Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN deyimiyle (Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir) bunu elbette yürekten benimsiyoruz. Ancak ve maalesef adı cumhuriyet olan bu rejim giderek zayıflatılmakta, dolayısıyla kimsesizlerin kimsesi olmak itibarını yitirmektedir.
Cumhuriyet, ATATÜRK döneminde elbette kimsesizlerin kimsesiydi. Ancak, O’nun ilke ve inkılâplarında saptıkça, kimsesizlerin kimsesi olmak özelliğini yitirdi. Tarikatlar, aşiretler, ağalar yine hükümferma olmaya başladı. Kimsesizler yine kimseleştirildi. Bir rejimin adının cumhuriyet olması önemli değildir. Cumhuriyet rejiminde olsak bile yöneticilerin tutum ve zihniyetleri önemlidir. Tarikatlara, aşiretlere, ağalara öncelik tanıyan zihniyetler, cumhuriyet zihniyeti olamaz. Bütün vatandaşlara aynı gözle bakılmadıkça, insanlar arasında ayırım yapılmadıkça, cumhuriyet kelimesinin anlamı da manasını kaybeder.
(Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi) diyoruz ama tatbikatta bunu göremiyoruz. Makamlar liyakat ehline değil, kimsesi olanlara veriliyor. Sınavlarda, kimsesi olanlar kayrılıyor. Kimsesizler, hor ve hakir görülüyor. Cumhuriyetin, gerçek anlamda (KİMSESİZLERİN KİMSESİ) olması için demokrasiyle, adaletle, taçlandırılması gerek.
Evet, Mustafa Kemal ATATÜRK Cumhuriyet rejimini kimsesizlerin kimsesi olsun diye kurmuştu. Şimdi Cumhuriyet rejiminin bu özelliğini görebiliyor musunuz.
Yeniden kimsesizlerin kimsesi olmak özelliğine kavuşması dileklerimizle aziz milletimizin cumhuriyet bayramlarının 100. yıl dönümünü bir kere daha yürekten kutluyoruz.