Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Yusuf Salih ARITÜRK
Yusuf Salih ARITÜRK

DEĞER KAYBI!

Devalüasyon, bir ülkenin resmi para biriminin diğer ülke para birimleri karşısında değerinin azaltılmasıdır ve devlet tarafından, ülke ekonomisine yapılan dışarıdan bir müdahale olup, vatandaşlarımız devalüasyon lafını ilk olarak 7 Eylül 1946 yılında tanımıştı.

O yıl, büyük bir hayranlıkla ABD’nin boyunduruğu altına girmeye başladığımız yıl olup, ABD ile ekonomik ve siyasi işbirliği anlaşmaları başlatılıyordu.

7 Eylül 1946 tarihinde liramızın değeri bir dolar karşısında 1.25 kuruş iken, 2.80 kuruş oldu. Çok sevdikleri özgürlükler ve adaletler ülkesi ABD, benimle işbirliği yapacaksan, önce senin tüm varlıklarınla benim karşımda %100 değersizleşmeyi kabul etmen gerekir demişti.

Ve öyle oldu.. %100’den fazla devalüasyon yaşandı, çünkü ABD öyle istemişti. Liramızın değeri bir gecede yarı yarıya azaldı.

Üstelik bu kararın mimarı olan dönemin Maliye Bakanı Halit Nazmi Keşmir, bu operasyon bizim fiyatları yükseltmez, çok da endişelenmeyin diye zırvalamış ve yıllarca Dolar, Türk lirasının üç katı değerinde ilerlemiş.

Adnan Menderes döneminde yine aynı yoldan devam edilerek, ABD’ye verilen çok yönlü tavizler daha da arttırılmış ve hatta ABD için Kore’de ölmüşüz. Bu tavizlerden aldığı güçle ABD doğal olarak tüm ekonomik, siyasi, dini ve kültürel yaşantımızı tam anlamıyla yönetmeye başlamıştır.

Uçak fabrikamızı, uçak motoru fabrikamızı ve köy enstitülerimizi bu talimatlarla kapattık. Diğer fabrikalarımızı bu mantıkla bilerek zarar ettirmeye ve tümüyle satmak için zemin hazırlamaya başladık. Devletin gelirini azaltmak ve borcunu çoğaltmak için, ABD’nin tüm kurumlarından gelen emirlere harfiyen uyduk ve buna karşı çıkmak, halkımıza doğrudan komünistlik diye empoze edildi.

Oysa, vatanını seven herkesin buna kesin olarak karşı çıkması gerekirdi. 1970’li yıllarda da devalüasyonlar çok sık olmasa da devam etti ve ardından 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarından sonra, Turgut Özal Türk lirasının değerini öylesine düşürdü ki, Cumhuriyet hükümetlerinin toplamının 56 yılda bastığı parayı 56 günde bastı. Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit hükümetlerinde de devalüasyonlar devam etti. Son AKP iktidarının ilk yıllarında liranın sonundaki sıfırlar atıldı ve lira dolara eşitlenmiş gibi gözüktü. Buna rağmen, gizli ve sürekli devalüasyonlarla, 15 senede liramız tam 5 kat değer kaybetti. Hem yeraltı, yerüstü tüm gelir kaynaklarımız satıldı hem de ödenmesi mümkün olmayan borçlar yapıldı.

Devalüasyon demek, dünyanın en büyük soyguncularının, diğer toplumların tüm gelirlerine zorla el koyma ve borçlarını masa başında çoğaltma olayıdır.

Sizin anlayacağınız sade bir dille yazacak olursak, dünya ülkelerinin bu sistemli soygundan kurtulabilmesi için tam bir işbirliği içerisinde olmaları gerekir ve yöneticilerini buna mecbur edecek olan da halkın bizzat kendisidir.

Ülkenin biriken sorunlarının sebeplerini ve dönemlerini konuşurken, insanlarımız, yok bizim partimiz öyle şey yapmamıştır, tamamı diğer partinin suçudur demeye devam ettikçe, iyiye doğru ilerleme kaydedilmesi asla mümkün olmayacak!..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER