Deprem ülkemizin en acı ve ciddi gerçeklerinden biridir. Kabul etsek de etmesek de ülkemizin yüzde 90 a yakın bölümü değişik derecede deprem riski ile karşı karşıyadır.
Peki biz ne yapıyoruz?
Burnumuzun dikine gidiyor, bilimsel verilere ve açık gerçeğe inat hareket ediyoruz.
Bataklıklara, dere yataklarına bir füze gibi gökyüzüne doğru yükselen çok katlı binalar dikiyoruz.
Birde yaptığımız binaların tamamına yakınını teknik standartlara aykırı bir şekilde başta demir ve çimento olmak üzere bütün malzemelerden çalarak yapıyoruz.
Binanın statiğine, demir çimentosuna bakmayız, ama boyaya takılır dururuz.
Ondan sonra da felaket arzı endam eyleyince elimiz böğrümüz de, iki gözümüz iki çeşme ağlar dururuz.
Oysa başta AFAD olmak bilim insanlarının yaptığı uyarıları dikkate alsak, yaşamakta olduğumuz üzüntülerin çoğunu yaşamamış oluruz.
AFAD Siirt il Müdürlüğü her fırsatta gerçekleştirdiği deprem tatbikatları ve düzenlediği diğer etkinliklerle bu konuda toplumda bir farkındalık, bir bilinç oluşturmaya çalışıyor.
Ancak bizim meşhur vurdumduymazlığımız ve bana bir şey olmaz anlayışımız bu konuda yeteri kadar yol almamızı engelliyor.
Özetle istesek de istemesek de bu deprem gerçeğini değiştirmez. O zaman yapılacak tek şey aklımızı başımıza koymak, başta AFAD olmak ilgili kurumlarla, bilim insanlarının uyarılarına uygun bir yaşam tarzını benimsememiz gerekiyor.
Seçim bizim. Ya böyle devam eder ve Allah korusun her an büyük felaketlerle karşı karşıya kalırız ya da önlemimizi alır ve depremleri Japonya gibi daha rahat bir şekilde atlatırız.
Bu arada gerçekleştirdikleri başarılı ve öz verili çalışmaları nedeniyle AFAD il müdürü Cahit Akkoyun ve ekibini kutluyorum.
