Son yıllarda eşeklerin sayısında düşüş var. Bu yüzden eşekler kıymete bindi. Modern vasıtaların bulunmadığı veya çok az olduğu yıllarda eşekler binek olarak ve yük taşımak işinde kullanılırlardı. Bu bakımdan, bugün her zenginin evin önünde nasıl bir taksi varsa, geçmiş yıllarda her evin ağırında bir eşek vardı. Bu bakımdan, eşekler kıymetliydi. Öyle anlatılır ki, eşeklerin en kıymetlileri BOZ EŞEKLERDİ. Yük taşıma kabiliyetleri açısından, diğer eşeklere fark atarlardı. Hani, bugünün Mercedesleri gibi kıymetliydiler. Bakımları yapılır, arpalıkları eksik edilmezdi.
Eşeklere, artık binek olarak ve yük için ihtiyaç duyulmayınca, kıymetleri düşmüş, bu bakımdan, satmak için eşek beslemek işiyle uğraşanların sayıları giderek azalmıştı. Ancak, özellikle Çin’in gıdadan tıbba, cilt bakımından tarıma kadar farklı alanlarda eşek ve eşek ürünlerine ihtiyaç duymasının eşek fiyatlarının artmasına yol açtığı söyleniyor. Bazı Afrika ülkelerinin eşek ihracatını durdurması nedeniyle eşek fiyatlarının 3 ila 4 kat arttığına dikkatler çekiliyor. Çin’in Afrika ülkelerinden eşek ithal etmesinin en önemli nedeni eşek derisinden elde edilen, “ejiao” adı verilen jelatin içeren ürünlere artan talep.
Çin’de özellikle tıp alanında çok amaçlı kullanılan “ejiao ürünlerine” gençlik iksiri olarak bakılıyor ve istatistiklere göre bu ürünler için her yıl Çin’de 4 milyon eşek kesiliyor.
Evet, eşekler kıymete bindi. Bizde eşek çok. Ama bizde çok olan eşek türü genelde iki ayaklı olanlar. Bunlar da pek işe yaramıyor. Ne üz erlerine binilir, ne de yük yükletilebilir. Gerçek eşekler mazlum yaratıklardır. Yük vurursun, binersin. Köy yerinde suyunu taşıttırırsın. Eşek sütünün, kansere ilaç olduğu bile söylenir.
Keşke, dört ayaklı eşekler yerine iki ayaklı eşekleri ihraç mümkün olsaydı. Emin olun ki, ülke olarak çok zengin olurduk.
ANEKDOT
Öyle anlatılır ki, adaletiyle ün bulan ve bunun için adının başına “ADİL” kelimesi getirilerek “ADİL-İ NUŞİRVAN” olarak ünlenen bir Kral, teb’ası dertlerini, şikâyetlerini bizzat kendisine sunabilsinler, buna hiç kimse mani olamazsın diye, sarayının, yattığı odasının penceresinden bir ip sarkıtmış. İp aşağıdan çekilince, odanın içinde bağlı olduğu için çan çalmakta ve Kral da, çanı çalan şahsın huzuruna getirilmesini isteyerek dertlerini, şikâyetlerini dinlemekteymiş. Tabii, sadece dinlemekle kalmayıp, en adilane bir şekilde karar vererek, gereğinin yerine getirilmesini sağlıyormuş.
Bir gün, Padişahın odasındaki çan çalmış. Kral, şikâyetçinin huzuruna getirilmesini istemiş. Saray adamları ipin bulunduğu yere bakmışlar, kimseyi görememişler. Durumu Krala arzetmişler, Kral:
-Ben, çanın çaldığını duydum. Size mi inanacağım, kendi kulaklarıma mı. Çabuk, araştırıp bulun ve çanın ipini çeken her kimse huzuruma getirin! demiş.
Kralın adamları, etrafı arayıp taramışlar, çanın çaldığı saatlerde oralardan bir eşeğin geçtiğini ve geçerken ayağının ipe takılarak çanın çalınmasına yol açtığını anlamışlar. Krala durumu arz etmişler.
Kral:
-İyi ya, o zaman eşeği getirin! Bakalım, şikâyeti neymiş? diyerek, çanın çalınmasına yol açan eşeğin huzuruna getirilmesini istemiş. Eşeği, Kralın huzuruna çıkarmışlar. Eşek yaşlı, hasta ve oldukça bakımsız bir haldeymiş.
Kral:
-İşte şikâyetçi bu! Derhal eşeğin sahibini bulun, huzuruma getirin! diye emir vermiş.
Eşeğin sahibi bulunarak huzura çıkarılmış. Kral, öncelikle eşeğin kendisine ait olup, olmadığını sormuş. Huzura çıkarılan adam eşeğin kendisine ait olduğunu, kabullenince de:
-Neden sokağa saldın? diye sormuş.
Adam cevap vermiş:
-Artık yaşlandı, yük taşıyamıyor. Ben de, başının çaresine baksın diye saldım! diyecek olmuş.
Kral kızgın bir ses tonuyla konuşarak emir vermiş:
-Demek sana yıllarca hizmet eden, suyunu, odununu taşıyan, binek olarak kullandığın eşeği, işe yaramaz hale geldi diye başıboş salıp bıraktın öyle mi! Şimdi, bu eşeği alıp götüreceksin, bakımını eskiden olduğu gibi, hatta, daha iyi bir şekilde yapacaksın. Hayvan iyileşecek ve tekrar getirip bana göstereceksin! demiş.
Eşeğin sahibi, haliyle kralın emrini yerine getirmiş.
Diyeceğimiz şu ki, bir eşek bile adalet arayarak hakkına sahip çıkarken, haklarını aramayanlar eşek kadar da mı olamıyorlar!
YORUMLAR