Dünya çapında lider olmak her devlet başkanına nasip olmaz. Dünya çapında lider olarak kabul görenlerin hayatları incelendiğinde, onları lider yapan meziyetleri ön plana çıkar. Mustafa Kemal ATATÜRK 20. Yüzyılın en büyük devlet adamı ve lideridir. Bunu biz değil, bütün dünya söylüyor. ATATÜRK’Ü 20’ci yüzyılın dünya lideri yapan meziyetlerini yazmaya sayfalar yetmez. Bugünkü yorumumuzda, güncel olması açısından sadece birisini yazmakla yetineceğiz.
Mustafa Kemal Paşa’nın “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” emrini verdiği kahraman Ordumuz, Yunan askerinin yakıp yıkarak kaçtıkları İzmir’e girmiştir. Başlarında BAŞKOMUTAN MUSTAFA KEMAL PAŞA VARDIR.
10 Eylül 1922’de Yunan işgalinden kurtarılan İzmir’e askerlerinin başında giren Mustafa Kemal Paşa dinlenmesi için hazırlanan Karşıyaka’da İplikçizade Köşkü’ne gider. Üstüne basarak geçsin diye Köşkün girişindeki taşlığa Yunan bayrağı serilmiştir. Bu durumu gören Mustafa Kemal, biraz da kızgın bir ifadeyle:
-Bu nedir! diye sorar.
Cevap verirler:
-Yunan Bayrağı Paşam. Bu eve yerleşen Yunan kralı Konstantin, bu taşlığa serilen Türk bayrağını çiğneyerek geçmişti.
Mustafa Kemal Paşa, şu tarihi cevabı verir:
-O, hata etmiş. Ben bu hatayı tekrar edemem. Bayrak, bir ulusun onurudur. Ne olursa olsun yerlere serilemez ve çiğnenemez. Bizler ne pahasına olursa olsun tüm milletlerin bayrağına saygı göstermeliyiz. Bayrak çiğnemek, bayrak yakmak uygar insanın davranışı değildir. Bayrak bir milletin özgürlük alâmetidir. Düşmanın da olsa hürmet etmek gerekir.
Bu sözleri söyleyen Mustafa Kemal Paşa, Bayrağın derhal yerden kaldırılması ve güzel bir şekilde sarılarak muhafaza edilmesi için emir verir. Yunan bayrağını çiğnemeyi ve üzerinden geçmeyi reddeder. Bayrağı kaldırtarak saygı gösterir.
Hangi millete ait olursa olsun BAYRAKLARA saygı duymak gerekir. Çünkü Bayraklar temsil ettikleri milletlerin sembolleridir. Bu bakımdan bayraklara saygı göstermek insanlığımızın, inancımızın ve kültürümüzün gereğidir. Mustafa Kemal Paşa da, Yunan Bayrağına basmayarak ve saygı göstererek kaldırılmasını emrederken, gerçekte Türk Milletinin karakterine uygun bir davranış sergilemiştir.
İşte bu büyüklüğüdür ki Elefterios Venizelos’u bile Atatürk’ü barış insanı ilan etmek durumuna getirmiştir. Aynı Elefterios Venizelos savaştığı ve yenildiği Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimci ve barışçı yönünü görerek onu Nobel Barış Ödülü’ne bile aday göstermiştir. Venizelos’un Nobel Barış Komitesine yazdığı mektuptan bazı bölümler şöyledir.
“Bay Başkan,
Yedi yüzyıla yakın bir süre boyunca, tüm Yakındoğu ve Avrupa’nın büyük bir bölümü, yankıları çok daha geniş olan kanlı savaşlara sahne olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu ve sultanların mutlakiyetçi rejimi, bunun başlıca nedenini oluşturmuştur.
Hristiyan halklarının dayanılmaz bir baskı boyunduruğuna tabi kılınması, bunun doğal sonucu olarak, Haç’ı Ay’a karşı çıkaran dini savaşlar; özgürlüklerini isteyen bütün bu halkların ardı ardına gelen ayaklanmaları; sultanların Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkilerinin devamı süresince, aralıksız bir tehlike kaynağı olmuştur.
Mustafa Kemal Paşa’nın ulusal hareketinin, hasımlarına karşı 1922 yılında kazandığı zaferden sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, gelecekte barış için yeni ve vahim tehlikeler ortaya çıkarabilecek bu hoşgörüden yoksun ve istikrarsız duruma, kesin biçimde son vermiştir.
Gerçekten, bir ulusun yaşamında, bu kadar kısa bir süre içinde, bu derece köklü bir değişimin başarılması enderdir. Hak ve din kavramlarının karıştırıldığı teokratik bir rejim altında, çökmekte olan bir imparatorluğun yerini, ulusal, modern, canlılık ve hayat dolu bir devlet almıştır.
Büyük Reformist Mustafa Kemal Paşa’nın itici gücüyle, sultanların mutlakiyetçi rejimi kaldırılmış ve devlet açıkça laikleşmiştir. Ulus, tümüyle ve haklı olarak, uygar ulusların öncüleri arasında yer almak üzere gösterdiği şiddetli arzu ve istek doğrultusunda, gelişmeye doğru atılımda bulunmuştur.
Ayrıca, barışın güçlendirilmesi hareketi, belirgin biçimde ulusal, modern Türk devletine bugünkü görünümünü sağlayan iç reformlarla birlikte sürdürülmüştür. Gerçekten de, ulusal ve siyasal sınırlarından açıkça memnun Türkiye, komşularıyla tüm toprak sorunlarını çözümlemiş ve böylece Yakındoğu’da barışın temel direği olmuştur. Düşmanlık içinde geçen uzun yüzyıllar boyunca, Türkiye ile kanlı savaşları sürdürmüş olan biz Yunanlılar, eski Osmanlı İmparatorluğu’nun yerini alan bu ülkedeki köklü değişikliğin etkilerini, ilk olarak hissedebilme fırsatını elde ettik.
Küçük Asya felaketinin hemen ertesinde, savaştan bir ulusal devlet olarak çıkmış ve yeniden sağlığına kavuşmuş Türkiye ile anlaşma olanağını görerek, ona elimizi uzattık ve o da bunu içtenlikle kabul etti ve sıktı.
Barış arzusu beslendiği taktirde, en tehlikeli anlaşmazlıkların ayırdığı halklar arasında bile anlaşma sağlanabilmesi için bir örnek teşkil eden bu yakınlaşma, ilgili iki ülke için olduğu kadar, Yakındoğu’da da barış düzeninin korunması için sadece olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıştır.
İşte, barış sorununa bu değerli katkıyı sağlayan kişi, Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’dır.
Yakındoğu’da, barış yolunda yeni bir çağ açan Yunan-Türk anlaşmasının imzalandığı dönemde, 1930 yılındaki Yunan Hükümetinin Başbakanı kimliğiyle, Nobel Barış Ödülü Komitesi’nin seçkin üyeleri önünde, bu onur ödülüne layık olarak, Mustafa Kemal Paşa’nın adaylığını önermekten şeref duymaktayım.
En derin saygılarımın kabulünü rica ederim, Sayın Başkan.
Elefterios Venizelos
***
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, savaştığı ve yendiği komutanlar tarafından bile takdir edilmiş bir kumandandır. Gerisi, lâf-ı güzaftır…
TAŞLAMA
GAZZE’DE SOYKIRIM VAR
ABD, AB SUSUYOR
AVRUPA DEVLETLERİ
ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR
BEBEK, ÇOCUK, KIZ, KADIN
FARKETMİYOR BUNLARA
BUNLAR SOYKIRIMCIDIR
GERÇEĞİ ANLASANA
60 MÜSLÜMAN DEVLET
VAR DİYORLAR DÜNYADA
SEYİRCİDİR HEPSİ DE
MAALESEF SOYKIRIMA
KONUŞAN ÇOK, İCRAAT
SIFIR ELDE VAR SIFIR
ZEVAHİRİ KURTARMAK
GAYELERİ TEK BUDUR
BİZİM DÜNYA LİDERİ
ELİNİ BİR MASAYA
VURSUN DA GÖRELİM BİZ
ALKIŞ TUTALIM ONA
BOŞ HAVANDA SU DÖVMEK
YAPTIKLARI İNANIN
EY GAFİL MÜSLÜMANLAR
BU UYKUDAN UYANIN
YORUMLAR