(Dinikum, dinarukum) deyimi Arapça’dır. (Dininiz, Paradır) anlamına gelir. Diğer bir ifadeyle, (PARAYA TAPIYORSUNUZ) olarak da açıklanabilir.
Gerçekten, İslam dini çok garip bir dine dönüştürülmek istenmektedir. Garip olan gerçekte İslamiyet değil, Müslüman geçinenlerdir. Rüşvete (HEDİYE) denilmekte, kayırmacılık, Kur’an-ı Kerim’in emri gibi lanse edilmek istenmektedir. Adıyaman Milletvekili Mehmet Metin adlı kişi, kendi akrabasına yaptığı torpili Cuma hutbelerinin sonunda okunan ayet-i kerimeyle açıklamak gibi bir gaflete düşmüştür.
Evet, her Cuma günü hutbenin sonunda Kur’an-ı Kerim’deki:
İnnallâhe ye’muru bil adli vel ihsâni ve îtâi zîl kurbâ ve yenhâ anil fahşâi vel munkeri vel bagy(bagyi), yeizukum leallekum tezekkerûn (tezekkerûne).
Mealen:
Muhakkak ki Allah, adaletli olmayı ve ihsanı ve akrabalara vermeyi emreder. Ve fuhuştan, münkerden (Allah’ın yasakladığı şeylerden) ve azgınlıktan (hakka tecavüzden) sizi nehyeder. Böylece umulur ki siz, tezekkür edersiniz diye size öğüt veriyor.
Buyruğu okunmaktadır. Ancak, buradaki (AKRABALARA VERMEYİ) emrediş, kendi mülkiyeti olan varlıktandır. Yoksa, başkaların haklarını gazbederek, başkasına ait olanı, kendi akrabasına peşkeş çekerek değil.
Kur’an-ı Kerim’i, kendi isteklerine göre yorumlamak, kimselerin haddine değildir. Hiç kimse, Yüce Allah’ın (Celle Celelühü) buyruğunu kendi kafasına göre yorumlayamaz. Kur’an-ı Kerim’de işin ehline verilmesi emri vardır. Daha ehil biri varken, akraban olan birine o işi verirsen, o zaman mesul olursun. Kendi mülkünden, kendine ait menkul, gayri menkulden akrabana verebildiğin kadar ver! İş yeri sana mı ait, ya da babanın çiftliği mi, öncelikle, kendi akrabalarını çalıştır! Amma, kamuya ait iş yerlerinde akrabaya değil, ehliyete yer verilir. Bunun aksini yapmak büyük bir haksızlıktır. Hele, bunu Kur’an ayetleriyle yorumlamak büyük günahtır.
Her haksız işe, dini kılıf uydurmak, insanları ALLAH İLE KANDIRMAKTIR! Kandırmanın en vahim olanı da budur. Allah rızası için, insanları ALLAH İLE KANDIRMAYALIM!!!
“ÖYLEYSE, ALLAH RAHMET ETMESİN!”
Kadının kafası biraz çatlakmış. Olur, olmaz şeylere takılıyor, bir kelimeden, bin mâna çıkarıyormuş.
Kocası Ammo Mahmut bir gün kendisine:
-Hanım, Babana rahmet bir bardak su verir misin?diyecek olmuş.
Kadın, bu sözü hemen bir mânaya almış. Kendisince yorumlayarak:
-Benim Babam sağ. Demek, ölmesini istiyorsun, onun için “Babana rahmet diyorsun!” diyerek, sert bir tepki vermiş.
Karısının bu isyânı üzerine, Ammo Mahmut taşı gediğine koymuş:
-Hanım, madem öyle diyorsun, o zaman, “ALLAH BABANA RAHMET ETMESİN!” bana bir su verir misin demiş…