Son yıllarda, ATATÜRK’E DİL UZATAN EDEPSİZLERİN SAYILARI GİDEREK ARTMAKTADIR! Bunlar, bu cesareti kimden veya kimlerden alıyorlar derseniz, açıklamağa gerek yok. Zaten, bilen biliyor!
Türkiye Cumhuriyetinin Banisi (Kurucusu) MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, yaşadığı döneme damgasını vuran dünya çapında gerçek bir liderdi. Hem üstün deha sahibi bir asker, hem bir siyasetçiydi. Kimi sapıklar ATATÜRK’Ü, hep dine karşı gibi göstermek istemektedirler. İnsanların kutsal din duygularını istismar ederek, Müslüman Türk Milletinin gözünde ATATÜRK’Ü düşürmek isteyen bu dinsizlere sormak gerekir. Eğer bugün Türkiye’nin dört bir yanındaki camilerde, mescitlerde EZAN OKUNUYOR, NAMAZ KILINIYORSA, bu ülkeyi emperyalist güçlerden kurtaran Türkiye Cumhuriyetinin banisi, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK sayesinde değil mi!
Halleri, tavırları ve politikalarıyla ATATÜRK’E KARŞI OLAN bazı siyasilerin kurduğu cumhuriyet sayesinde en üst makamlara bile yükseldiklerini görünce “ATATÜRK OLMASAYDI, BUGÜN SİZİN BU MAKAMLARDA NE İŞİNİZ VARDI!” diye içimizden bar-bar bağırasımız geliyor. ATATÜRK SAYESİNDE bir yerlere gelip de, “ATÜTÜRK ALEYHTARLIĞI YAPMAK” gerçekten yadırganması gereken, ahlâk dışı ve nankörce bir davranış değil mi!
Ben, katıldığım her resmi törende saygı duruşu sırasında ATATÜRK’ÜN ve SİLAH ARKADAŞLARININ aziz ruhlarına içimden BİR FATİHA OKUMAYI PRENSİP EDİNMİŞİMDİR. ANMA ETKİNLİKLERİNE KATILSINLAR, KATILMASINLAR, Türkiye Cumhuriyetinin bütün vatandaşlarına samimi tavsiyem, BÜYÜK ATATÜRK’ÜN VE SİLAH ARKADAŞLARININ AZİZ RUHLARINA BİRER FATİHA OKUMALARIDIR!
ATATÜRK’LE İLGİLİ SİİRT ANEKDOTLARI
Çok eski yıllarda Siirtli bir memur adayı sözlü sınava girmiş. O zamanlar, ilkokul mezunu olmayanlar bile memur olabiliyormuş…
Komisyon üyelerinden biri, memur adayına sormuş:
-ATATÜRK hakkında ne biliyorsun, anlat bakalım! demiş.
Atatürk’ü, elbette bir kurtarıcı olarak bilen Siirtli, ilkokul mezunu bile olmadığı için ne anlatacağını pek bilememiş ama, mahalli şiveyle şöyle cevap vermiş:
-A, ATATÜRK! ATATÜRK HA! ATATÜRK’Ü KİM ANLATABİLİR! ATATÜRK’Ü NE SİZ ANLATABİLİRSİNİZ, NE BEN! O, ÖYLE BÜYÜK BİR İNSAN!
Komisyon üyeleri, bu cevap karşısında kahkahalarla gülmüşler ve Siirtliye sınavı kazandırmışlar…
***
İlkokul mezunu olmayanların bile devlet memuru oldukları veya yine devletin resmi kadrolarında işçi olarak çalıştırıldıkları dönemlerde işe girmiş, lâkabı ETTOH olan bir hemşerimiz varmış. Bilahare, bir yasa çıkarılarak ilkokul mezunu olmayanların işlerine son verileceği açıklanınca ve ilkokul mezunu olmayanlara da, hariçten diploma almak için bir süre tanınınca, ilkokul mezunu olmayan genç, yaşlı binlerce işçi ve memur, hariçten ilkokul sınavlarına girmek için müracaat etmeğe ve sınavlara katılmağa başlamışlar.
Tabii, bu sınavlara girişlerin alelusul olduğu, bu durumdaki bütün memurların, işçilerin en azından bir ilkokul diploması sahibi yapılmalarının amaçlandığı ve bu konuda okullara da talimat verildiği belirtiliyor.
Sıtma savaş teşkilâtında işçi olarak çalışan ETTOH adlı bu hemşerimiz de, mecburi olarak ilkokul sınavlarına girmiş. Sınav komisyonu, şakacı olduklarını bildikleri hemşerimize takılarak ve halk arasında meşhur lâkabıyla hitap ederek, duvarda bulunan “ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ”Nİ göstermişler, yarı şaka, yarı ciddi:
-Bak, ETTOH! “ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ”Nİ okuyabilirsen, sana diplomanı vereceğiz. Yoksa, işin yaş! demişler. ETTOH, kendisine gösterilen duvardaki hitabeye bakmış, bakmış, okuyor gibi yapmış ve bunu yaparken, başını da sallayarak:
-Kurban olayım, ne güzel söylemiş. Boşuna “ATATÜRK” DEMEMİŞLER!
Verdiği bu zekice cevap karşısında komisyon üyeleri kahkahalarla gülmüşler ve haliyle diplomayı da vermişler…
***
Bir Siirtli ticaret hayatına atılarak iş yeri kurmuş. İş yerinde misafirlerini ağırlayacağı yazıhane bölümündeki fonun üzerine bir de ATATÜRK portresi koymuş. Kendisini tebrike gelen softa takımından bir iş adamı, ATATÜRK portresini görünce feverana gelerek:
-Aman bu portreyi hemen kaldır, iş yerinin bereketi kaçar! demiş, bunun üzerine muhatabı:
-Neden? diye sorunca da, bilgiç bir edayla cevap vermiş:
-Fotoğraf asılı olan yerlere melekler girmez de ondan!
Arkadaşının bu telkininin tesiri altında kalan yeni yetme tüccar da (Ne olur, ne olmaz, ticarethanemin bereketi kaçmazsın!) düşüncesiyle portreyi indirmiş.
Gel zaman, git zaman, yeni yetme tüccar, kıdemli tüccar arkadaşının ziyaretine gitmiş. Bir de bakmış ki, yazıhanesindeki fonun üzerinde bir portre. Portrede bir değil, 10’a yakın cübbeli, sarıklı zevatların fotoğrafları yer alıyor. Dayanamayarak sormuş:
-Hani sen, “fotoğraf asılı olan yere melekler girmez” diyordun. Senin fonun üstüne astığın portrede bir değil, on zatın fotoğrafı var…
Muhatabı cevap vermiş:
-Ama bu farklı. Bu fotoğraflardaki zevatlar tarikat şeyhleri…
Zaten, ATATÜRK’ÜN portresini içine sinmediği halde indirmiş olan yeni yetme tüccar söylenmiş:
-Benim de ŞEYHİM (büyüğüm anlamında) ATATÜRK’TÜR. Emin ol, şimdi gidip indirdiğim portreyi tekrar yerine asacağım…
TAŞLAMALAR
GAZETECİ DEDİĞİN
ELBETTE BOYUN EĞMEZ
BOYUN EĞEN KİŞİYE
GAZETECİ DENİLMEZ
GAZETECİ DEDİĞİN
HALKIN SESİ OLMALI
YALAKA GAZETECİ
DÖNEMİ KAPANMALI
YALAKALIK YAPMAKTAN
UTANMIYORSA KİŞİ
GAZETECİ DEĞİLDİR
YAĞCILIK GERÇEK İŞİ
NE BOYUN EĞDİM, NE DE
YALAKALIK YAPTIM BEN
HİÇ Mİ ARLANMIYORSUN
EY YALAKA KİŞİ SEN
YORUMLAR