“Çirkin alışkanlıklar, her zaman olmuştur ve var olmaya devam edecektir” görüşünün yabana atılacak bir görüş olmadığının altını çizerken, asgari düzeyde kalmaların sağlamak için caydırıcı cezalara ihtiyaç olduğunu vurgulamak isterim.
Bazı durumlarda işletildiği söylenen “rüşvet” çirkinliği, rüşveti alan ve verenlerin uzlaştığı bir yöntem olması nedeniyle; “rüşvetin belgesi olmaz” sözüyle geçiştiriliyor. Rüşveti ispat edecek ciddi belgeler sunulmaz ise, rüşvet iddiaları çirkinliğini kanıtlamak hiç de kolay değildir. Bir insan, bilmeyerek hatalı davranması sonucu sebebiyet verdiği çirkinliğin farkına varınca tekrardan aynı hataya düşmemek için duyarlı davranır. Söylemek istediğim; hata ile icra edilmiş çirkinlikle bilinçli şekilde ifa edilen çirkinlikler arasında fark olduğudur. Hatadan vazgeçilebilir ama alışkanlık bambaşka bir şeydir ve kimi zaman yaygın yolsuzluk iddialarını dinlerken, “alışmış kudurmuştan beterdir” sözünü anımsıyorum. Yolsuzluğun tutsağı olanlar, bedel ödemedikleri sürece tutsaklığı üzerlerinden atamadıkları için her fırsat bulduklarında melanetlerini sürdürmeyi hedeflerler ve yolsuzluklarının tüm topluma zarar verdiği gerçeği dikkate alındığında yolsuzluk için en ağır cezai müeyyideye ihtiyaç olduğuna hükmetmemek imkânsızdır sanırım.
“Devletin malı deniz, yemeyen domuz” deyimi, boşuna söylenmiş değildir. Böyle bir zihniyeti taşıyanlar olduğuna dikkat çeken bu sözü göz önünde bulundurarak, çirkin alışkanlıklar cümlesinden en kötüsünü teşkil eden alışkanlık zihniyetinin mensupları için çok ağır cezai müeyyidelere ihtiyaç bulunduğunun tartışılmaz olduğu anlaşılmış olacaktır.
Yolsuzluklar konusunda caydırıcı önlem alınmadığı taktirde yaygınlaşacaklarından ülke ekonomisine de tahminlerin çok üstünde büyük zarar verirler. Bu bakımdan, “Devletin malı deniz, yemeyen domuz…” zihniyetini taşıyanların yapacakları yolsuzlukları “vatana ihanet” kapsamında cezalandırmak çok isabetli olacaktır diyerek halkımızın da duygularına tercüman oluyorum.
YORUMLAR