5 Nisan günleri Türkiye’de (AVUKATLAR GÜNÜ) olarak kutlanır. Cumhuriyetin İlanının ardından ilk defa en geniş katılımıyla 3 Ocak 1934 de İzmir’de gerçekleştirilen “Türkiye Avukatlar Birliği” toplantısında, 5 Nisan tarihinin (Avukatlar Günü) olarak kutlanması kararlaştırılmıştır. Yapılan Türkiye Avukatlar Birliği toplantısına katılım sağlayan baro başkanları ve temsilcileri ile tüm baroların tek bir çatı altında toplanmaları fikri benimsenmişti.
5 Nisan 1958 tarihinde İzmir Ticaret Odası toplantı salonunda düzenlenen 2 günlük toplantının sonrasında “Barolar Birliği’nin” kuruluş çalışmalarına başlanmış, bunlarla beraber gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde tesadüf eden tarihler öneri olarak sunularak 5 Nisan “Avukatlar Günü” olarak adlandırılmıştır.
Türkiye’de Avukatlar Gününün 5 Nisan’da kutlanmasının asıl esprisi ise bundan da çok daha eski tarihlere dayanır. Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK 5 Nisan 1923 günü Ankara barosunu açmış ve adaleti Türk avukatlarına emanet ederek, bu günü de avukatlar bayramı ilan etmişti.
Avukatlar, hukukun olmazsa olmazları hükmündedirler. Birçok Avukatlar tanırız ki, kendilerini adeta hukuka adamışlardır. Haksızlıklarla mücadele etmeyi görev bilmişlerdir. Baroların yaptıkları olumlu işlerden biri de Avukat tutmaya gücü olmayanlara ücretsiz avukat desteği vermeleridir.
Türkiye genelindeki barolara baktığımızda ülkenin siyasi davalarına müdahil olmak açısından gerçekten yürekli bir tavır sergilediklerini görürüz. Türkiye genelinde Barolar Birliği, İller düzeyinde Avukatlar Barosu bu milletin siyasi davalarına gerçekten sahiplenmekte, her türlü zorluklara karşı mücadelelerini aktif bir şekilde sürdürmektedirler.
Türkiye Barolar Birliği, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin Baroları birçok davalara müdahil olarak siyasi davalarda sözün tam anlamıyla “Türkiye’de Avukatlar var!” deyimini söyletmişlerdir.
Yargının üç saç ayağı vardır. İddia Makamı (Savcılık), Hâkimler heyeti (Mahkeme) ve savunma (Avukat) Bu üçünün olmadığı mahkemeler, mahkeme olmaktan çıkarlar.
Savcılık Makamının, sadece suçluyu cezalandırmayı amaçlayan makam olduğu gibi yanlış bir kanı vardır. Oysa tam bunun tersine, savcılık makamı, suçlunun aleyhindeki delilleri toplamak kadar, onun lehine olan kanıtları da toplayarak mahkemeye sunar ve gösterdiği kanıtlar çerçevesinde mahkûmiyet talep etmek yanında, beraat de talep edebilir.
Avukatların işi ise, müvekkillerinin lehine karar çıkartmak için, mümkün mertebe lehte olan delilleri ortaya koymaktır. Hukuk sisteminde Savcıların ve hâkimlerin maaşlarını Devlet öder. Avukatlar ise gelirlerini davalarını yükümlendikleri şahıslardan sağlarlar. Elbette, bu onların en doğal haklarıdır.
Amma, zaman – zaman toplumla mal olan davaları sahiplenerek, gerçekten inandıkları için davalara hiç ücret almadan ve hatta masraflarını ceplerinden ödeyen avukatlar da hep olmuştur. Onlar, kendilerine bir talep olmasını beklemeden, davalara kendiliklerinden giderler. Anımsayalım, Türk Ordusuna karşı açılan KUMPAS DAVALARDA böyle durumlar yaşanmıştı. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok barolardan avukatlar, hem müdahil olmuşlar, hem de duruşmaları izlemişlerdi.
Toplumsal sorunlara hassasiyet gösteren böyle avukatların olması milletimize haklı olarak “Türkiye’de Avukatlar var” deyimini söyletmektedir.
Tüm avukatlarımızın AVUKATLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN.
TAŞLAMA
CHP KURULTAYA
GİDECEK PAZAR GÜNÜ
HELE BİR GİTMESEYDİ
GÖRECEKTİ GÜNÜNÜ
KAYIYM ATAYIP ONU
İĞDİŞ EDECEKLERDİ
(BAY KEMAL)E BUNDANDIR
ADAY OL DEMELERİ
BAY KEMAL AKILLIDIR
GELMEDİ BU OYUNA
(ADAY DEĞİLİM) DEDİ
TEKLİFE KOYUP NOKTA
ÖNEMLİ OLAN ELBET
KAYYIM ATANMASINI
ÖNLEMEKTİR GERÇEKTE
ÖZER’İN ADAYLIĞI
CHP İÇİN GENEL
BAŞKAN ADAYI OLMAK
ATATÜRK’ÜN YOLUNDA
OLANLRA LÂYIK BAK