Kültürüne sahip çıkmama konusunda herhalde ilimizle rekabet edebilecek kimse yoktur sanırım. Sahip çıkmak bir yana adeta unutmaya ve unutturmaya çalışıyoruz. Elin oğlu kültür namına adeta tırnaklarıyla kazıyarak bir şeyler oluşturmaya çalışırken biz binlerce yıllık doğal kültürümüzü bir anda siliveriyoruz.
Bu gelenek ve göreneklerimizde de böyle, mutfak kültürümüzde de böyle. Onlarca yemeğimizi tarihin sayfalarına gömdük. Bir çoğunun yapımını hatırlamadığımız ve yapmadığımız gibi artık adlarını bile unutacak duruma geldik. Bunlardan bir tanesi de nohutlu ekmek. Bildiğimiz nohut katkı maddesi olarak yapılan tadına doyum olmayan ekmek.
Bugün artık tadamadığımız o leziz ve yumuşak ekmeğin yapımına gelince. Bir gece önceden bir avuç kadar nohut kırılarak, topraktan bir kaba veya bir şişeye konulur ve üzerine yeteri kadar su bırakılırdı. Belirli bir süre bırakılan nohutların üzerindeki su bol köpüklü bir hale gelir ve bir kevgir aracılığıyla nohutlar ayrılır, kalan suyun üzerine ise yeteri kadar un dökülerek yoğrulur, böylelikle de ekmeğin mayası oluşturulurdu.
Daha sonra bu maya ile hamur yoğrulur ve yoğrulan bu hamurdan pişirilen ekmek, pamuk gibi yumuşak ve eşsiz bir tada sahip olurdu. Bunun yanı sıra kokusu da metrelerce uzaktan bile hissedilirdi. Bu ekmeğin yapımı biraz zordu ve özen gösterilmesi gerekiyordu. Örneğin kavunun kokusu bu ekmeğin hamurunun bozulmasına neden oluyordu. Ya da başka bir parça hamur karıştı mı hamur hemen bozulurdu.
Sanırım fırıncılar bu nedenle ekmeğin üretiminden vazgeçtiler. 35-40 yıl öncesine kadar bu ekmeği bulmak mümkündü. Ama zorluk derecesi ne olursa olsun, bir kültürel öğe, bir çeşit olarak bu ekmeği tekrar üretmek gerekiyor. Karadenizliler başta mısır ekmeği olmak üzere çeşitli ekmeklerinin üretimini Türkiye genelinde sağlarlarken, bizler kendi ilimizde bize has ekmeği üretemiyoruz. Başka yöreler keten tohumlu ekmekten bilmem ne ekmeğine kadar kendi ürünlerinin tanıtımını gerçekleştirirken, bizler kendi ekmeğimizi kendi yiyeceklerimizi unutmaya çalışıyoruz.
İşte, insana bu dokunuyor. Siirt’te bile birçok market ve fırın keten tohumlu, tahinli ve mısır ekmeği üretirken, nohutlu ekmeği hatırlamıyorlar bile. İnşallah bu yazı bir vesile olur ve bu ekmeği üretecek yiğit bir fırıncı veya ekmek üretimini kendisi yapan bir market çıkar. Yeni nesillerde bu güzel ekmeği tatma imkanına kavuşurlar.