Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

AKILLI ÖKÜZLER!!!

(Bugün ne yazayım) diye düşünürken aklıma iki anekdot geldi. Bu

(Bugün ne yazayım) diye düşünürken aklıma iki anekdot geldi. Bu iki anekdotu, okuyucularımız daha önce duymuş olabilirler amma, mana yüklü olmaları açısından ve günümüze uygun bulduğum için  tekrarlarında yarar gördüm.

İşte, birinci anekdot:

Bir Osmanlı Paşası, maiyet erkânıyla İstanbul’da gezinirken, Taş Soku’ya (DİBEK) bir öküzün gözleri bağlanmış olarak döndüğünü ve buğdayı dövmek işinde kullanıldığını görmüş, öküzün boynunda bir de çan asılıymış.

Paşa, dibekçinin yanına giderek:

-Zavallı Öküzün gözlerini neden bağlıyorsun? diye sormuş.

Adam cevap vermiş:

-Gözleri bağlı olunca, öküz ahıla gittiğini zannederek hızlı yol alsın diye! demiş.

Paşa yine sormuş:

-Peki, boynuna neden bu çanı asmışsın?

Adam:

-Dibekten uzaklaştığım zaman, olur ya, öküz durursa, çan sesi kesilir. Ben de gelir, öküzü dehlerim! demiş. Bunun üzerine Paşa bir soru daha sormuş:

-Ya öküz, durduğu yerde başını sallayarak, çan sesleri çıkarmağa devam ederse!

Dibekçi gülerek cevap vermiş:

-Senin gibi akıllı öküzü nereden bulacağım Paşam!!!

***

Osmanlı tarihinde (Öküz Mehmet Paşa) namıyla anılan bir sadrazam varmış. Bir gün maiyet erkânıyla gezerken, geçtikleri yerde bir öküze rastlamışlar.

Tam yanından geçerlerken Öküz: Möööö!!! demez mi! Yanındaki maiyet erkânı, Sadrazamın lakabını anımsayarak gayri ihtiyari tebessüm etmişler. Paşa, maiyet erkânının tebessümlerinin sebebini anlamış ve onlara şöyle söylemiş:

-Evet, öküz bana seslendi. Ama biliyor musunuz ne dedi. (Sen bizdensin, bu eşeklerin arasında ne işin var!!!)

Tabii, maiyet erkânı haliyle sus-pus olmuş…

Günümüzde de, kendilerini akıllı zanneden öküzler, eşekler yok değil!!!

YEMEK AZ OLUNCA…

Geçmiş yıllarda, yüksek tahsilde okuyan bir Siirtli, başka illerden gelen 2-3 arkadaşı ile anlaşarak birlikte kalacakları bir pansiyon tutmuşlar. Hepsi de yüksek tahsil öğrencileri olan pansiyoner gençler, yemeklerini de birlikte yapıp yiyorlarmış.

Ailelerinin gönderdikleri paralarla geçinen gençler, özellikle ay sonlarında parasal açıdan sıkıntıya düştükleri için de, mecburen yemeklerde kısıntıya gidiyorlarmış.

Yine ay sonlarından birinde, yemek yapma sırası kendisinde olan genç iki üç yumurtayı omlet yapmış, sofraya getirmiş. Ekmeklerini banıp yiyecekler. Siirtli bakmış, yemek bir kişiyi bile zor doyurur. Kendisi de oldukça aç. Numaradan, içinde omletin bulunduğu tavanın içine hapşırmış. Arkadaşları, hapşırıktan çıkan tükürüklerin omlete bulaştığını görünce, tiksinip, geri çekilmişler.

Siirtli de, omleti tek başına kemali afiyet ile mideye indirmiş…