekrar Tillo’ya dönmüştür. Fakirullah Hazretlerinin torunu ve Abdulkadir-i Sani’nin kızıyla evlenmiştir.
Bu aralar, dönemin Osmanlı Padişahı Sultan Mahmud ile İsmail Fakirullah arasında sürekli mektuplaşmalar olmaktadır. Sultan Mahmud, Fakirullah’ı İstanbul’a davet eder. Ancak, kendisi gitmez ve yerine müridi İbrahim Hakkı’yı gönderir. Padişah’ın davetlisi olarak İstanbul’a giden İbrahim Hakkı, günlerinin çoğunu Saray kütüphanesinde geçirir. “Marifetname” adlı eserini de bu arada yazdığı söylenir.
İstanbul’dan tekrar Tillo’ya dönen İbrahim Hakkı, üstadı Fakirullah Hazretlerinin vefatı üzerine, kayınpederi olan Abdulkadir-i Sani ile birlikte irşat görevini sürdürür.
Hicri 1194 miladi 1780 yılında 22 Haziran günü vefat eden İbrahim Hakkı Hazretleri 77 yıllık ömrüne başta “MARİFETNAME” adındaki meşhur eseri olmak üzere çok sayıda eserler sığdırmıştır. Kendi ifâdesine göre telif ettiği kitapların sayısı 15’i bulmuş olan İbrahim Hakkı Hazretlerinin telif ettiği kitaplar dışında kendi eliyle yaptığı Rüzname (Devr-i daim takvimi), Rub-ul Müceyyeb (Zaman Saati), Usturlap (takım yıldızların hareketini gösteren alet), Rub’ul mukantarat (Yıldızların yerlerini bulmak için kullanılan bir alet), Gök Küresi, pergel Takımı, Küre Sehpası, Asa ve Mürekkep hokkası vardır. Bütün bunlar torunlarından Merhum Molla Sadettin Toprak tarafından Tillo’da kurulan özel müzede muhafaza edilmektedir.
İbrahim Hakkı Hazretleri’nin hayranlık uyandıran eserlerinin belki de en önemlisi Hocası İsmail Fakirullah için inşa ettiği KALET-ÜL ÜSTAD VE KULETÜL ÜSTAD yapıtlarıdır. Hocası’nın türbesinin de mimarı olan İbrahim Hakkı Hazretleri, Türbenin yaklaşık 3 kilometre doğusunda bulunan tepenin başında bu günkü adı ile Kaletül Üstat’ta harçsız olarak ortasında 40’a, 50 cm’lik açık bir pencerenin de bulunduğu taştan bir duvar inşa eder.
Güneş yeni yılın başlangıcı olan 21 Mart´ta bu duvarın ardından doğmaktadır. Duvardaki pencereden giren güneş ışığı, türbenin kulesine, oradan da kırılarak türbenin penceresinden içeri girer ve hocası İsmail Fakirullah Hazretlerinin başucunu aydınlatır. Yaptığı Işık hadisesi ile ilgili İbrahim Hakkı Hazretleri “Yeni yılda doğan güneş ilk olarak hocamın başucunu aydınlatmazsa, ben o güneşi neylerim” diyerek, hocasına olan saygısını göstermiştir. Bu durum, gece ve gündüzün eşit olduğu yılın 2 gününe tesadüf eder. Yani, yılın ilk ışınları önce Üstadının başına düşer, sonra Tillo’yu aydınlatır.
1964 yılında Türbenin restorasyonu sırasında ışık mekanizması bozulmuştu. Çünkü Türbenin restorasyonu sırasında inşaatta hafif bir sapma meydana gelmişti. Bu sapmanın sonucu, artık Kalenin penceresinden yansıyan ışık, kulenin mazgalına düşmemekteydi.
Böyle bir yapıyı gerçekleştirmek için İbrahim Hakkı Hazretlerinin mimarlık yanında, güneşin hareketlerini çok iyi bilmesi, bunun yanında Tillo’nun, dünya üzerindeki konumuna çok hassas bir şekilde vakıf olması gerekirdi ki, ilimde ulaştığı merhaleleri göstermek açısından yeterli bir delil olsa gerek. Türbenin restorasyonu sırasında bozulan mekanizma, ancak 2011 yılında Başkent Üniversitesi Kültür Araştırmaları Merkezi Müdürü Arkeolog Prof. Dr. Cengiz Işık ve ekibinin gayretli çalışmaları sonucu tekrar aktif hale getirilmiştir.
Aynı zamanda büyük bir şair olan İbrahim Hakkı hazretlerinin:
HAK ŞERLERİ HAYREYLER,
ZANNETME Kİ GAYREYLER
ÂRİF ÂNI SEYREYLER
MEVLÂ GÖRELİM N’EYLER
N’EYLERSE GÜZEL EYLER.
mısralarıyla başlayan şiiri bugün için de dillerden düşmemektedir.
Siirt’in manevi dinamiklerinden biri de Şeyh Muhammed El Hazin Hazretleridir. Türbesi Tillo’ya bağlı Firsaf köyündedir.
Şeyh Muhammed el Hazîn Hazretleri 1816 yılında Siirt’e bağlı Firsaf köyünde dünyaya gelmiştir. Tahsilini Molla Halil El Siirdi’nin yanında yapmış, daha sonra Mardin’de Kâsımiye Medresesi’nde tahsiline devam etmiş, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin halîfelerinden Şeyh Osman Sirâceddîn-i Tavîlî’nin yanında tasavvufî eğitimini tamamlamıştır. Vefat tarihi 1892’dir. Peygamber Efendimiz için yazdığı manzum salavat-ı şerifeleri meşhur olup Siirt’te, camilerde devamlı okunur. Türbesi’nin bulunduğu yeri bizzat kendisi tespit etmiş, “Burası Halid bin Velid hazretlerinin İstanbul seferine çıkarken uğradığı ve istirahat etmek için çadırını kurduğu yerdir. Öldüğümde beni buraya gömün” diye vasiyette bulunmuştur. Şeyh Muhammed El Hazin’in Kendisi gibi evliya olarak bilinen 12 çocuğu vardır. Bunlardan Şeyh Şerafettin Hazretleri, kurtuluş savaşı sırasında oluşturulan milis kuvvetlerin başında binbaşı rütbesiyle savaşlara katılmış ve büyük yararlılıklar göstermiştir.
Azizler diyarı Siirt’imizin, adlarını sayamadığımız bütün manevi dinamiklerini Yüce Rabbimizin selamıyla selamlarken konuşmamı konumuza uygun ilgili bir şiirimle noktalamak istiyorum:
BİRİ CİSİM, BİRİ RUH
BİRİ GEMİ, BİRİ NUH
“GAVS”LIK HALİYLE MEMDUH
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ MEVLÂNA GİBİ
BİRİ, ŞEMS-İ TEBRİZ’İ
BİRER MÂNA DENİZİ
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ YUNUS EMRE’DİR
BİRİ, TAPTUK DEDE’DİR
YERLERİ GÖNÜLDEDİR
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ GÜLŞEN, BİRİ GÜL
GÜLŞENDE ÖTER BÜLBÜL
İKİ BEDENDE BİR KUL
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULAH
BİRİ BEDEN, BİRİ CAN
BİR OLMUŞ ANDA CANAN
BİR VEZİRLE, BİR SULTAN
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ AĞAÇ, BİRİ DAL
BİRİ PETEK, BİRİ BAL
BİRİ DENİZ, BİRİ SAL
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ KOKU, BİRİ TEN
BİRİ GÜL, BİRİ GÜLŞEN
AYRILMAZ BİRBİRİNDEN
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
İKİSİNE OL BENDE
ÂBİD AYIRMA SEN DE
YANYANADIR TİLLO’DA
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH