İnsanoğlu doyumsuzdur. Bugün kazanacağı üç beş kuruş için kendisi dahil, insanlığın geleceğini tehlikeye atmaktan hiç çekinmez.
Biraz geçmişe giderek böyle bir olayı anlatmaya çalışayım.
Yıl 2007 yılı. Gerçek bir çevre gönüllüsü olan Gökçebağ’lı hemşerimiz Hüseyin Gül aradı ve bir sorunu benimle paylaşmak istediğini belirtti.
Ofiste olduğumu gelebileceğini belirttim. Zaman zaman çevre ve doğal dengenin korunması konusunda gördüğü eksiklikler ve yanlışlıkları bana iletiyor ve bende bunları haberleştirerek kamuoyunun ve yetkililerin dikkatine sunuyorum.
Aynı zamanda uzun yıllardan beri Avcılar ve Atıcılar Derneği Başkanı olan Gül kısa bir sonra geldi.
Hoş beş faslının ardından derdini anlatmaya başladı.
Biliyorsun balıklar yumurtlamak için Botan. Çayından daha sıcak olan küçük derelere giderler. Uyanık bazı kişiler Botan Çayından Zorava Çayına giden balıkları beton künklerden kurdukları basit bir tuzakla yakalıyorlar. Avlanma yasağı olmasına rağmen zahmetsiz bir şekild her gün irili ufaklı bir tona yakın balık topluyorlar. Dikkat et yakalıyorlar demiyorum, o kadar zahmetsiz bir şekilde oluyor ki topluyorlar diyorum. Gidelim, sende gör dedi. Ama dikkat edelim. Bizi görür ve anacımızı bilirlerse zarar verebilirler dedi.
Patlayıcı, elektrik akımı ve zehirli maddeler ile balık avlamayı duymuştuk. Ancak beton künklerle tuzak kurulmasını ilk defa duyuyordum.
Tuzak günümüzde Ilısu Baraj ve Hidroelektrik Santralinin göl alanı içerisinde kalan Sağlarca Köyünde kurulmuş.
Bize bir zarar gelir mi, gelmez mi konusunda bir kaç dakikalık bir değerlendirme sonunda gitmeye karar verdik.
Bu konuyu sürdüreceğiz.