İstanbul Çağlayan Adliyesinde Cumhuriyet savcısı olarak görev yaparken Şehit edilerek ebediyete intikal edişinin yıldönümünde hemşerimiz Mehmet Selim Kiraz’ın ailesini anımsatalım istedik.
Kiraz ailesi, İlimizdeki ve Bölgemizdeki birçok aileler gibi, kan davası yüzünden yıllar önce Siirt’ten göç etmek mecburiyetinde kalmışlardı. Ailenin 6 kızı ve tek bir erkek çocukları vardı. Ailesi, kan davası sebebiyle kaçmıştı amma, adalet düşmanlarını hesaba katmamıştı! Adalete kurşun sıkılacağını düşünmedikleri için de, çocuklarını hukukçu olarak yetiştirmişlerdi.
Mehmet Selim Kiraz, bir yandan çalışarak ailesinin geçimine katkı sağlarken, diğer taraftan başarılı bir öğrenci olarak İstanbul Hukuk Fakültesini kazanmış, eğitimini tamamlayabilmiş, idealist, namuslu, çalışkan bir Siirtliydi. Kiraz ailesi, Eruh’a bağlı Kayaboğaz (ĞIYERT) köyünden göç etmişti. Bu köy, bir zamanlar Siirt’in eşkıyalarıyla ünlenmiş köylerindendi. Aslında her eşkıyalığın altında yatan acı bir hayat hikâyesi vardır. Yani, insanlar durup dururken dağa çıkmıyorlardı. Bunda, feodal yapının, ağaların zulümlerinin etkisi büyüktür!
Kiraz ailesi, kan davasından kaçtı ama kaderinden kaçamadı. Bazı kaçışların sonları iyi olmaktadır. Büyük denizin balığının büyük olması gibi, büyük şehirlerde hayat mücadelesi vererek, çok önemli mevkilere, makamlara gelenler, servet, saman sahibi olanlar, iş adamı olarak ünlenenler var. Kiraz ailesi, kan davası yüzünden köylerinden kaçmak mecburiyetinde kalmasalardı, belki de büyük çabaları sonucu Cumhuriyet Savcısı olmak imkânı bulan çocukları Mehmet Selim de köyde koyunları otlatan bir çoban olarak yaşamını sürdürecekti.
Unvanı, (Cumhuriyet Savcısı) olan bir çocuk sahibi olmaları, Kiraz ailesini de mutlaka gururlandırmıştı. Ancak bu sevinçleri kursaklarında kurudu. Çünkü sadece görevini yapıyor olmasından dolayı, tek erkek çocukları olan sevgili evlatları Mehmet Selim Kiraz odasına giren DHKP-C’li iki terörist tarafından şehit edilmişti. Ailesi de bu acı sona bakarak (keşke köyümüzde kalsaymışız, keşke çocuğumuz bir Cumhuriyet Savcısı olacağına, köyde çoban olarak büyüseydi de, yaşama devam etseydi) demektedirler.
Kan davasından kaçmak, Kiraz ailesinin tek erkek çocuğu Mehmet Selim’i erken bir yaşta öldürülmekten (şehit edilmekten) kurtarmaya yetmemişti. Kader ağlarını örmüştü! Mehmet Selim Kiraz’ın Şehit edilmesi, kan davalılarının elinden olmadı amma, DEVLETLE KANDAVALI olanların elinden oldu. Çalıştığı İstanbul Adliyesi’nde teröristlerce rehin alınarak şehit edildi. Daha 46 yaşında hayatının baharında bir Cumhuriyet Savcı olarak hayata veda etti. Geride aynı adliyede hâkim olan eşini ve 2 küçük çocuğunu bıraktı, şehadet şerbetini içerek kanatlandı ve cennete uçtu!
Siirt’in Kayaboğaz (ĞIYERT) köyünden, İstanbul Adliye Sarayına uzanan bir yaşam öyküsü. Bu öykünün başı çok güzel amma, sonu oldukça acı! Terzilik yaparak, aile bütçesine katkı sağlayan bir hukuk fakültesi öğrencisi. 14 yıl cumhuriyet savcı olarak görev yapan parlak kariyere sahip, övünülecek, alnından öpülecek bir ADALET DAĞITICI!
Keşke, Kiraz ailesinin bir kan davası olmasaydı da Siirt’ten göç etmek zorunda kalmasaydı, Mehmet Selim Kiraz da çoban olarak Ğıyert köyünde yaşamını sürdürse ve 100 yaşına kadar hayatta kalsaydı. Varsın, öldüğü zaman cenaze törenine Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar ve devlet erkânı katılmasaydı, cenaze namazını İstanbul Müftüsü değil, köy imamı kıldırsaydı!
(KEŞKE) denilmekle hiçbir şey olduğu yok. Kader, ağlarını örüyor. Vakti, saati gelen, fani dünyadan göç ediyor. Şehitlik, her insana nasip olmaz yüce bir mertebedir. Mehmet Selim Kiraz’ın ölümünde tek tesellimiz ŞEHİTLİK gibi ulvi bir makamı ihraz etmesindedir. Yoksa cenaze törenine Cumhurbaşkanı, Başbakan, devlet erkânı katılmış, Çağlayan Adliyesine (Mehmet Selim Kiraz Adliye Sarayı) adı verilmiş, bunlar, içi boş işler!
Maalesef, her gün ŞEHİT HABERLERİNİN YANKILANDIĞI ÜLKEMİZDE, AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN ÇETELESİNİ TUTAMAZ OLDUK. Aileleri dışında bizler aziz şehitlerimizin adlarını bile unutuyoruz. Gerçek olan şu ki Mehmet Selim Kiraz’ı anımsamamız, Siirtli olması dolayısıyladır. Hemşerimiz olmasaydı, binlerce şehidimiz gibi onun da adını unutmuş olacaktık.
Şehit edilişinin yıldönümünde bir kere daha andığımız Mehmet Selim Kiraz’ın ruhu şad, mekânı cennet olsun.
YORUMLAR