Konuyu ele almadan önce Nasrettin Hocanın bir fıkrasını hatırlatayım. Ardından Avcılarımızın avlak isteklerine değinelim. Hepimizin bildiği meşhur bir fıkra. Hani, hocanın evine iki kişi gidiyor ve aralarındaki bir sorunu anlatıyorlar. Hoca her ikisine de yani hem davacıya hem de davalıya hak veriyor. Bu esnada perdenin arkasından bu davayı dinleyen hanımı, konuklar gittikten sonra hocaya çıkışıyor ve bir davada hem davacı hem de davalının aynı anda haklı olamayacaklarını belirtiyor. Hoca biraz düşündükten sonra hanımına dönüp sende haklısın diyor.
İşte avcıların avlak isteme talebi tam da böyle bir hikaye. Bir il de avlak bölgeleri, av tarihleri ve hangi hayvanların avlanabileceğini vali veya görevlendireceği bir vali yardımcısının başkanlığında ilgili kamu kurum ve kuruluş yöneticileri ile avcılık alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri temsilcilerinin katılımıyla toplanan av komisyonları kararlaştırır.
Siirt Avcılar Derneği Başkanı Murat Gül, il genelinde yasal olarak bütün prosedürlerini tamamlamış ve bu alanda açılmış kurslarda eğitim görmüş 125 avcının bulunduğunu belirtiyor. Geçen hafta toplanan Siirt il av komisyonu kararı ile bu yıl, il genelinde bütün avlakların güvenlik gerekçesiyle ava kapatıldığını belirten Gül, durumun avcılığı bir spor olarak gören kesimi bu spordan mahrum ettiğini ifade ediyor. Başkan Gül buna bir de su toplanmaya başlanan Ilısu Baraj Gölünün kapladığı alanda artık avcılık yapılamadığını ekliyor. Yani avcılar avlak açısından Ilısu Barajından olumsuz bir şekilde etkilenmişler. Av alanları bu toprakların sular altında kalmasından dolayı daha da daralmış durumdadır. Gül, haklı ve avcılar bu durumda ava çıkamayacaklar. Ancak bu kararın alınmasına neden olan kamu kurumları da en az onun kadar haklıdırlar. Çünkü güvenlik kaygısı her türlü talebin önünde gelen bir olgudur.
Gül, çalışmalarının Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ile Jandarma teşkilatı tarafından yakından takip edildiğini belirtiyor. Gül, Şube Müdürü Nevzat Amcalar ve mühendis Gökhan Şeker’e de desteklerinden dolayı teşekkür ediyor. Başa dönecek olursak, Nasrettin Hoca bir dava da hem davcıya hem de davalıyı haklısın demekte haksız mı?