Miladi takvimde değişken olmakla birlikte BERAAT KANDİLİ Arabi aylardan Şaban-ı Şerif ayının ondördüncü gününü onbeşinci gününe bağlayan gecedir. Beraat Kandili gecesinde, o sene içinde olacak işler, ameller, doğumlar, ölümler, yükselmeler, alçalmalar, kısacası olacak bütün işler Levh-i mahfuza yazılır. Tabiri caizse BERAAT KANDİLİ bir nevi MALİ YILBAŞI’DIR.
Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) bu gece çok ibadet eder, duada bulunurlardı. Beraat Gecesiyle ilgili olarak şöyle buyurmuşlardır:
“Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde (on beşinci günü) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ o andan fecir oluncaya kadar: Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir belâ ile) müptelâ olan yok mu, ona kurtuluş vereyim. Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu? buyurur.”
Evet, zaman içinde zamanlar, mekân içinde mekânlar vardır ki, diğer zamanlara ve mekânlara göre farklıdırlar. Bunun böyle olması, aslında, insanların kendilerini yenilemelerine fırsat olması açısından önemlidir.
Bu, sadece dini açıdan öyle değildir. Birçok açılardan da yenilenmenin en önemli metotlarından biridir. Milli Bayramlar sayesinde, milliyetçilik şuurunun tazelenmesi gibi, dinimizdeki mübarek gün ve gecelerde de, dini şuurumuz tazelenir, yeni bir ivme kazanır.
Dini inanışımıza göre, her gün içinde duaların kabul olunduğu bir saat vardır. Ama o saatin hangi saat olduğu belli değildir. Bundan amaç, her zaman için dua ederek insanın kendisini tazelemesidir. Günler içinde Cuma günü mübarek kabul edilir. Aylar içinde, Ramazan ayının özel bir yeri vardır. Haram aylar, yine önemli zaman dilimleridir. Recep ayı için (ŞAHRULLAH), Şaban ayı için (ŞAHR-I NEBİ) denilir.
Mübarek gecelerin en önemlisi KADİR GECESİDİR. KUR’AN-I KERİM’DE, bu geceden açık bir ifadeyle bahsedilmekte ve “BİN AYDAN HAYIRLI” olduğu vurgulanmaktadır.
Beraat, Mi’raç, Mevlit, Regaip geceleri Dinimizin mübarek kabul ettiği geceler cümlesindendir. Zaman içinde bir dilim zamanın, diğer zamanlara tafdil edilmesi, belirttiğimiz gibi, insanlara kendilerini yenilemeleri açısından bir fırsat sunmak amacına yöneliktir.
Zaman içinde bazı zamanların efdal olması yanında, mekân içinde de mekânlar vardır ki, diğer mekânlara göre efdaldırlar. Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere, Kudüs-ü Şerif mübarek beldelerdir. Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED’İN (O’na al ve ashabına salat ve selâm olsun) mübarek bedenlerinin metfun olduğu RAVDANIN, manevi açıdan, KÂBE’DEN bile büyük olduğuna inanılır. Büyük zatlara ait türbeler varsa da, bunlar hakkında hiçbir kavil yoktur. Ama gönlümüze ayna olabiliyorlarsa, elbette ki, onları da ziyaret etmekte yarar vardır.
Evet, zaman içinde bazı zamanların, mekân içinde bazı mekânların EFDAL OLMALARI insanlara, kendilerini yenilemelerine fırsat açısından çok önemlidir. Günlerin en önemlisi ise KURBAN BAYRAMININ AREFE GÜNÜ’DÜR. Mübarek günlerin, gecelerin, mekânların kıymetlerini bilmek ve hürmet etmek, insanların kendilerini yenilemeleri için büyük fırsattırlar, unutmayalım!
Bir de HARAM AYLAR vardır. Haram aylar, hürmete lâyık aylar demektir. Bu aylar, Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarıdır. Bu aylarda savaş yapmak yasak olduğu için bu adı almıştır.
Câhiliye devrinde Araplar arasında iç savaşlar eksik olmazdı. Yalnız haram aylarda savaş yapılmazdı. Bu aylarda panayırlar kurulur, şiir yarışmaları yapılır; Yahudiler, Hıristiyanlar ve puta tapıcılar dinlerini yayarlardı.
Bu anlayış ve bakış açısı içinde okuyucularımın, hemşerilerimin, Müslüman Milletimizin ve âlem-i İslam’ın BERAAT KANDİLLERİNİ TEBRİK EDERKEN, ÖZELLİKLE BİR SOYKIRIMLA KARŞI KARŞI KARŞIYA OLAN FİLİSTİNLİ VE GAZZELİ KARDEŞLERİMİZİN KURTULUŞLARI YANINDA MÜBAREK GECENİN BARIŞ, KARDEŞLİK, BOLLUK VE BEREKET VESİLESİ OLMASINI CENAB-I ALLAH’TAN DİLİYORUZ.