19 Aralık 1914’te başlayan ve 17 Ocak 1915’e kadar devam eden Sarıkamış Harekatında, ittihat ve terakkicilerin hayalperest politikalarının büyük rol oynadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. “Hasta Adam” Osmanlıyı diriltmek ve yeniden dünya lideri ülke konumuna getirmek iyi de, zaman ve zemin müsait değilse, macera peşinde koşularak, bu işin olması elbet mümkün değildi.
Nitekim İttihatçıların lideri konumundaki ENVER PAŞA ile aynı komitenin baş aktörleri konumunda olan TALAT VE CEMAL PAŞALAR, tam anlamıyla birer hayalperesttiler. Ama onların hayalperest olmalarının zararını OSMANLI İMPARATORLUĞU ÇEKTİ. BİR İMPARATORLUK ÇÖKTÜ. HAYÂLLERE KURBAN EDİLDİ.
90 bin askerimizin, nasıl donarak şehit olduklarını tarihi belgesellerden ibretle okumak lâzım. Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü hızlandıran İTTİHAT VE TERAKKİNİN sözde paşalarının macera heveslerinin nelere mal olduğunu tarihten öğrenmek gerek.
Sadece Sarıkamış’ın kardelen şehitlerini değil, BİZE BİR VATAN ARMAĞAN EDEN bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle yadediyoruz. Kanları pahasına bıraktıkları bu aziz vatan topraklarını, ne iç, ne dış düşmanlara hiç bir zaman yurt etmeyeceğimizin sözünü veriyoruz.
Bize bu güzel Vatanı armağan eden Şehitlerimizi elbette rahmetle ve minnetle anacağız. Amma, tarihi gerçekleri bilmekte de yarar var. Meşhur bir deyim vardır: (İbret alınsaydı, tarih tekerrür etmezdi) denilir. Bu bakımdan, Sarıkamış Şehitlerini anarken, Bu harekâtta yapılan ve 90 bin askerimizin şehit olmalarına yol açan hataları görmezden gelemeyiz.
Sarıkamış harekâtı 1914’ün Aralık ayında bu milletin yaşadığı en büyük acılardan biri olarak tarihteki yerini almıştır. Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devleti ve Rusya arasında Sarıkamış’ta gerçekleşen bu yürek sızlatıcı olay Osmanlı Devleti için büyük bir başarısızlıkla sonuçlanan askerî bir manevradır.
1877-1878’deki 93 Harbi Osmanlı Devleti’nin mağlubiyeti ile neticelenince Batum savaş tazminatı olarak Rusya’ya verilmişti. Sarıkamış, Kars, Ardahan ve Artvin de Berlin Antlaşması ile Rusya’ya terkedilmişti. 1914 yılında döneminin Başkomutan Vekili olan Enver Paşa, evvelce kaybedilen bu vatan topraklarını geri almak amacıyla Sarıkamış Harekâtı planlarını kurmaylarına sundu.
Doğuyu korumakla görevli Ordu, bugün de olduğu gibi o yıllarda da Üçüncü Orduydu. Ne malzemesi, ne cephanesi, ne erzakı vardı. Rusya’nın savaşma şartları ve kabiliyeti Ordumuzdan kat-kat üstündü. Askerlerimiz teçhizatsız, elbisesiz, aç ve perişan bir durumdaydı.
Amma, savaşı Osmanlılara kaybettiren en önemli faktör bütün bu eksikliklerden çok, soğuk hava şartları olmuştur. Hava ısısının -30 derece dolaylarında olduğu bölgede çarıksız, çorapsız, doğru dürüst teçhizatı olmayan ve büyük çoğunluğu sıcak iklimlerin insanları olan askerler doğrudan doğruya ölüme sevk edilmişti. Bu mağlubiyetin ve bunca şehitlerin sorumlusu savaş emrini veren Enver Paşa ve arkadaşlarıdır. Elbette, onların da vatanseverliklerinden asla şüphemiz yoktur. Ancak, komutanların yanlış kararları, işte bazen böyle büyük facialara yol açabilmektedir.
Evet, 1914 yılında 90 bine yakın askerimiz Sarıkamış’ta şehit oldular. Elbette, onların yerleri “Peygamberin Ağuşudur.” Buna kimsenin bir şüphesi olamaz. Çünkü onlar, aldıkları emirleri uygulamakla görevliydiler. Verilen emirleri yerine getirirlerken şehit düştüler. Sarıkamış Harekâtının vebali, Ordunun eksikliklerini bile – bile çetin kış şartlarında savaş emrini verenlere aittir. Sarıkamış Harekâtı aslında Osmanlı Ordusu için büyük bir hezimettir. 90 bin şehidimizi rahmet ve minnetle anarken, bu harekâtın sonuçlarından ders alınması gerektiğini anımsatıyoruz.
ALLAH-U EKBER DAĞLARINDA, düşmanlara karşı bir tek mermi dahi sıkmadan donan kahramanlarımızı minnetle ve rahmetle anarken, bu aziz Vatan Parçasının bizlere nelere mal olduğunu daha iyi öğrenmeliyiz. KAN İLE ALINAN, KANLA VERİLİR (İNŞAALLAH HİÇ BİR ZAMAN VERMEYECEĞİZ) İLKESİNİ YÜREĞİMİZDE hissettik.
Sarıkamış Şehitleriyle birlikte, bu vatan için can veren bütün şehitlerimizin aziz ruhları şadolsun derken şehitler için Siirtli Halk Şairi Ahmet Arıtürk’e ait bir şiiri sunarak yazımızı noktalıyoruz:
ALLAH-U EKBER DAĞI
KARDELEN ÇİÇEKLERİ
SARIKAMIŞ’TA GEL GÖR
YATAN O ŞEHİTLERİ
AYAKLARINDA ESKİ
YIRTIK FOTİNLER VARDI
ERBAİN GÜNLERİYDİ
YER BUZ, HAVA AYAZDI
KİMİ ANADOLU’DAN,
KİMİ YEMENDEN GELMİŞ
YAŞLARI YİRMİ-OTUZ
KİMİLERİ EVLENMİŞ
KINALI KUZU GİBİ
KINALIYDI ELLERİ,
KİMİLERİ NİŞANLI
DÜĞÜNÜ ERTELENMİŞ
RENK-RENK BOY-BOY YİĞTLER
SİYAH, BEYAZ, SARIŞIN,
KUMRAL, ESMER, YAĞIZDI
EN SOĞUK GÜNÜ KIŞIN
KİMİ TÜRK, KİMİ ARAP,
KİMİ KÜRT BU YİĞİTLER
ONLARI ÖLDÜ SANMA
ÖLÜMSÜZDÜR ŞEHİTLER
ADLARI YA MUHAMMED,
YA MEHMET’Tİ, YA AHMET,
MUSTAFA’YDI, TAHA’YDI,
YASİN’LER VARDI ELBET
BUNDAN (MEHMETÇİK) DENMİŞ
ASAKİRİNE TÜRK’ÜN
SONU GELMEZ ELBETTE,
BU TOY’UN, BU TÜRKÜNÜN
SARIKAMIŞ’TA ONLAR
SOĞUKLARA YENİLDİ
ALLAH-U EKBER DAĞI
SEVDİ, GERİ VERMEDİ
NUR İÇİNDE YATSINLAR
BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZ
ANADOLU ŞEHİTLER
VATANIDIR BİLİNİZ
ÂBİD BU TOY’UN ADI
ŞEHİTLİK TOYUDUR BİL
MEHMED’İN İMDADINA
YETİŞ TAYR-I EBABİL