Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cüneyt ARITÜRK
Cüneyt ARITÜRK

ARTIK, ÇIKARIN DİLİNİZİN ALTINDAKİ BAKLAYI!

Aşırı küfürbazın biri tövbe etmeye karar vererek bir tekkeye gitmiş ve küfürbazlık illetinden kurtulmak için Tekkenin pirinden himmet istemiş.

Şeyh efendi bakmış, adamın niyeti halis, geri çevirmek olmaz, tekkenin mutfağından bir avuç bakla tanesi getirtmiş. Okuyup üfledikten sonra yeni dervişe vermiş ve tembih etmiş:

-Şimdi bu bakla tanelerini al. Birini dilinin altına, diğerlerini cebine koy.  Küfredeceğin zaman bakla diline takılacak, sen de tövbeni hatırlayıp o an söyleyeceğin küfürden vazgeçeceksin.  Bakla ağzında ıslanıp da erimeye başlayacak olursa onu at, cebinden yeni bir bakla çıkar, yine dilinin altına yerleştirir. Baklalar bitince, biz yine okur-üfler sana yenilerini veririz…

Adamcağız, şeyhinin dediği gibi tekkede kalıp kendini kontrol etmeye başlamış. Bu arada şeyh efendi de bir yerlere gidince onu yanından ayırmıyor ve devamlı beraberinde götürüyormuş…

Yağmurlu bir günde şeyh ile derviş bir sokaktan geçerlerken bir evin penceresi hızla açılmış ve gençten bir kız çocuğu başını uzatarak:

-Şeyh efendi, biraz durur musun?  deyip pencereyi kapatmış. Şeyh efendi söyleneni yapmış. Bu arada, yağmur sicim gibi yağmaya devam etmekteymiş. Sığınacak bir saçak altı olmadığı gibi üstelik niçin durdurulduğunu da bilmemekteymiş. Bu ara kız bir daha pencereden görünerek:

-Şeyh efendi, birkaç dakika daha bekleseniz ! demiş.

Şeyh içinden “lahavle” çekse de denileni yapmamak tarikat adabına mugayir olduğundan biraz daha beklemeyi göze almış. O sırada, küfürbaz derviş de kendi kendine söylenmeye başlamış ama, bakla diline takıldığı için küfürden vazgeçiyormuş.

Yağmurun şiddeti gittikçe artarken, Şeyhle, derviş de   iliklerine kadar ıslanmışlar.

Nihayet pencere üçüncü kez açılmış ve kız seslemiş:

-Şeyh efendi, artık gidebilirsiniz! demiş.

Şeyh, merak ederek sormuş:

-İyi de evladım bir şey yok ise bizi bu yağmurun altında niçin bu kadar beklettin?

Kız, cevap vermiş:  

-Efendim, elbette bir şey var, sizi sebepsiz bekletmiş değiliz. Tavuklarımızı kuluçkaya yatırıyorduk. Yumurtaları tavuğun altına koyarken bir kavuklunun tepesine bakılırsa piliçler de tepeli olur, horoz çıkarmış. Annem sizi geçerken gördü de yumurtaları kuluçkaya koydu!

Münasebetsizliğin bu derecesi üzerine şeyh efendi,

-Ulan derviş, çıkar ağzından baklayı! diyerek, küfretmenin caiz olduğu zamana işaret etmiş.

İnanınız biz de, zaman-zaman aynı durumları yaşıyoruz. Sesimizi duyurabileceğimizi bilsek kuru sözlerle avutulan, işsiz, aşsız bırakılan vatandaşlara:

-Artık, çakırın dilinizin altındaki baklayı! diye sesleneceğiz…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER