Geçmişte “Darbe!” denilince aklımıza gelen hep askeri darbeler olurdu. Günümüz Türkiye’sinde maşallah(!) darbecilerin haddi hesabı yok. Polisler, yargıçlar, cemaatçiler, yazarlar, çizerler hep darbeci olmuş da haberimiz yok!
Askeri darbelerden çok, sivil darbelerin daha tehlikeli oldukları ve derin izler bıraktıkları iddia ediliyor. Bir ülkede yüksek eğitim kurumları, yargı mensupları, üst düzey bürokratlar, medya, sivil toplum kuruluşları birilerinin devamlı dinlenmesi ve kontrolü altında iseler, o ülkede derin devlet de vardır, derin hükümet de. Paralel devlet de! Böyle ülkeler, şeklen her ne kadar demokrasi ile yönetiliyor görülseler bile, bir sivil darbenin tahakkümü altında olduklarını kabul etmek zorundayız. Bir de gizli darbeler vardır. Hiç haberiniz olmadan, yasaların bir-bir değiştirilmesiyle ülke, demokrasiden çıkmış olur da, ruhunuz bile duymaz!
İnsanların, sürekli olarak dinlenmeleri ve takip altına alınmaları en çok komünizm rejimlerinde yaşanmıştı. Bir zamanların Sovyetler Birliğinde (bugünün Rusya’sı) kadının, kocasını; kocasının karısını fişlediği ve ihbar ettiği söylenir. Adına “DEMİR PERDE!” ülkeler denilmesinin sebebi de bundandır.
Dönüp Türkiye’ye baktığımızda, benzeri acı gerçeklerin yaşandığına şahit olmaktayız. Ordu içinde, ordu mensuplarını fişleyen subaylar var. Bağımsız olduğu iddia edilen yargı mensuplarının telefonları dinleniyor, emniyetçiler, emniyetçileri dinliyor. Gizlilik, mahremiyet denilen mefhum kalmadı. İnsanlar, kendi evlerinde bile gözetleniyorlar. Hani, bir zamanlar, bir Televizyon kanalında “Biri bizi gözetliyor!” diye bir dizi vardı ya! Gerçekten izleniyoruz ve bunu hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekli. Antidemokratik bir ülkede yaşıyorsak, devamlı gözetim altındayız, demektir!
Şunu da söyleyelim ki, insanların özel hayatlarını dinlemek, gözetlemek ahlaki olmadığı gibi, dini açıdan da sakıncalıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de:
“Yâ eyyühelleziyne âmenüctenibû kesiyran minez zanni inne ba’daz zanni ismün ve lâ tecessesû ve la yagteb ba’duküm ba’da e yühıbbü ehadüküm en ye’küle lahme ehıyhi meyten fe kerihtühûm vettakullah innallahe tevvebün rahiym” buyrulmaktadır.
İnsanların birbirleri hakkında kötü düşünceler beslememeleri gerektiğini belirten bu âyet-i kerime, insanları dinlemenin ve onları izlemenin bir haksızlık olduğunu ilân ediyor.
Türkiye, maalesef birbirlerine güvenmeyenlerin ve birbirlerini gözetleyenlerin ülkesi olmuş durumda…
Ne diyelim, ALLAH ıslah etsin…