Hac, dinimizin 5 temel farzından biridir. Hac mevsimi, Arabî aylardan Zilhicce’de gerçekleşir. Bilindiği gibi, Hac mevsimi dışında KABE-İ MUAZZAMANIN ve MESCİD-İ NEBEVİ’nin (Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED ile cümle Peygamberlere al ve ashaplarına salat ve selâm olsun) ziyaret edilmelerine İslâmi tabirle UMRE DENİLİR.
Hac, gücü yeten her Müslüman’a farzdır. Tabii, sadece bir defaya mahsus. Yani öyle 2-3 veya 5-10 defa gitmek değil! Bunun yanında, umreye ziyaretleri yapmak, Hac mevsimi dışında da olsa KA’BEYİ MUAZZAMAYI TAVAF EDEREK, MEDİNE-İ MÜNEVVERE’DE MESCİD-İ NEBEVİ’Yİ ZİYARET ETMEK her Müslüman için büyük bir iştiyak ve arzudur. YÜCE ALLAH, dileyen herkese hem Hac farizasını ifa etmeyi, hem de umre ziyaretlerinde bulunmayı nasip etsin…
Ancak, Diyanet İşleri teşkilâtının, din işleriyle uğraşmaktan ziyade, HAC VE UMRE İŞLERİNE YOĞUNLAŞTIĞI VE BU İŞİ TİCARETE ÇEVİRDİĞİ ORTADA. Yani Hac ve umre işi, diyanet tarafından ticarete dönüştürülmüştür! Diyanet Vakfı kanalıyla düzenlenen organizasyonlarla, HAC VE UMRE ziyaretleri düzenlenmekte, bu işler organize edilirken, Türkiye genelinde birçok camilerin imam ve müezzinleri görevli olarak kafilelerle gönderilmektedirler.
Din görevlileri, hac farizasının ifası yanında, sık-sık umre ziyaretlerine de görevli olarak gönderilirken, bu yüzden birçok camilerde, mescitlerde din görevlisi sıkıntısı çekilmektedir. Öyle ki, birçok camilerde ve mescitlerde, imamlık ve müezzinlik görevini cemaatten birileri yerine getirmek zorunda kalmaktadırlar.
Her yıl görevli olarak Hacca gitmek yanında, aynı yıl içinde birkaç defa umreye giden din görevlileri bile var. Hem maaşlarını, hem harcırahlarını alan din görevlilerin keyiflerine diyecek yok. Ama biraz da camilerin, mescitlerin durumlarını düşünmek lâzım.
Biz diyoruz ki, Hac ve Umre organizasyonlarından Diyanet İşleri Başkanlığı elini çekmeli ve bu işi turizm şirketlerine bırakmalıdır. Hacca ve Umreye gidecek vatandaşlara mı sahip çıkılmak isteniyor. Bu gibi organizasyonları düzenleyen şirketlerin imam-hatip emeklilerine veya ilahiyat fakültesi mezunlarına yer vermeleri zorunluluğu getirilerek, pek ala bu işler yürütülebilir.
Ancak, öyle anlaşılıyor ki, HAC VE UMRE İŞİNDE DİYANET VAKFI İLE HAC VE UMREYE GÖNDERİLENLER AÇISINDAN TATLI BİR KÂR VAR. ONUN İÇİN, ELDEN BIRAKILMAK İSTENMİYOR. Hac ve Umre organizasyonları yüzünden camilerde, mescitlerde meydana gelen din görevlisi boşluğunu görünce, böyle bir yazıyı kaleme almak mecburiyeti hasıl oldu. Gerçek bu olduğuna göre, din görevlilerimiz, böyle bir yazdık diye bize kızmazlar herhalde.
Gidenler kızarlar da, bu konuda hiç görevlendirilmeyen imamların, müezzinlerin ve diğer teşkilat görevlilerinin söyleyecekleri olsa gerek!