Geçmiş dönemlerde adı üstünde olmasına rağmen vatandaşlar tarafından çok önemsenen, hatta bir şekilde hayata yön veren batıl inanışlarımız vardı.
Bunlara inanış derecesi kişiden kişiye değişmekle beraber hayatını bunlara göre dizayn edenler bile vardı.
Şükürler olsun bu inanış günümüzde oldukça zayıflamış durumda.
Ancak dilerseniz bu inanışlarımızdan özellikle çocuklara yönelik olan bir kaç tanesini hatırlayalım ve nasıl inanıyorduk diye de kendi kendimize gülelim.
Bunlardan ilki oturmaya gelip de bir türlü kalkmayı bilmeyen misafirlere yönelik olarak gerçekleştirilirdi.
Evin çocukları böyle durumlarda harekete geçer ve misafirlerin ayakkabılarına bir kaç tanesi dökerlerdi.
Misafirin bu yüzden kalkıp gittiğine inanılıyordu. Çoğu
zaman o kadar az miktarda tuz döküldüğü için misafir fark etmezdi. Ancak fark ettiği zaman kavgalara küslüklere neden oluyordu.
İkinci batıl inancımızda da yine başrol de çocuklar yer alıyordu. Yemek şeker veya benzeri bir gıda maddesini yiyen ya da oyuncaklarıyla oynayan bir çocuktan başka bir çocuk veya oyuncak istendiği zaman verilmediği takdirde paylaşım yapmayan çocuk bu gece uykuda arkadaşının yılanı gelip seni sokacak denilerek paylaşım yapması sağlanırdı.
Üçüncü batıl inanışta çocuklara yönelikti. Özellikle kıtlığın yaşandığı un ve ekmeğin bulunmadığı dönemlerden kalma bir inanış.
Tandırda pişirilen ekmeğin kenarlarında hafif yanıklar oluşurdu. Bu ekmeklerin zayi olmaması ve çocukların ekmeğe gereken değer ve saygıyı göstermeleri için ilginç bir yöntem uygulanırdı.
Çocuğa yanık ekmek yediği takdirde para bulacağı söylenir , çocuğun yanık ekmeği yemesinin ardından gizlice onun göreceği bir şekilde bir yere para bırakılırdı. Çocuğun yanık ekmek yemesi nedeniyle para bulduğuna inanması sağlanırdı.
Bir başka inanışta esneme ve geyirme anlarına ilişkindi. Özellikle başta çocuklar olmak üzere kişilerin esnemeleri esnasında çevredekiler “ dağlara , dağlara” diye söylerlerdi. Böylece esnemeden dolayı oluşan ağırlıktan kurtulmuş olunduğuna inanılırdı.
Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi Siirt’te baykuş sesi de uğursuz olarak kabul edilir ve öttüğü eve bir kötülük geleceğine inanılırdı.
Limon ya da limon tuzunun yenilmesi halinde kekeme hale gelineceğine inanılırdı.

Ayhan MERGEN