1974 yılında Kıbrıs’a 25 gün arayla iki harekât düzenlenmiştir. Bu harekâtların sebebi, Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarımıza karşı Rum yönetiminin uyguladığı katliamlardı. Askeri kod adı (Atilla Harekâtı) olan 1. Kıbrıs Harekâtı 20 Temmuz 1974 tarihinde başlatılmıştı. Adına (BARIŞ HAREKÂTI) da denilen bu askeri operasyon Türk tarihine altın harflerle yazılmış kahramanlık destanlarından biridir.
15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta bir askeri darbe gerçekleştirilmişti. Yunanistan’daki askeri cuntanın emri ile gerçekleştirilen darbe Kıbrıs Millî Muhafız Ordusu, Yunan-Rum paramiliter ordusu EOKA-B ile beraber organize edilmişti. Darbe sonucunda Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başpiskopos III. Makarios görevden alınmış, yerine EOKA-B’nin lideri Nikos Sampson getirilmişti. Darbenin amacı Kıbrıs’ta Yunan ilhakının gerçekleştirilmesi ve Kıbrıs Helenik Cumhuriyeti’nin kurulmasıydı.
Kıbrıs’ta yapılan darbe, Lefkoşa’daki Türk Büyükelçiliği tarafından şifreli mesajla Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı’na iletilmişti. Darbe, 1960 yılında imzalanmış olan Kıbrıs Cumhuriyeti Garanti Antlaşması’na aykırıydı. Garantör devletler olarak Türkiye’nin ve İngiltere’nin duruma müdahale hakları vardı. Türkiye, bir diğer garantör ülke olan İngiltere ile ortak bir operasyon gerçekleştirmek için durumu görüştü. İngiltere’nin destek vermemesi üzerine de tek başına askeri operasyon gerçekleştirme kararı aldı.
16 Temmuz 1974’te Dış İşleri Bakanlığı, ABD ve İngiltere Büyükelçiliklerine durumu bildirdi. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit (merhum), muhalefet partileri liderleri ile durumu görüşerek bir gün sonra müzakereler için Londra’ya gitti.
Bülent Ecevit önderliğindeki Türk heyeti, dönemin İngiltere başbakanı Harold Wilson, İngiltere Dış İşleri Bakanı James Callaghan ve ABD Dış İşleri Bakan Yardımcısı Joseph Sisco ile Kıbrıs meselesini görüştü. Fakat İngiltere ve ABD, Türkiye’ye destek vermedi. 18 Temmuz 1974’te Türk heyeti Ankara’ya geri döndü. 19 Temmuz 1974’te Kıbrıs’taki durum Genelkurmay Başkanlığı’ndaki komutanlarla görüşüldü ve görüşmenin ardından Bakanlar Kurulu oy birliği ile Kıbrıs’a askeri müdahale kararı aldı.
Temmuz 1974’teki ilk askeri müdahalede Kıbrıs’ın yüzde 3’ü Türk kuvvetleri tarafından ele geçirildi. Kıbrıs’taki Yunan askeri cuntası ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Nikos Sampson görevi bıraktı. Yunanistan’da yönetim sivil iradeye devredildi. Fransa’da 7 yıldır sürgünde olan Konstantin Karamanlis Yunanistan’a geri çağırıldı ve 24 Temmuz 1974’te hükümeti kurdu. Böylece Yunanistan’da 1967’den bu yana süren askeri cunta yönetimi Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesi sayesinde sona erdi. Yani, 1. Kıbrıs Barış Harekâtı, Yunanistan’a demokrasiyi getirmişti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 353 sayılı kararının 5. maddesi kapsamında Türkiye, Yunanistan ve İngiltere taraflarının, Kıbrıs’ta anayasa düzeninin tekrar kurulması için görüşmelere başlaması gerekiyordu. 25 Temmuz 1974’te Birinci Cenevre Konferansı başladı ve 6 gün sürdü. 30 Temmuz’da Cenevre Antlaşması imzalandı. Üç ülkenin de dış işleri bakanları Kıbrıs’ta Türk ve Rum olmak üzere iki otonom yönetimin mevcudiyetini kabul etti. Bu sebeple ortaya çıkabilecek sorunları görüşmek için anlaşma sağlandı.
İkinci Cenevre Konferansı’nın görüşüleceği 8 Ağustos 1974 tarihine kadar Rum ve Yunan askerlerinin Türk bölgelerinden çekilmeleri gerekiyordu fakat askeri birlikler bu bölgelerden çekilmedi. Türk bölgelerine saldırılar düzenlendi, kuşatıldı ve birçok Türk esir alındı.
8 Ağustos 1974’te İkinci Cenevre Konferansı başladı. Türk heyeti, Kıbrıs’ta coğrafi esasa dayalı federatif devlet kurulmasını önerdi fakat Rum tarafı bu öneriyi reddetti. Türk tarafı, Rum tarafına zaman kazandırmamak ve Türk bölgelerine yapılan saldırıları engellemek amacıyla 14 Ağustos’ta ikinci harekâtın başlaması için anlaşmaya vardı.
Cenevre’deki görüşmelerden sonuç çıkmayınca dönemin dış işleri bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit’”Ayşe Tatile Çıksın” parolasını iletti ve 14 Ağustos 1974 günü saat sabah 04:30’da Kıbrıs’taki Türk birlikleri harekete geçti.
15 Ağustos 1974’te Kıbrıs’ın yüzde 38’i ele geçirildi. Rum kuvvetleri bu gelişmeyle beraber geri çekilmek zorunda kaldı fakat geri çekilirken Türk köylerini yakıp-yıkıp insanları katlettiler.
Yunan Temyiz Mahkemesi bile Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesinin haklı gerekçelere dayandığını bilahare kabul edecekti. Nitekim askeri cunta yönetimi hakkında açılan dava sonucu Yunan Temyiz Mahkemesi 21 Mart 1979’da şu kararı vermişti: ”Zürih ve Londra antlaşmalarına göre Kıbrıs’a yapılan Türk askeri müdahalesi yasaldır. Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirme hakkı olan garantör devletlerden biridir. Esas suçlular darbeyi hazırlayan ve icra eden ve bu suretle de bu müdahalenin koşullarını hazırlayan Yunan subaylarıdır.”
Kıbrıs Barış Hareketi sonucu Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 415 kara, 65 deniz, 5 hava ve 13 jandarma olmak üzere toplamda 498 şehit verildi, 1200 kişi de yaralandı. 1672 Kıbrıs Türkü şehit oldu. Rum ve Yunan tarafında 4 bin kişi öldü, 12 bin kişi yaralandı.
Kıbrıs Barış Harekâtını müteakip 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. 15 Kasım 1983 tarihinde de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
20 Temmuz 1974’te başlayan KIBRIS BARIŞ HAREKATI, her ne kadar zaferle sonuçlanmış ise de, bu zaferin bir DRAMI vardır. Maalesef, harekat sırasında savaş uçaklarımızın istihbarat hatası ve haberleşmedeki aksaklıklar sebebiyle Yunan Gemisi zannedilerek TCG Kocatepe Muhribi batırılmış ve 54 askerimizin şehit olmalarına yol açılmıştı. İçinde 246 personel bulunan Kocatepe Muhribi 21 Temmuz günü uçaklarımız tarafından vurulmuş ve çok acı bir dram yaşanmıştır. TCG Fevzi Çakmak destroyeri istihbarat hatası ve haberleşme eksikliğinden kaynaklı Yunan filosu sanılarak Türk Hava Kuvvetleri’ne ait savaş jetlerinin hedefi olmuş, TCG Fevzi Çakmak ve TCG Adatepe aldıkları hafif hasarla Türkiye sahillerine ulaşmayı başarırken, TCG Kocatepe ise aldığı ağır hasar sonucu batmıştır.
TCG Kocatepe Muhribi, Cumhuriyet donanmasının harp durumunda kaybettiği ilk gemi olarak kayıtlara geçerken, Kıbrıs Barış harekâtının zaferine gölge düşmüştür.
Kocatepe Muhribi, Kıbrıs harekatında görevli değildi. 4 Temmuz 1974’te ABD, İngiliz, İtalyan, Yunan ve Türk gemileri Akdeniz’de müşterek bir tatbikat yapıyorlardı. Kıbrıs Barış harekâtı start aldığında Kocatepe Muhribi düşman gemisi zannedilerek, Türk jetleri tarafından bombalanmıştı.
Anımsatmakta yarar var. O yıllarda Türkiye’de koalisyon vardı. CHP-MSP koalisyonu iş başındaydı. CHP’nin başında Bülent Ecevit, MSP’nin başında ise Necmettin Erbakan bulunuyordu. Kıbrıs Barış Harekâtı bu ikilinin kararlı tutumlarıyla gerçekleştirilmiştir. Bugün Kıbrıs’ta bir hak iddia edebiliyorsak, bunu Ecevit ve Erbakan’a borçluyuz. Bu bakımdan her iki lideri de rahmet ve minnetle anıyoruz.
Yeri gelmişken Bülent Ecevit ve o yıllardaki koalisyon ortağı Necmettin Erbakan’ın ile KIBRIS BARIŞ HAREKÂTINDA ŞEHİT OLANLARA FATİHALAR OKUYARAK AZİZ RUHLARINI ŞADEDELİM…
TAŞLAMA
İKİ MİLYARDAN DA ÇOK
MÜSLÜMAN VAR DÜNYADA
ONBEŞ MİLYON YAHUDİ
YİNE REST OKUMAKTA
MESCİD-İ AKSA NEDEN
HÂLÂ ESİR DURUYOR
AHMAK MÜSLÜMAN NEDEN
BİRBİRİNİ VURUYOR
BİRBİRİMİZE DÜŞSEK
OLACAĞI BU ELBET
15 MİLYON YAHUDİ
VAR DÜNYADA DİKKATET
HANÇER GİBİ SAPLANDI
BAĞRINA MÜSLÜMANIN
İSRAİL, ELBET PAYI
VAR BUNDA SAM AMCANIN
YORUMLAR