Gerçekten de ALLAH belâlarını versin! Bizdeki dilenciler yetmiyordu, bir de bunlara Suriye’den gelenler eklendi. Şehrimizde özellikle namaz vakitlerinde camiler ve başta Güres olmak üzere bütün ana caddelerin köşe başları Suriyeli mülteci dilencilerle dolu. Ellerinde kendilerine verilmiş olan kimliklerini sallayarak Suriyeli olduklarını belirten bu insanlara acımamanın imkânı var mı!
“Arap Baharı!” adı altında başlatılan harekâtların Mısır, Libya, Tunus ve Suriye ile diğer Müslüman Ortadoğu halklarına verdiği büyük zararlar ve yaşattığı katliamlar ortada. Biz Mısır’da, Libya’da ve Ortadoğu’nun diğer Müslüman devletlerinde yaşanan acı olayları hem uzak olmamız, hem de duyarsızlığımız sebebiyle belki pek hissetmedik amma, Suriye’ye yaşatılan “ARAP BAHARI!” aklımızı başımıza getirmiş olmalı.
Suriye ile yaklaşık 950 kilometreyi bulan kara sınırımız var. Yani hem kardeşiz, hem komşu! Dolayısıyla, muhaliflerle ve sözde cihat örgütleriyle, Suriye Devlet güçleri arasında meydana gelen çatışmalar, ülkemize de sirayet etmekte. Komşu evde yangın varken, ev sahipleri olarak huzurlu olmamız mümkün mü!
5 milyonu aşkın Suriyeli mülteci, ülkemize sığınmış durumda. ABD, AB ve İsrail şeytan üçgeninin bu mazlumlarına kucak açmış olmamız, zannedilmesin ki bu ülkeyi yönetenlerin merhametli olmalarından kaynaklı bir durumdur. ABD emretti, biz de mültecileri ve mülteci adı altında muhalifleri Türkiye’ye kabul etmek zorunda bırakıldık. Yine bugüne kadar Suriyeli mülteciler için Türkiye olarak 40 milyar dolar giderimiz oldu. Bu giderlere ilave sınır ticaretinden sağlanan önemli gelir kaynaklarını da göz ardı etmeyelim. Başta Gaziantep olmak üzere, sınır illerde ticaret tamamen durmuş vaziyette.
Kendi ülkelerinde huzur içinde yaşarlarken, “Arap Baharı” adı altında başlarına musallat ettirilen ve sözde bu ülkeye demokrasiyi götürmeye yönelik olarak Suriyelilere yaşatılan bu acı tablo karşısında başta ABD, AB ve İsrail olmak üzere Ortadoğu’yu yangın yerine çevirenlerin YÜCE ALLAH BELALARINI VERSİN!
Hem Yüce ALLAH, Bu ülkeyi yönetenlere de basiret ihsan eylesin ki, artık bu ESED TAKINTISINDAN KURTULSUNLAR, Türkiye için en gerçekçi tutumun, Suriye’nin meşru yönetimiyle anlaşmak olduğu gerçeği kavransın.
ANEKDOT
Suriye konusunda fikir yürüten iki kişi bu sorunun nasıl ve ne zaman çözümleneceğini tartışırlarken, biri konuşmaya son noktayı koydu:
-Ne zaman ki Türkiye’yi yönetenler (ESED)e tekrar (ESAD) demek nezaketini gösterirlerse, düğüm kendiliğinden çözümlenir.
TAŞLAMALAR
SİİRT BARAJLAR KENTİ
OLACAK OH NE ALA
SU AKAR TÜRK’LER BAKAR
LAFI SÖYLENİR HALA
AKAN SUYA BAKMAK YOK
ARTIK, DİZGİN VAR, DİZGİN
VANALAR ELİMİZDE
OLACAK GAYRİ BİLİN
SU PETROLDEN KIYMETLİ
OLACAK BU ASIRDA
BELKİ ON, BELKİ YİRMİ
YILLIK ZAMAN SONUNDA
SUYUN ÖNEMİ ARTTI
“SU HAYATTIR” GERÇEKTE
HAYAT DA OLMAZ ELBET
SU OLMAYAN YERLERDE
YORUMLAR