BÜYÜK KUDÜS MİTİNGİ VE İTTİFAKLAR!

24 Haziran genel seçimlerinde gerçekleşen ittifakların ufak-tefek değişikliklerle devam ettiği, Saadet Partisi tarafından İstanbul’da düzenlenen (BÜYÜK KUDÜS MİTİNGİ) ile ortaya çıktı. Mitinge katılan siyasi parti liderleri ve temsilcilerinin tümüne yakını MİLLET İTTİFAKINI teşkil eden siyasi partilerdendi. Saadet Partisinin düzenlediği etkinliğe başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere, İYİ parti, Demokrat Parti gibi siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra bu defa Hudapar temsilcisi de katılmıştı. Oysa Hudapar 24 Haziran genel seçimleriyle, İstanbul Büyükşehir için yapılan tekrar seçiminde Cumhur ittifakının yanında yer almıştı. Gerçi, Millet ittifakını dışarıdan destekleyen HDP’den katılan olmamıştı ama bu partinin, siyasi görüş farklılığı açısından mitinge katılmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi, Hüdapar da özellikle Müslüman ağırlıklı Kürt oylara yönelik bir siyasi parti konumundadır.

Evet, Büyük Kudüs Mitingi MİLLET İTTİFAKI ile CUMHUR İTTİFAKI arasında bir tercih mitingi gibi oldu. Millet ittifakına bağlı siyasi partiler mitinge katılırlarken, cumhur ittifakına bağlı siyasi partilerden katılan olmadı. Oysa Kudüs ve Mescid-i Aksa denilince, özellikle AKP’liler mangalda kül bırakmazlardı. Ne var ki, mitingi düzenleyen Saadet Partisi olunca, Kudüs konusundaki hassasiyetleri yok oldu.

Saadet Partisinin düzenlediği Büyük Kudüs Mitingi, MİLLET İTTİFAKININ güçlendiğinin bir tezahürü olurken, Cumhur ittifakının kan kaybına uğradığının delili gibiydi. Çünkü 24 Haziran seçimlerinde Cumhur ittifakından yana tavır alan Hüdapar, mitinge katılmakla millet ittifakına göz kırpış oldu. Saadet Partisinin düzenlediği mitingin, Kudüs konusunda Türk milletinin kararlılığını belirlemek yanında, millet ittifakının güçlendiğinin işareti olması açısından önemliydi. AKP, MHP ve BBP’nin temsilcileri mitinge katılsalardı, böyle bir tablonun ortaya çıkması mümkün olmayacaktı. Çünkü o zaman mitingin milli birlik dayanışması içinde gerçekleştiği hükmüne varılacaktı. Yani, Cumhur ittifakı Kudüs Mitingine katılmamakla, baltayı kendi ayağına vururken, Kudüs konusundaki söylemlerinin de lafta kaldığının ispatı gibi oldu.