Dövizin yeniden artışa geçmesi, son yirmi yıldır ülkemizde uygulanan yanlış ekonomik politikaların sonucudur.. “Merkez Bankası’nın döviz rezervi -61 milyar dolara inmiş ve yetkililerse göründüğü kadarıyla tam bir sıkışmışlık ve çaresizlik içerisindeler.. Yaşanan durum ise tamamen borç, faiz ve çimento ekonomisinin sonucudur.
Milletimiz ekonomide son derece hassas bir noktadadır ve bugün Türkiye’mize baktığımızda borç, faiz, zam, enflasyon, yoksulluk, alım gücünün düşmesi ve paylaşımda adaletsizlikler olduğunu herkes açık bir şekilde görüyor ve dile getiriyor.
Faize 1 yılda 300 milyar lira ayrılırken, tarımsal desteklemelere 25.8 milyar lira ayrılmış.. 300 milyar lira faize verilirken, milyonlarca EYT’liye yıllık 26 milyar çok görülmüş.. İmtiyazlı holdinglere, Amerikan şirketi Cargill’e vergi muafiyeti getirilirken, vergi borcunun faizini dahi ödeyemeyen çiftçimizin, köylümüzün haciz yoluyla traktörüne dahi el konulmaktadır.
Kur Korumaları Mevduat hesaplarına sadece Mart ve Nisan aylarında 16,5 milyar lira ödeme yapılırken, milyarlarca emekliye bayram ikramiyesi olarak 12,5 milyar lira verilmiştir.. Kur korumasına verilen ödeme, bayram ikramiyesi olarak verilmiş olsa, emekliye bayramda 2500 TL düşmüş olacaktı.
Bakan yardımcıları ve bürokratlar 3-5 maaş alırlarken, emekliye çift dikiş yaptırmam deniliyor.. Sadece tek bir rakam vatandaşlarımızın içinde bulunduğu durumu anlatmaya yeter de artar bile.. Vatandaşın bankalara olan borcu 20 yılda 6 milyar liradan 1 trilyon 37 milyara çıkmış.. Yani 170 misli artmış durumda.
Bakalım bu işin sonu nereye gidecek.. Vatandaşlarımız dip yapmışken dibin dibini de görmek isteyecek mi?