Avrupa Parlamentosunun Türkiye ile ilgili raporu, hiç de şaşırtmadı. Hani, bu raporu 6’lı masa hazırlasa itiraz edilebilir ama, sonuç itibarıyla Türkiye’deki muhalefetle hiçbir ilişkisi olmayan ülkelerin oluşturduğu Avrupa Parlamentosu onaylayarak yayınlamış. Şimdi, onları da 6’lı masa gibi empoze etmek gerçekçi olmaz. Gerçi, Dışişleri Bakanlığı rapora tepki göstermiş ama, ne yazar. Zaman-zaman Türkiye’nin en yetkili isimlerinin (Avrupa Parlamentosunun kararlarını tanımıyoruz, Avrupa Parlamentosu adalet komisyonunun kararlarını uygulamıyoruz) dediklerine çok şahit olduk.
Türkiye olarak kesin kararımızı vermemiz lâzım. Ya Avrupa Parlamentosunun kararlarına uyacağız, ya da, şapkamızı alıp, Avrupa Birliğinden ayrılacağız. Yoksa, hesabımıza gelen kararlarına (EVET) işimize gelmeyen kararlarına (HAYIR) dersek, haklı olarak onlar da bizi böyle dışlarlar.
Evet, Avrupa Parlamentosu tarafından Türkiye hakkında hazırlanan ve kabul edilen 2021 yılı raporunu bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak gerçekçi bulduğumu açıklamak isterim. Türkiye ile AB arasında değerler ve standartlar konusunda mesafe bulunduğu, hukukun üstünlüğü ve temel haklarla ilgili AB’nin endişelerinin Türkiye’nin katılım sürecini etkilediği görüşü savunularak parlamentonun Türkiye’nin katılım müzakerelerinin devamını öngörmediği ifade edilen rapor gerçekleri yansıtmaktadır.
Kararın ardından Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada her ne kadar: “Avrupa Parlamentosu’nun (AP) tavsiye kararı niteliğinde olan 2021 Yılı Türkiye Raporu, 7 Haziran 2022 tarihinde AP Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Ülkemiz ve AB arasındaki ilişkilerin karşılıklı çabalarla güçlendirilmesi ihtiyacı ortadayken, AP’nin sığ ve vizyonsuz bir yaklaşımla bu ihtiyacı görmezden gelerek, raporda önyargılı ve gerçeklikten kopuk değerlendirmelerde bulunmasını kabul etmiyor ve reddediyoruz” denilmekte ise de, bu ülkede yaşayanlar olarak, Avrupa Parlamentosunun Türkiye’nin gerçeklerini yansıttığını aynel yakin yaşamaktayız.
Avrupa Parlamentosu 2021 Türkiye Raporu’nu Strazburg’daki genel oturumda oylayarak kabul etmiş, mevcut 622 parlamenterin oy kullandığı oturumda 448 ‘evet’, 67 ‘hayır’ ve 107 ‘çekimser’ oy kayıtlara geçmiştir.
*Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı alanlarında elle tutulur ilerleme kaydedilmediği,
*Mevcut ekonomik durumun “kaygı verici” olduğu,
*Bağımsız olmaları gereken Merkez Bankası ve İstatistik Kurumu gibi kurumlara müdahale edildiği,
Belirtilen raporun sonunda
*Üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınması istenmekte.
Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak kendi kendimize soralım:
*Türkiye’de gerçek anlamda demokrasi var mı!
*Adalete güvenin yüzde 20 oranında olduğu bir ülkede adaletten bahsedilebilir mi!
*Ülkemizin ekonomisi, gerçekten kaygı verici değil mi!
*Merkez Bankası ve TÜİK bağımsız mı!
Avrupa Parlamentosunun tespitleri gayetle doğrudur. (GAVURLAR BİZİ ZATEN ARALARINDA İSTEMİYORLAR) diyerek, boşu boşuna kendimizi aklamaya çalışmayalım. Ya Avrupa Birliğinin kriterlerine uyalım, ya da onlar atmadan, şapkamızı alıp, kendimiz çıkalım…
BAKAN NEBATİ’YE ÖNERİ!
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nureddin Nebati’yi televizyon ekranlarında her gördüğümde nedense aklıma gelen ilk isim meşhur komedyen merhum ve mağfur KEMAL SUNAL olmaktadır.
Sayın Nebati, olur da Maliye Bakanlığından ayrılır ve yeni bir iş alanı ararsa, kendisine tavsiyem, AKTÖRLÜKTÜR. Komedi dalında, Merhum Kemal Sunal’ın yerini dolduracağına eminim!
TAŞLAMA
AVRUPA, TÜRKİYE’Yİ
DIŞLIYOR BU AÇIKTIR
SUÇ AP’DA MI, BİZDE Mİ
BİZİM SAAT BOZUKTUR
ADALETE GÜVENİN
YÜZDE YİRMİ OLDUĞU
BİR ÜLKEDİR TÜRKİYE
SÖYLEYİN YALAN MI BU
AVRUPA BİRLİĞİNİN
KARARLARINI TAKMAZ
ZİHNİYETE SAHİPKEN
BİL BU ÜLKE KALKINMAZ
YA AVRUPALI OLMAK
YA DA ORTADOĞULU
KARAR VERELİM ARTIK
GİDECEĞİMİZ YOLU