Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet ARITÜRK
Ahmet ARITÜRK

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ BU MU!!!

(DEMOKLESİN KILICI) medyanın üzerinde sallandırılıp durmakta! Geçtiğimiz haftanın son çalışma günü yani 6 Mart 2020 Cuma akşamı mahkemeye çıkarılan 4 gazeteci peş-peşe tutuklandılar. Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Barış Pehlivan ve Murat Ağırel adlı gazeteci meslektaşlarımızın sadece gazetecilik görevlerini yapmalarından dolayı tutuklanmaları, Türkiye’de gazeteciliğin ne kadar zor şartlar altında icra edildiğinin göstergesidir. Oysa anayasamız “Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır” der.

Basın özgürlüğünün anayasa ile güvence altına alınmasının sebebi ise bu hakkın çok temel bir özgürlük olması ve herhangi bir iktidar değişikliğiyle de değişemeyecek olmasıdır. Basın özgürlüğü, demokratik ülkelerin olmazsa olmazdır. Basının özgür olmadığı ülkelerde demokrasi de yoktur! Bir başka deyişle basın özgürlüğü ve demokrasi birbirine doğru orantılıdır. Yani bir ülkede basın ne kadar özgürse, o ülkede o kadar demokrasi var demektir!

Basın özgürlüğü açısından 180 ülke arasında 150’nci sırada yer almamız, Türkiye’deki basın özgürlüğünün durumunu ortaya koymak açısından önemli bir tespittir! Bu demektir ki demokraside de 180 ülke arasında 150’nci sıradayız! Anayasamızda basının özgür olduğu yer almış olsa bile, uygulamada maalesef siyasi sebeplerden ötürü sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Anayasamızın 28. maddesi “basın hürdür ve sansür edilemez” der. Devleti de bu özgürlüğü sağlamakla mükellef tutar. Basın özgürlüğü yalnızca anayasanın 26. ve 27. maddesinde belirtilen haller dolayısıyla sınırlandırılabilir. Bu maddelerde de devletin iç ve dış güvenliği, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü tehdit edebilecek basın ve yayın organlarının sansür edilerek ilgililerin cezalandırılabileceği söylenmektedir. Tabii, bu tanımlar, yorumlara tabidir. Hâkimin takdirine bırakılmıştır.

Hadi, diyelim ki gazetecinin verdiği bir haberinde veya yazdığı bir yazısında anayasanın 26 ve 27’inci maddelerine aykırı bir tutum sergilediği kanaati hasıl olmuş olsun. Peki, gazetecinin tutuksuz olarak yargılanması gerekmez mi! Nitekim açılan birçok davaların beraatla sonuçlandığı, gazetecinin tutuklu yargılanmaktan dolayı mağdur durumlara düştüğü ve cezaevinde haksız yere yattığı çok olmuştur!

Gazeteci ne teröristtir, ne vatan haini! Bir haber yapmış, bir yazı yazmışsa, amacı vatandaşları bilgilendirmek, devletine, milletine hizmet etmektir. Verdiği haberde, yazdığı yazıda yanılmış, bilmeyerek anayasanın 26 ve 27’inci maddelerine aykırı davranmış da olabilir. Yine de, mahkeme sonuçlanıncaya ve karar kesinleşinceye kadar tutuklanmaması gerekir. Cezaevinde yat, sonra beraat! Oh, ne ala basın hürriyeti! Yani, basın özgürlüğü bu mu! Unutulmasın ki, bu gibi yargılamaların tutuksuz yapılması esastır!

TAŞLAMALAR

BASIN HÜRSE ÜLKEDE

DEMOKRASİ VAR DEMEK

HÜR DEĞİLSE ARAMA

BOŞUNA ÇEKME KÜREK

DEMOKRASİ PARALEL

BASIN HÜRRİYETİYLE

DEMOKRASİ DE YOKTUR

BASIN HÜR DEĞİL İSE

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE

BİZ SINIFTA KALMIŞIZ

ÜÇÜNCÜ ÜLKELERDEN

BİLE ARKA KALMIŞIZ

TUTUKLU GAZETECİ

OLMAMALI ELBETTE

KESİN HÜKÜM VERMEDEN

MAHKEMELER YİNE DE

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER