Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Ayasofya külliyesi içinde önceden mevcut olan ve tevhid-i tedrisat yasası gereğince kapatılmış bulunan Medrese’nin yeniden açılışını yaptı. (MEDRESE), aslında TEDRİSAT YAPILAN, DERS ALINAN/VERİLEN yer demektir. Yani, günümüz tabiriyle okuldur. (MEDRESE) denilince, sanki bir KUTSLLIK verilmiş gibi durmaktadır.
15.yüzyıla kadar medreselerden bilginler çıktığı bir gerçek olmakla birlikte, çağa ayak uydurmayan bu kurumlar, âlem-i İslamın geri kalmasının baş sorumluları olmuşlardır.
Kendilerini, sadece dini bilimlere hasreden, onu dahi tam anlamıyla gerçekleştiremeyen medreselerde fizik, kimya, matematik, geometri, hendese, jeoloji, biyoloji, astronomi, tıp ve benzeri ilim dallarıyla ilgilenilmemiş, (BENİM OĞLUM BİNÂ OKUR, DÖNER, DÖNER YİNE OKUR) deyimindeki gibi oldukları yerde dönüp durmuş, elin gâvuru Ay’a çıkarken, âlem-i islamın bilimden ve teknolojiden geri kalmasının sebebi olmuşlardır.
Peki, Ayasofya Medresesinin yeniden açılması neyi değiştirecek. Bu medrese, Ay’a çıkacak astronotlar mı yetiştirecek! Bırakın Medreseleri, Türkiye’de 200 küsur üniversite var. Bu üniversitelerin hiç biri Dünyadaki üniversitelerin ilk 500’ü arasında bile yer alamıyor. Medrese açacağınıza, üniversitelerin kalitesini yükseltmenin çabası içine girseniz ya!
15 Nisan 2022 günü “Ayasofya Fatih Medresesi”nin sayın Erdoğan törende açıklamalarda bulunmuş ve şöyle konuşmuştu:
“Açılışını yaptığımız medrese ile izleri silinmek istenen bir eseri daha hamdolsun şehrimize kazandırıyoruz. Burası İstanbul’un fethinin akabinde şehrin ilk medresesi olarak hizmete açılmıştır. Medresede Ali Kuşçu da ders vermiştir. Medrese farklı tarihlerdeki bakım, onarımlarla 1924’e kadar eğitim hizmetine devam etmiştir.”.
Tek Parti döneminde yüzlerce camiin satıldığını, kiraya verildiğini ya da müze, depo, HATTA AHIR OLARAK kullanıldığını söyleyen Cumhurbaşkanının, (Tek partili dönemde camiler ahır yapıldı) şeklindeki ifadesi dolaylı olarak ATATÜRK ve İNÖNÜ dönemlerini çağrıştırmaktadır.
Şimdi, Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak Diyanet İşleri Başkanlığına soruyorum, GERÇEKTEN DE ATATÜRK DÖNEMİNDE AHIRA DÖNÜŞTÜRÜLEN VEYA SATILAN CAMİİLER VAR MIDIR. Varsa, hangi illerde ve hangi camiiler olduklarının listesini lütfen yayınlayınız. ATATÜRK dönemi dışında da AHIR olarak kullanılmış ya da satılmış camiler varsa, hangi yıllarda, hangi iktidarlar döneminde satılmıştır. Hangi illerde bulunuyorlar, adları nedir. Şimdi, hangi amaçlarla kullanılıyorlar!
Temcit pilavı gibi kasıtlı veya kaszıtsız sık-sık gündeme getirilen bu konuya mutlaka açıklık getirilmelidir. Kafa karışıklığına yol açan bu gibi söylemlerin gerçeklilik payı nedir, vatandaşlar olarak öğrenmek istiyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı konuya açıklık getirsin de, neyin ne olduğu anlaşılsın…
“AĞAM BENİMLE EĞLENİ!”
Geçenlerde, Tokat’ta çiftçilerle bir araya gelen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Her akşam yatarken manda yoğurdunun içine Medine hurması doğrarım, 3 ya da 5 tane. Ona bir çay kaşığı kestane balı ve bir de içine yulaf ezmesi atarım. Karıştırarak yer yatarım.” diyerek vatandaşlara şifa niyetine bu formülü uygulamaları tavsiyesinde bulunmuştu.
Sayın Erdoğan daha sonra da muhtelif mekânlarda özellikle gençlere AROMALI KAHVE İÇMELERİNİ, YILDA BİR DEFA AVRUPA ÜLKELERİNE GİDEREK, GEZİP GÖRMELERİNİ tavsiye etti.
Cumhurbaşkanımızın bu tavsiyeleri bana Merhum KEMAL SUNAL’IN, (KİBAR FEYZO) filmindeki (AĞAM BENİMLE EĞLENİ) deyimi anımsattı.
Filmdeki bu sahneyi kısaca özetleyelim. Köyün MIHO AĞA adındaki sahibi, köylüleri MARABA gibi görmekte ve kullanmaktadır. Köydeki marabalardan biri olan Kibar Feyzo, Hacı Hıso’nun kızıyla evlenmek için yüklü başlık parasını takside bağlamış, başlık parasının bir taksidini denkleştiremediğinden tarlasını sürmek işinde kullandığı öküzlerinden birini satmıştır. Sattığı öküz yerine kendisi, diğer öküzle birlikte tarlayı sürmek için çifte koşulmuştur.
Kibar Feyzo’nun öküz yerine tarlayı sürmekte olduğu sırada, MIHO Ağanın kredi talebini tahkik için üst düzey bir yetkili Ankara’dan gelmiştir. Ağayla birlikte otururken, karşıdaki tarlada birinin öküzün yanında çifte koşulduğu görünce kızgınlıkla söylenir:
-Mıho Ağa, hani köylülerin her bir ihtiyacını sen karşılıyordun. Bu devirde, insanın, öküz gibi sabana sürülmesi ne demek oluyor.
Mıho Ağa, durumdan haberdar olmadığını söyleyerek, Feyzo’yu çağırtır. Neden öküz yerine çift sürmekte olduğunu sorar. Feyzo, Hüso’ya olan başlık parasının taksidini ödeyebilmek için öküzlerden birini satmak zorunda kaldığını söyleyince, Ankara’dan gelen yetkili, Mıho Ağa’ya yine sert çıkarak:
-Ağa, hani köylülerin her bir ihtiyacını sen karşılıyordun, başlık paralarnı bile sen ödüyordun, der.
Mıho Ağa, durumu kurtarmak için Feyzo’ya ahırından iki öküz almasını, Hüso’ya kalan başlık parası taksidinin de kendisi tarafından ödeneceğini söyler.
Bunun olacağına inanmayan Kibar Feyzo Ankara’dan gelmiş üst düzey yetkiliyle:
-AĞAM, BENİMLE EĞLENİ diyerek, taşı gediğine koyar…
Yorum yazımızın sonunu, okuyucularımız tamamlasınlar!
TAŞLAMA
AHIRLARA DÖNÜŞMÜŞ
CAMİLER VAR MI GERÇEK
DİYANET AÇIKLASA
BİZLER DAHİ ÖĞRENSEK
TEK PARTİLİ DÖNEMDEN
TEK ADAM DÖNEMİNE
DÖNÜŞMÜŞTÜR GERÇEK BU
CANIM ÜLKEM TÜRKİYE
TEK PARTİDEN, TEK ADAM
REJİMİNE EVRİLDİK
BU YÜZDENDİR YÜZDE YÜZ
ENFLASYONLA DEVRİLDİK
AĞAM BİZLE EĞLENİR
DEMEKTE GENÇLERİMİZ
AYLAK-AYLAK GEZMEKTE
HEM GARİBAN, HEM İŞSİZ