Zaman zaman İlimizde ve özellikle yine Bölgemiz illerinde BARIŞ ETKİNLİKLERİ düzenlenerek husumetli kişilerin, ailelerin, aşiretlerin kan davalıların barıştırılmaları hedeflenir. Nitekim, son hafta içinde bazı ilçelerimizde düzenlenen etkinliklerde kan davalı ailelerin barıştırıldıklarına şahit olduk. Husumetli kişileri, aileleri, aşiretleri, kan davalıları barıştırmak elbette sevaptır, bunu inkâr edemeyiz.
Ancak, hasımların Kur’an-ı Kerim’e el bastırılarak veya Kur’an-ı Kerim’in altından geçirilerek barıştırılmaları, İslam dinin özünde olan bir davranış değildir. Bid’atten ibarettir. Barıştırılmak istenen husumetli taraflara sadece “Vallâhi, Billâhi, Tallâhi” lafızlarını söyleterek yemin ettirmek yeterlidir. Kesin olarak bilinmelidir ki, sadece ALLAH adına yapılan yeminler geçerlidir. Allah‘tan ve O’nun sıfatlarından başka şeylere, mesela Kur’an’a el bastırarak, peygamberlere veya Kâbe’ye yemin edilemez.
Hatta, Hanefî mezhebine göre, Nebî/Peygamber, Kur’an, Kâbe gibi Müslümanların mukaddesleri /kutsalları üzerine yemin edilmesi caiz değildir.
Hanbelîlere göre de Kâbe ve diğer mukaddesat/kutsallar üzerine yemin etmek caiz görülmez.
İmam Şâfiî, İmam Mâlik ve İmam Ahmed bin Hanbel‘e göre ise Kur’an ve Kur’an âyetleri üzerine yapılan yeminler muteberdir. Bozulması halinde keffaret gerekir.
Ama dediğimiz gibi, Kur’an üzerinde yemin ettirmek genelde Şafii mezhebinin ağırlıklı olduğu Bölgemiz illerinde yaşanan bir durumdur. Siz, hiçbir Orta Anadolu, Ege, Marmara veya Karadeniz bölgelerindeki bir ilde, barış törenleri düzenlenerek tarafların Kur’an üzerine yemin ettirildiklerine şahit oldunuz mu!