Miladi takvime göre 9 Temmuz 2022 Cumartesi günü bu yılın Kurban Bayramının birinci günüdür. (BAYRAM) kelimesi, kelimelerin en güzelidir. Bayram demek, sevinç günleri, neşe günleri demektir. Bizde bayramlar, (dini bayramlar) ve (milli bayramlar) olarak genelde iki kategoride mütalaa edilirler. Bunların yanında bir de mahalli bayramlar vardır. Dini bayramlarımız, Ramazan ve Kurban Bayramlarıdır. Bu bayramlar, mensubu olduğumuz İslam dininin bayramları olduklarından, bütün Müslümanlar tarafından kutlanırlar. Müslüman ülkeler yanında, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Müslümanlar da bulundukları ülkelerde kendi aralarında dini bayramlarını kutlarlar.
Resmi olarak kutladığımız milli bayramlarımız ise 23 Nisan (1920) Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs (1919) Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü 2016), 30 Ağustos (1922) Zafer Bayramı ve 29 Ekim (1923) Cumhuriyet Bayramlarıdır.
Evet, artık dini bayramlarımızdan Kurban Bayramına sayılı günler kaldı. Gücü yetenler tarafından kurbanlıklar pazarlanıyor, bıçaklar bilenecek, tatlılar sipariş edilecek. Maalesef bu yılın Kurban Bayramı günleri hafta sonu tatillerine denk gelmekte. Bayramın birinci günü Cumartesi, ikinci gün Pazar, geriye Pazartesi ve Salı günleri kalıyor. Yani, Bayram tatilden yararlanmak gayet kısıtlı. Yine de Bayramlarını akrabaları ile bir arada geçirmek isteyenler mutlaka olacaktır. Bunun için de daha şimdiden otobüslerde, uçaklarda yerlerini ayırtmış olanlar var. Kimileri lüks otellerde rezervasyon yaptırmışlar. Zengin ailelerin çocukları, kendilerine alınacak bayramlık elbiselerin, hediyelerin ve harçlıkların beklentisi içindeler! Öksüz ve yetim çocukların pek bir beklentisi yok. Ama yine de bayram için seviniyorlar. Olur ya bir hayırsever çıkar da gözyaşlarının silinmesine vesile olur! Gurbette olanlar, ailelerine kavuşmanın hayalindeler, amaç hasret gidermek! Şeker, çikolata, kolonya gibi klasik bayram siparişleri yapılacak. Sofular belki de kolonya yerine gül suyu almanın yoluna gidecekler! Velhasıl bayram hazırlıkları şimdiden özellikle çocukları sarmış bulunmakta.
Ama biliyoruz ki, bu yıl idrak edeceğimiz Kurban Bayramı da, 2016’dan bu yana yaşanan bayramlar gibi Türkiye’de en az yüzbinlerce aile için sözün tam anlamıyla HÜZÜN BAYRAMI olacaktır! Sebep belli, FETÖCÜ damgasıyla işlerine son verilmiş olanlar nasıl bayram yapsınlar ki!!!
“Gözleri çıksın. Neden FETÖCÜ oldular. Neden vatana ihanet ettiler!” gibi klasik cümleler kurulabilir! Peki işlerine son verilen bu kamu görevlilerinin FETÖCÜ oldukları mahkeme kararıyla saptanmış mı! Bunların aralarında iftiralara kurban gitmiş olanlar yok mu! (Masumiyet karinesi) denilen bir kural vardır. Kişi, suçlu olduğu ispat edilene kadar suçsuzdur. Kamu davasının gayesi, sanığın suçlu olduğunu ispat etmektir!
Masumiyet karinesi evrensel bir yargı doktrini olup; İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde yer almaktadır. Buna bağlı olarak bu bildiriye taraf olan ülkeler, yasalarında bu doktrine yer vermek durumundadırlar.
Masumiyet karinesinin kökleri Eski Roma’ya kadar uzanmaktadır. Ancak bu kavram gerçek değerini, 18. yüzyıl Avrupa’sında bulmuştur. Bu yüzyıla kadar Avrupa’da, özellikle düşünce suçlarının cezalandırılmasında kanıtların ikrar yoluyla elde edilmesi ve yargılama öncesinde işkence yapılmasına duyulan tepki; bu kavramın oluşmasının düşünsel temelini oluşturmuştur.
Evet, geçen Kurban Bayramı gibi bu Kurban Bayramı da Türkiye’de en binlerce Müslüman aile için sözün tam anlamıyla HÜZÜN BAYRAMI olacaktır. Bu KHK’lılar yanında:
*Milyonlarca işsiz,
*İş sahibi göründükleri halde kazançlarıyla geçinemeyen milyonlarca asgari ücretli, emekli, memur, esnaf, işçi,
*Adaletin göğe çekildiğinde hemfikir olan bu ülkenin nüfusunun yüzde sekseni,
*Cezaevlerini tıklım-tıklım dolduran ve suçlarının ne olduğunu dahi bilmeyen binlerce tutuklu,
*KPSS’den yüksek puan aldıkları halde, devletin kadrolarına atanabilmek umuduyla girdikleri sınavlarda mülakatlarla(!) elenen onbinlerce genç,
*Çocuklarına bayramlık alamayan, harçlık veremeyen, bayram için evlerine et, tatlı, şeker alamayacak olan milyonlarca vatandaş,
*İnsanca yaşamak koşullarından mahrum bırakılmış tedavilerini yapamayan hastalar, engelliler, evsizler, barksızlar,
*Sıcak bir yuvada olmaları gerekirken, sokaklara terkedilmiş her tehlikeye açık çocuklar,
*İşsiz oldukları için evlenemeyen gençler,
*Mali sıkıntılar yüzünden boşanan çiftler,
*Bütün bunlar yemiyormuş gibi, bu yılın Kurban Bayramının bir özelliği daha var. KORONAVİRÜS PANDEMİSİ!
Bu pandemi yüzünden sevdiklerimizle ne sarılıp kucaklaşabilecek, ne de tokalaşabileceğiz. Hatta bayram ziyaretlerine bile gitmenin tehlikeli olacağından ve koronavirüsün yayılmasını hızlandıracağından ciddi bir şekilde endişe edilmektedir.
Bu durumda (BAYRAM GELMİŞ NEYİME) türküsünü çığırmayalım da ne yapalım!!!