Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cüneyt ARITÜRK
Cüneyt ARITÜRK

“Devletin Dini, Adalettir!”

Yapılan anketlerde Türkiye’de adalete güvenin yüzde yirmiler dolayına indiği söyleniyor. Bu düşünceden hareketle adalet konusunda bir yorum yapmak içimden geldi. Adalet derken, her nedense aklımıza hep mahkemelerde süregelen davalar canlanır. Sanki adalet sadece mahkemelerde görülen davalarla ilgili bir kavram gibi algılanır. Oysa mahkemelerde süregelen davalar adalet mekanizmasının çok küçük bir cüzüdür. Adaletin çeşitli dallarını örneklendireyim. Mahkemelerde süregelen davaların seyri, görülen davalarla ilgili davacıları ve davalıları ilgilendiren durumlardır. Oysa gerçek adalet kavramı Türkiye Cumhuriyeti için düşünüldüğünde 85 milyonu ilgilendirir. (ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR, DEVLETİN DİNİ ADALETTİR) denilmesinin sebebi de budur.

Şimdi, Türkiye’de gerçek bir adaletin olup  olmadığını tespit için bir takım sorular soralım ve bu soruların cevaplarını zihinlerimizde cevaplandırarak kararımızı buna göre verelim:

*Türkiye’de vergi adaleti var mıdır. Vergiyi, sadece zenginler mi ödemektedir? KDV’yi ödeyenler kim!

*Türkiye’de sağlık güvencesi var mıdır. Fakir ve orta direk yurttaşlar, sağlık sektöründen yeterince yararlanabiliyorlar mı! Yoksa, sadece zenginler mi sağlık gereksinimleri için gerekli harcamaları yapabilmektedirler?

*Türkiye’de eğitim eşitliği var mıdır. Sadece zenginler mi en iyi okullarda okuyabilmektedirler?

*Türkiye’de ücret adaleti var mıdır. Birileri elli bin, yüz bin ve hatta çok daha yüksek maaş alırlarken, birileri asgari ücrete mahkum edilmekte midir. Asgari ücreti bile bulamayanlar var mıdır? En yüksek gelir alanlarla, en düşük gelir alanların oranı nedir?

*Türk halkının kaçta kaçı zengin, kaçta kaçı orta halli, kaçta kaçı fakirdir?

*Türkiye’de seçim adaleti var mıdır? Seçim sandıkları açılıp sayıldıktan sonra, sonuçlara itirazlar yapılarak oy hırsızlığı yapıldığı iddiasında olanlar bulunmakta mıdır?

*İşsiz gençler, iş sahibi olmak için devletin kurum ve kuruluşlarında açılan sınavlara ne derece güven duymaktadırlar?

*Memur terfi ve tayinlerinde liyakat mi, sadakat mi aranmaktadır?

*Kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları ihaleler şeffaf mıdır?

*Kamu kurum ve kuruluşlarında vurgunlar, talanlar var mıdır?

*Vatandaşlar düşüncelerini açık bir şekilde ifade edebilmekte midir?

*Basın, özgür mü?

*Vatandaşlar her an için bir şeylerle suçlanarak tutuklanma keyfiyetiyle karşı karşıya bulunmak endişesini duyuyor mu?

*Parayı veren, düdüğü çalar misali. Arsa sahipleri yeşil alanlara dahi gökdelenler dikebiliyorlar mı?

*Devlet dairelerinde (bu gün git, yarın gel) geleneği sürdürülüyor mu?

*Yüksek makamlara yapılan atamalarda liyakat aranıyor mu?

*Milletin efendisi köylü, emeğinin  karşılığını alabiliyor mu?

*Vatandaşlar dinlerine, mezheplerine, meşreplerine, görüş ve düşüncelerine göre fişleniyor mu?

Bu ve bu gibi sorulabilecek daha nice sualler var. (Bunlar da neyin nesi) derseniz, o zaman Hazret-i Ömer’in şu veciz sözlerini anımsatalım:

“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu,

Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu”

Peki, Hazret-i Ömer’e bu vecizeyi söyleten nedir. Elbette ki, YÜCE ALLAH’IN ADALETLİ OLMAKLA İLGİLİ EMRİDİR.

Cuma hutbelerinin sonunda okunan bir ayet-i kerime vardır. O ayetin meali alisini sunarak yazımızı noktalayalım:

“Muhakkak ki ALLAH, adaletli olmayı ve ihsanı ve akrabalara vermeyi emreder. Ve fuhuştan, münkerden  (Allah’ın yasakladığı şeylerden) ve azgınlıktan (hakka tecavüzden) sizi yasaklar. Böylece umulur ki siz, tezekkür edersiniz diye size öğüt veriyor.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER