Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet ARITÜRK
Ahmet ARITÜRK

(Ba’del Harabül Basra!)

İsrail ile Hamas arasında ateşkes ve esir takası anlaşması imzalandığı açıklandı.

Anlaşma, 19 Ocak Pazar günü itibarıyla yürürlüğe girecek. 3 aşamadan oluşacak ateşkes anlaşmasının ilk 42 gününde İsrailli 33 esir salınacak.

Anlaşma, Gazze Şeridi’ne insani yardımların kapsamlı şekilde ulaşmasının yanı sıra yerinden edilen Filistinlilerin bölgelerine geri dönebilmelerini içeriyor.

İkinci ve üçüncü aşamaların detayları, birinci aşamanın tamamlanmasıyla açıklanacak.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda en az 17 bin 841’i çocuk, 12 bin 298’i kadın, 46 bin 707 Filistinli öldü, 110 bin 265 kişi yaralandı.

İsrail, ateşkesin 19 Ocak itibarıyla başlanacağını duyurulmasından sonra Gazze’ye yine saldırıları düzenledi. Saldırıda  aralarında kadınların ve çocukların olduğu 38 kişi hayatını kaybetti

Bu arada İsrail ordusunun denizden de Refah kentinin batısında yer alan el-Mevasi bölgesini hedef aldığı kaydedildi.

İşin gerçeği şu ki, İsrail, Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde alacağını aldı. Yapılan ateşkes antlaşması bize “BA’DEL HARAB-ÜL BASRA” deyimini anımsattı. Gazze harap olduktan sonra barış olmuş, olmamış, ne çıkar!

(Benim Oğlum Binâ Okur, Döner, Döner Yine Okur)

“Benim oğlum binâ okur döner döner yine okur” deyimini duymuşsunuzdur. Bu deyimin vücut bulmasının sebebi, Medrese tahsili ile ilgilidir. (BİNÂ) medreselerde okutulan bir kitap adıdır. Genelde fakihler (medrese öğrencileri) bu kitaba takılır, tekrar eder, dururlar. Oğlu medrese tahsili yapmakta olan adama:

-Senin oğlan, medrese tahsilinde hangi kitaba geldi! diye sormuşlar.

Oğlunun (BİNÂ) kitabını bir türlü aşamadığını belirtmek için cevap vermiş:

-Benim oğlum BİNÂ okur, döner-döner yine okur.

Bugün bu başlık altında bir yorum yazmamın gerekçesini açıklayayım. Gazetemizin 15 Ocak 2025 tarihli sayısında  “Siirt’in kalkınmasının dinamosu Siirt Üniversitesi” başlığı altında manşetten bir habere yer verilmişti. Elbette, sadece Siirt’in değil, Türkiye’nin ve hatta bütün dünyanın kalkınması üniversitelerin yapmakta oldukları ilmi araştırmalara bağlıdır. Günümüzün her alanda ilim üreten müesseseleri üniversitelerdir. Bir ülkeyi kalkındırmanın en önemli faktörü üniversitelerin geleceğe yönelik araştırmalarıdır. Harp sanayiinden tutun, her alanda ilerlemenin yolu üniversitelerden geçer. Bu açıdan, gerçek anlamda dört-dörtlük bir kalkınmayı  hedef edinen ülkelerin, üniversitelere ve araştırmacı kapasiteye sahip bilim insanlarına çok önem vermeleri gerekir. Bir ülkenin üniversite öğretim üyeleri sadece mevcut kitaplara takılıp kalır da ileriye yönelik araştırmalar, icatlar yapmazlarsa, medreselerde BİNÂ kitabında dönüp duran talebeler gibi olurlar. Bunun için ülkelerinin egemenliğini korumak başta olmak üzere, her alanda ilerlemek isteyen ülkelerin, üniversitelerin eğitim ve öğretimlerine, özellikle, ileriye dönük araştırmalarına en yüksek katkıyı sağlamak durumundadırlar.

Şöyle düşünün, dünyada toplam nüfusu 15 milyon olan İsrail, 3 milyar nüfuslu İslam âlemine nasıl meydan okuyabiliyor. Elbette ki, teknolojide aldığı mesafe sayesinde.

Yeri gelmişken, ilmi araştırmalar yapmanın itikat sahibi bilim adamları için ibadet hükmünde olduğuna vurgu yapan bir anekdotu naklederek yorumumuzu noktalayalım. Anekdot şu:

Döneminin, İslam ilmiyle mücehhez büyük bir zatı, kimyager olan bir dostunu ziyarete gitmiş. Dostunun, maddeler üzerinde bir takım tahliller, analizler, sentezler yaptığını görünce söylenmiş:

-VALLAHİ, BU SENİN YAPTIĞIN: “ELLEZİNE YEZKURUNALLAHE KIYAMEN VE KUUDEN VE ALA CUNUBİHİM VE YETEFEKKERUNE Fİ HALKIS SEMAVATİ VEL ARD, RABBENA MA HALAKTE HAZA BATILA, SUBHANEKE FEKINA AZABEN NAR.” AYET-İ KERİMESİNİN TEFSİRİDİR. SENİN BİR SAATLİK ÇALIŞMAN, BİZİM GİBİLERİN BİN SAATLİK İBADETİMİZDEN DAHA DEĞERLİDİR.

Ayet-i kerimenin meali alisi şöyledir: Aklı selim sahipleri ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler ve şöyle derler: ‘Ey Rabbimiz! Sen bunu, boşuna yaratmadın; seni noksan sıfatlardan uzak tutarız. Bizi cehennem azabından koru.’

TAŞLAMA

(BA’DEL HARAB-ÜL BASRA)

DİYORUZ BU BARIŞA

ELLİ BİN ŞEHİT VERDİK

BU SİDİKLİ YARIŞA

 

HARABEYE DÖNMÜŞTÜR

GAZZE VE DE FİLİSTİN

SÖYLEYİNİZ VEBALİ

BU İŞTE VAR KİMLERİN

 

BU NE İSRAİL İMİŞ

KAN KUSTURDU İSLAMA

SUÇ İSRAİL’DE DEĞİL

MÜSLÜMANLARDA AMA

 

BÜYÜK ORTADOĞU’NUN

PROJESİ BU İNANIN

MÜSLÜMAN GEÇİNENLER

SİLKİNİN VE UYANIN

 

ABD’NİN DESTEĞİ

İSRAİL’LE BERABER

HÂLÂ TOZ KONDURMAZLAR

BİZİM AKLI EVVELER

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER